Hukuk/Kanun Algılaması

Gök Yeleli Bozkurt

New member
Katılım
29 Nis 2008
Mesajlar
1,947
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
Bozkurtlardan Birine Sorun
“Kanunlar örümcek ağına benzer; küçük sinekler takılır, büyük sinekler deler geçer.” Yunanlı filozof Eflatun’un bu sözü günümüzde; “Kanunlar/Hukuk, zenginin delip geçtiği, fakirin takıldığı örümcek ağıdır” şeklinde seslendirilmektedir.

Bazen çaresiz kalınınca sığınılan can simididir, Hukuk. Nasıl ki; “Denize düşen yılana sarılır.” Hukuk da, en çok onu ihlal edenlerin öncelikle sığınacağı son limandır. Onun ötesi yok!

Bir ülke düşünün; hukuk devleti normlarını yasa çıkarmakla sağlayadursun.. Yasa caydırıcılığı, yaptırımlar eşit ve adil değilse işler zorlaşır. Her problem, her sorun, her sarmal için yeni yeni yasa bulmak da güç. Asıl olan ayrıntılar yerine bütünü görebilmek. Tıpkı sivrisinekler yerine bataklıkla uğraşmak gibi. Hukuk devleti mi yoksa kanun devleti mi oluşturacağız? öncelikle ona karar vermemiz gerek.

Kanun koyucu, kişilere, gruplara, vb. konumlara endeksli kanun koymamalı! Geneli düşünerek ve evrensel ölçütlerde düzenlemeler yapıldığında sorun kendiliğinden çözülür. Ama nedense Kanun koyucular -işin teknik aşaması dışında- her an için delinmeye açık bir yapı ortaya koyunca, uygulamada yada uygulanamadan kısa bir süre sonra yamalı bohça haline gelmeye yüz tutar. İlga, mülga, ek madde, geçici madde gibi. Kanunun asıl çıktısından daha çok eklentileri oluşur.

Kişileri, grupları, kurumları koruyalım derken ortaya farklı bir yapı çıkar. Herkes ayrıcalık peşinde olunca biz bu yasaları kime/kimlere uygulayacağız? O zaman sade vatandaşa/güçsüze herhalde! Güçlü olan farklı şekillerde yasanın yorumunu lehine çevirmekte gecikmez. Olan sade vatandaş dediğimiz güçsüze olur.

Hepimiz uluslararası normları, objektif kriterleri bilmemize, düşünmemize, konuşmamıza, yazmamıza rağmen niçin uygulamıyoruz? Neden uygulayamıyoruz? Birileri bize silah mı çekiyor? Birileri bizi ipotek altına mı almış?

Yoksa biz denilen benler, kendi yanlışlıklarına, düşecekleri hatalara şimdiden kılıf mı hazırlıyoruz? Bu değilse nedir?

Toplumsal yaşamdaki aykırılıkları fıkra olarak anlatıyor, aktarıyor, gülüyoruz. Kendimizi düzeltme yoluna gideceğimize kendi kendimizle alay etmeye devam ediyoruz. İster alışkanlık, ister kendini yenileyememe, aşamama deyin. Hiçbir mazeret sizleri, bizleri haklı kılamaz.

Hukuk alanındaki evrensel normları/uygulamaları kendimize, toplumumuza çok görmeyecek ya da ikinci sınıf vatandaş olarak dünya liginde yerimizde sayacağız.

O zaman niye okuyoruz. Neden emek sarf ediyoruz. Daha iyiyi güzeli yaşayamayacak/yaşatamayacaksak, bütün bu uğraşılar neden?

İşte bu sorulara fen alanında, fizik alanında, teknik alanda bilim adamlarınca güzel cevaplar verilse de; İdari alanda, yönetim alanında, siyasi alanda, hukuk alanında, eğitim alanında yeterli cevaplar alamıyoruz. İki ileri bir geri, yerimizde saymasak ta çok ağır yol alıyoruz.

Bazen sıkıştığımız ya da mağdur olduğumuz zaman bizim için öncelikli olan şeylerin başkaları içinde gerekli olabileceğini düşünerek -hareket sağduyusuna eriştiğimizde- sorunların doğal olarak çözümlendiğine tanık oluyoruz.

Basite indirgersek “saygı” sözcüğü sorunu çözmektedir: “Saygı göstermekle saygı görüp saygısızlığı ortadan kaldıracaksın”.

Hani moda oldu. Toplum mühendisliği diye konuşuluyor işte benden de sizlere hazır reçete!

Reçete kolay! Aslolan o reçeteyi uygun bir şekilde hayatımıza sokmakla, uygulamakla, dozajını ayarlamakla sorunlar -çorap söküğü gibi- çözülecek. Kişilerin, grupların kaprisleri, doyumsuzlukları, yönetim körlükleri, hantallıkları kendiliğinden ortadan kalkacaktır. Domino teorisi gibi birbirini tetikleyerek/etkileyerek önünü açacaktır. Nasıl mı? Düşünerek, efor sarf ederek, beyin jimnastiği yaparak, değer vererek, önemseyerek...

Olumsuzluklar, sorunlar, karmaşalar, kargaşalar kolaylaştırılacaktır.
Hem yönetenler hem de yönetilenler için o gizemli, anlaşılmaz duvarlar, kaleler yıkılacaktır.

Hedef, yazının giriş paragrafındaki olumsuz bakış açısını olumluya çevirerek, yüzyılların ön yargısını tarihin çöplüğüne atmak olmalıdır.
 
Üst