Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya Chrome kullanmalısınız.
S
sâdır olmak:çıkmak
sahih :sıhhatli; gerçek; düzgün; doğru; legal; hukuka uygun
sâkıt :susan; herhangi bir görüş bildirmeyen; düşen; düşücü; hükümsüz
salâhiyet:yetki; bir davaya bakabilme
salahiyetname: temsilciye verilen yetkiyi üçüncü şahıslara ispatlaması için verilen yazılı belgedir.
sâlif-üz-zikr:zikri geçen; bildirilen
salih :elverişli; uygun
saniyen :ikinci olarak
sarahat :açıklık; netlik; sarihlik; aydınlık
sarfiyat :harcamalar; giderler
sari :bulaşan; bulaşıcı
satış vaadi : Bir kimsenin
taşınmaz malını bir başkasına satmayı (ileride yapılacak satım akdini) taahhüt ettiği sözleşme.
satış Vaadi : Bir kimsenin
taşınmaz malını bir başkasına satmayı (ileride yapılacak satım akdini) taahhüt ettiği sözleşme.
savcılık: Devlet adına kamu davasını açan makamdır.
sây :emek; çalışma
sebketmek:vâki olmak; yapılmak; olmak; ileri geçmek
sehim: pay; hisse
selb :zorla alma; kaldırma; giderme
selef: önce gelen kimse
semen:satış parası; satış sözleşmesinde
satana mal teslimine karşılık olarak ödenecek para
semere:bir maldan elde edilen ürünler; Tabii Semere bir şeyin kendisinden oluşan ürün; Medeni Semere:tabii olmayan semere
hukuki işlemlerden doğan semere
senedât:senetler
sened-i hâkanî bu senedi
senevî :senelik; yıllık
serdetmek:ileri sürmek; öne sürmek; ortaya çıkmak; belirtmek
seyrân-gâh:gezme yeri; dolaşma yeri
sigorta primi : Sigorta ettirenin sigortacıya ödemekle yükümlü olduğu ücrettir.
sin: yaşanılan süre
sirayet :bulaşma; yayılma; geçme
sirkat :hırsızlık; çalma; çalınma
siyanet:koruma
siyasi haklar: Herhangi bir biçimde devletin yönetimine ve siyasi kuruluşlarına katılmaya yönelik haklardır
sosyal devlet: fertlerin sosyal durumlarıyla ilgilenen
onlara asgari bir hayat düzeyi sağlamayı
sosyal adaleti ve sosyal güvenliği gerçekleştirmeyi ¤¤¤¤ bilen devlettir.
sosyal ilişkiler: Şahısların birbirleriyle veya toplumla olan ilişkileridir.
sosyal kurallar: sosyal ilişkileri düzenleyen din
ahlak
görgü ve hukuk kurallarıdır.
sosyal ve ekonomik haklar: Kişinin sosyal ve ekonomik faaliyetleriyle ilgili bulunan hak ve hürrriyetlerdir.
sözleşme: İki veya daha çok kişinin
aralarında bir hukuki bağ yaratmak
bu bağı değiştirmek veya ortadan kaldırmak amacıyla
karşılıklı ve birbirine uygun iradelerini beyan ederek yaptığı hukuki işlem; akit.
sözleşme: İki veya daha çok kişinin
aralarında bir hukuki bağ yaratmak
bu bağı değiştirmek veya ortadan kaldırmak amacıyla
karşılıklı ve birbirine uygun iradelerini beyan ederek yaptığı hukuki işlem; akit.
sözleşmeden Dönme: Taraflardan birinin
mevcut sözleşmeden cayması; sözleşmeden rücu.
Sudur: verilen ; çıkan
suiniyet:kötüniyet
sukut :düşme; düşüş
sureti mahsusa: özel olarak; özellikle; belli amaçla
sureti mümtaze: öncelikli
suveri müsaddaka inanmış örnek
sübût :sabit olma; gerçekleşme; ispatlama; ispatlanma; kanıtlama
sükna oturma yeri; oturulacak yer; konut
sükna hakkı:bir evde veya evin bir bölümünde oturma hakkı veren kişiye bağlı bir irtifak hakkı; oturma hakkı
bir evde veya evin bir bölümünde oturma imkanı veren bir irtifak hakkı.
sülüsân :üçte iki
sürekli edim: borçluyu belli bir süre
belli davranış ya da davranış biçimleri ile bağlı bulunmakla yükümlü kılan edim
süreli icap: bir kimsenin
belli bir süre bağlı olmak niyeti ile beyan ettiği icap.
süresiz icap: kabul haberinin kendisine ulaşması ile ilgili olarak herhangi bir süre tayin etmediği icap
Ş
şagil :meşgul eden; meşgul olmayı gerektiren; işgal eden; bir mülkte oturan
şahâdet:tanıklık
şahbender: konsolos
şahsi edim: borçlunun bizzat bedeni ya da fikri gücü ya da yeteneği ile icra edeceği edim türü
şahsi haklar: Ayni hakların aksine
herkese karşı ileri sürülemeyen haklar; kişisel haklar.
şahsiyet hakları: şahısların maddi
manevi ve ekonomik bütünlüğü üzerindeki mutlak haktır.
şahsı âhar (âher): başkası; üçüncü kişi
şamil :içine alan; kapsayan; çevreleyen
şâmil olmak:kapsamak; içine almak
şârih :şerhçi; şerh eden; bir konuyu ayrıntılarıyla açıklayan
şayi ay; hisse
şâyi hisse ortak (müşterek) mülkiyette
ortaklardan herbirine ait pay
şayian ortaklaşa
şefi :şufa (önalım) hakkı bulunan kişi; önalımcı
şerait:şartlar; koşullar
şerh :kişisel hakların
devir sınırlamalarının ve geçici tescilin
tapu siciline yazılmasını gösteren terim
şerik ortak; iştirakçi
şerh: Şahsi hakları
temlik (devir) sınırlamalarını ve geçici tescilleri tapu kütüğünde belirten yazıların (kayıtların) genel adı.
şibh (şibih):benzer; benzeme; benzeyiş
şifahî beyan:sözlü açıklama
şufa :önalım; öncelikli alım
şufa hakkı:önalım hakkı; mükellefin
hakkın konusu olan şeyi bir üçüncü kişiye satması durumunda
hak sahibine tek taraflı bir irade beyanı ile satılan şeyin mülkiyetinin kararlaştırılan bedel karşılığında öncelikle kendisine devrini isteme yetkisini veren haktır
yenilik doğuran haklardandır.
Şuhut: şahitler
şümul :kapsam; içine alma; kapsama
şüyu saydaşlık; hissedarlık
T
taaddüd: birden çok
taahhütname: Kişinin kendi ad ve hesabına
bir gerçek kişi veya tüzel kişiye karşı
sözleşmeli ya da sözleşmesiz olarak
bir işin yapılmasını veya bir şeyin teslimini üstlendiğini gösterir belge.
taalluk:ilişiği olma; asılma; ilgi
taayyün:tayin olunma; belli olma; belirme
tabiyet: kişi veya şeyleri devlete bağlayan siyasi ve hukuki bağ; vatandaşlık. yurttaşlık; bağımsızlık
tacir :ticaretle uğraşan; bir ticari işletmeyi kısmen dahi olsa kendi adına işleten kimsedir.
tadât :sayma; sayılma; sayım
tadil :değiştirme; değişiklik
tağyir:başkalaştırma; değiştirme; bozma tahakkuk gerçekleştirme; gerçekleşme
tahaddüs: ortaya çıkmak
tahassul:hasıl olma; sonuç olarak ortaya çıkma
tahavvül :değişme; dönme
tahdîdât :sınırlamalar; kısıntılar
tahfif :hafifletme; azaltma
tahkikat: soruşturma
tahlif: yemin
tahliye taahhütnamesi: Kiracının
kiral***** belli bir tarihte boşaltacağına ilişkin yaptığı yazılı irade beyanı.
tahliye: Boşaltma; salıverme; serbest bırakma.
tahrir: yazım
tahsin: beğenme
tahsis: Emrine verme; özgüleme.
tahşiye: çıkıntı yapmak
takas: Vadesi gelmiş
aynı cinsten ve karşılıklı iki alacağın birbirine sayışılması.
taksim: Ortak mülkiyette bulunan bir malın
ortaklar arasında yapılan bir sözleşmeyle veya dava açmak suretiyle bölüştürülmesi.
takyit: kısıtlama
ta'lık :geciktirme; askıda bırakılma
tahmil:yükleme
tahrip :harabetme; yıkma; kırma; bozma
tahrir :yazma; yazım
tahriren:yazılı olarak
taht :alt; aşağı
tahtani:binanın alt kısmı
tahtani fevkani: altlı üstlü
tahvil :değiştirme; değiştirilme; borç senedi
tahvilat:tahviller
takaddüm: önce gelme; önde gelme
takarrür etmek: kararlaşmak; kararlaştırmak; istikrar kazanan kararlar
takrîr :önerge; anlatma; anlatış; tapuda malını sattığını veya ipotek ettiğini söyleme
takrir etmek:sağlamlaştırmak
taksir: iradi olarak işlenen bir icra ya da ihmal eyleminden
fail tarafından istenmemiş olmalarına rağmen
kanunun cezalandırdığı sonuçların meydana gelmesi hali
takyit :sınırlama; kayıtlama; şarta bağlama; kısıtlama
talâk: islâm hukukunda boşanma
talîmâtnâme:yönetmelik
tapuyu misil :tarafsız bilirkişinin belirteceği tapu; bedel; değer baha
tarik :yol; yöntem
târik :terkeden; bırakan
tariki âmm: herkesin geçebilmesi için bırakılan yol; kamunun yararlandığı yol;
tasarruf: Bir şeyden yararlanabilme ve o şey üzerinde fiili veya hukuki işlem yapabilme gücü.
tashih:düzeltme; resmi bir kütüğün
bir hukuki işlemin düzeltilmesi
tasnif: düzen
tasrih etmek: açıklamak; belirtmek
tasvib :doğru bulma; uygun görme; onaylama
tatbika medar imza:uygulamaya elverişli imza
tathir :temizleme
tavassut:aracılık; ara bulma; aracı olma
tavazzuh: aydınlanma
tavzîh :açıklama
tavzif: görevlendirme
tazammun etmek:öngörmek; sonucu doğurmak; içine almak; kapsamak
tazminat: Maddi veya manevi zarara karşılık ödenen bedel; zarar ödencesi;hukuka aykırı olarak başkalarına verilen zararların ödetilmesi biçiminde müeyyidedir.
teadül :beraberlik; denklik; birbirine denk gelme
teahhur(teehhür):gecikme; temerrüt
teâmül :örf ve adet; öteden beri olagelen
insanlar arasında yapılagelen belli bir davranış.
teati: karşılıklı gönderme
tebaa :uyruk; bir devletin hükmü altında bulunan kimseler
tebâdür:akla gelme; hatırlanma
tebârüz ettirme:belirtme; ortaya koyma
tebdil :değişme; değiştirilme
tebeddül:değişiklik
tebellüğ :bir tebliği alma; tebliğ edilen bir yazıyı imza ile teslim alma
tebellür :netleşme; net olarak ortaya çıkma; aydınlanma
tebeyyün etmek: saptanmak ; ortaya çıkmak; aydınlanmak
tebligat: Bir hukuki işlemin yetkili makamca
ilgili kişinin bilgisine sunulmak üzere
kanun ve usule uygun olarak yazı veya ilanla bildirilmesi.
tecdit eleme; tazeleme
açıkça anlaşılacak şekilde önceki borcun
yeni bir borç kurarak ortadan kaldırılması; yenileme.
tecezzî: bölünme; doğranma
tecvîz :ceza verme; caiz görme
tedabir:tedbirler önlemler
tedarik :sağlama; temin etme
tedavül :sürüm; elden ele gezme; dolaşma; kullanılma
tedip hakkı: ana babalara tanınmış çocuğa öğüt vermek
ihtirada bulunmak
tebdil : değiştirmek
tebeddül : değişiklikler
tebeyyün ortaya çıkmak
tediye :ödeme; bir borcun ödenmesi
tedricen:azar azar; yavaş yavaş; aşamalı olarak
tedvîn :hukuku birleştirmek amacıyla
hukukun bir dalı ile ilgili yasa halinde kurallar koyma
teehhür:gecikme; sonraya kalma
teemmül:düşünüp taşınma; etraflıca düşünme
teessüs :kuruluş; kurulma; yapılma; yapılanma
tefehhüm:anlamak; akıl erdirmek
teferruat :ayrıntı; bölgesel töreye (örfe) veya malikin açık isteğine göre
bir şeyin işletilmesi veya korunması veya ondan yararlanılması için sürekli olarak ona tahsis olunan ve kullanışta o şeye bağlı kılınan yada takılan veya onunla birleştirilen taşınır mallar
asıl şeyin teferruatıdır.
teferruğ :satın alanın aldığı mülkün ferağ işlemini yaptırması
tapu kaydını kendi üzerine çevirme
teffiz :bkz. tefvîz
tefhim:verilmiş olan kararın veya hükmün
duruşmada hazır bulunan taraflara yargıç tarafından sözle bildirilmesi
tefrişat:döşeme araçları; bir yeri döşemek için kullanılan eşya
tefvîz :ihale; sipariş etme; havale etme; dağıtım; ısmarlama; bir taşınmazı belli bedel karşılığında üçüncü kişinin üzerinde bırakma
tehâlüf:yargıcın iki tarafa da yemin vermesi; birbirine zıt olma
tehir erteleme: ara verme
tek taraflı irade beyanı: Hukuki bir ilişkide taraflardan birinin
o ilişki bakımından hüküm ve sonuç doğurmaya yetecek şekilde iradesini açıklaması.
tekabül etmek:karşılamak; karşılık olmak
tekaüd :emeklilik
tekâyüd:birbirine hile yapma
tekeffül :birine kefil olma; kefalet verme; garanti etme
tekemmül:tamamlanma; olgunlaşma
tekevvün etme: yaratılma; meydana gelme
telâfi: zararı karşılama; giderme; eksikliği giderme
telâhuk: birbirine katılma; yarışma; hakların yarışması
telhîs: hülasa etme; özetleme; özet
telif: yazma; uzlaştırma
telif hakları : fikir ürünü eserler üzerinde yaratıcısının sahip bulunduğu haktır.
telvis etmek: kirletmek
temadi: sürüp gitme; süregelme; devamedegelme; sürme; uzama
temellük:mülk edinme; kendine mal etme; sahip olma; sahiplenme; devralma
temerrüd:direnme; borcun ifasında gecikme
bir yükümlülüğün yerine getirilmesinde oluşan gecikme; direnme
temettü: kâr; kazanç payı; yarar
teminat: Belli bir hukuksal durumu (genellikle borcun ödenmesini) sağlamak için verilen garanti.
teminat akçesi: bir sözleşmenin kurulması için taraflardan birinin diğerine vermek yükümlülüğünde bulunduğu para
temlik: devir