Hz. Muhammed (s.a.v.)
Hz Muhammed Hicret’ten 52 yıl önce (Milâdi 570), Rebiülevvel ayının 17 gününde Mekke şehrinde dünyaya gelmişlerdir Babası, Hz Abdullah daha Hz Muhammed dünyaya gelmeden, 25 yaşlarında vefât etmiştir Annesi, Hz Âmine’yi ise 6 yaşında iken kaybetmiştir Küçük yaşta babasını ve annesini kaybeden Hz Muhammed’i, dedesi Abdülmuttâlib himayesine aldı ve o zamana kadar kimseye verilmemiş olan Muhammed adını kendisine verdi O da bir yıl sonra vefât edince, Hz Muhammed’i amcalarından, Hz Ali’nin babası Hz Ebû Tâlib yanına alıp büyütmüştür Hz Muhammed Mekke’nin en büyük ailesi olan Hâşimiler’dendi
Peygamberler, Peygamber olarak dünyaya gelirler ve o vazife için yaratılmışlardır Peygamberlik gibi ağır bir emaneti yüklenmek için bir hazırlık devresi geçirirler, sonunda ilâhi vahye mazhar olurlar ve insanlara ilâhi emirleri tebliğe başlarlar
Hz Muhammed’in hayatı, Peygamberliğini açıklamaya emir alıncaya kadar; sade, temiz, çok dürüst ve yaşayışı da insanlığa örnek bir yaşayış idi
Hz Muhammed genç yaşlarında iken bütün Hicâz’da, daha Peygamberlik gelmeden önce, huylarının güzelliği ve her hususta emin oluşları dolayısıyla, Araplar tarafından “Muhammed’ül Emin” diye anılmaya başlanmıştı Babasından mal, mülk, bir şey kalmadığı için bir hayli fakirdi; yalnız çok soylu bir aileden olduğu için çok itibar görürdü
Hz Hatice ile Evlenmesi
Kureyş hanımlarından olan HzHatice ticaretle uğraşmakta idi Çok zengin ve dul olduğundan, mallarını idare etmesi, ticaretini sürdürmesi için emin bir kişi olarak gördüğü HzMuhammed’i kendisine yardımcı seçti Daha sonra HzMuhammed ile HzHatice evlendiler Evlendiklerinde HzMuhammed 25, HzHatice ise 38 veya 40 yaşlarında idi HzMuhammed’in, HzHatice’den iki erkek, dört kız çocuğu olmuşturBütün evlâtları kendi zamanında âhiret dünyasına göç etti Hayatta kalan tek evlâtları HzFâtıma ise HzMuhammed’in, Peygamberlikleri zamanında Hicret’ten 11 yıl önce dünyaya gelmiştir
HzMuhammed’in soyu çok sevdiği kızı “Ehl-i Beyt”ten olan HzFâtıma’dan yürümüştür HzFâtıma’dan da, HzPeygamber’in çok sevdikleri “Ehl-i Beyt”ten olan torunları HzHasan ile HzHüseyin dünyaya gelmişlerdir
İlk Vahy’in Gelişi
HzMuhammed ilk vahy’in gelişini şöyle anlatıyorlardı:
“Hirâ dağında, adımın çağrıldığını duyardım; fakat çağıranı göremezdim Derken bir gün melek göründü bana; kucakladı beni, göğsüne bastırdı, sıktı ve «Oku» dedi Ben okumak bilmem dedim Tekrar sıktı «Oku» dedi Aynı sözü söyledim Yine sıktı «Oku»” dedi Ve Kur’ân-ı Kerîm’in şu âyetlerini okudu:
“(1) Oku Rabbinin adıyla ki bütün mahlûkatı yarattı, (2) İnsanı da bir parça kan pıhtısından var etti; (3) Oku ve Rabbin, pek büyük bir kerem sâhibidir, (4) Öyle bir Rab ki kalemle öğretmiştir, (5) İnsana bilmediğini belletmiştir (öğretmiştir)” (Alâk 1-5 âyetler)
Bu âyetler HzMuhammed’e ilk inen sûrenin ilk beş âyetidirHzMuhammed’e, Allah tarafından ilk vahiy Ramazan ayında nâzil olmuştur
“Ramazan ayı ki onda Kur’ân inzal olunmuştur Kur’ân nas için aynı hidâyettir; doğru yola ***üren, hak ile bâtıl arasını ayıran açık delillerdir” (Bakara 185 âyet)
Kur’ân-ı Kerîm, HzPeygamber ebedî âleme göçene kadar 23 yılda tamamlanmıştır Nâzil olan bütün âyetler, Allah tarafından zaman zaman vahiy edilmiştir
Kur’ân-ı Kerîm’de; kulun, yani Peygamber’in Allah ile ancak vahiy yoluyla konuşabileceği anlatılmaktadır Bu konudaki âyetler de şunlardır:
“Vahiyle veya perde ardından olması veya bir elçi gönderip ona kendi izniyle dilediği şeyi vahiy etmesi suretlerinden başka hiçbir suretle Allah’ın konuşması hiçbir insana müyesser olmaz Çünkü O yücedir, işinde hakimdir” (Şûra 51 âyet)
“(192) Kur’ân şüphesiz Rabbelâleminin indirmesidir (193-194-195) Sen Tanrı azâbıyla korkutanlardan olasın diye onu «ruh-i emin» açık olan Arap diliyle indirmiştir” (Şuarâ 192-195 âyetler)
“ (16) (Ey Muhammed)! Vahiy bitmesin diye acele almak için dilini kımıldatma (17) Çünkü onu kalbinde toplamak ve lisanında kıraatini sabit kılmak bize aittir (18) Sana Kur’ân-ı Kerîm’i kıraat eylediğimizde sen onun kıraatine tâbi ol (19) Onu izah ve beyân yine bize düşer” (Kıyâmet 16-19 âyetler)
Peygamber Oluşu
HzMuhammed 40 yaşlarında iken (Milâdi 610), yine Hirâ dağındaki mağarada halvette bulunuyordu Bu sefer Allah tarafından, kendisini doğrudan doğruya Peygamberlik görevine çağıran, Kur’ân-ı Kerîm’in Müddesir Sûresi’nin 1-7 âyetleri nâzil oldu
“(1) Ey örtüsüne bürünmüş Peygamber! (2) Kalk azapla korkut (3) Rabbini büyüklükle an, (4) Elbiseni temiz tut (5) Azâba bais olan şeyleri bırak (6) Çok istemek üzere bir şey verme (7) Rabbin için her şeye katlan”
Gelen bu “vahiy”den sonra artık “vahiy”lerin arkası kesilmedi Sürekli ve zamana bağlı olarak “vahiy” gelmeye başladı HzMuhammed’in, Peygamberlik hayatı iki devreye ayrılır Birinci devre Peygamberliğinin başlangıcından Medine’ye Hicret’ine kadar geçen 13 yıllık dönemdir (Milâdi 610-622) İkinci devre ise HzPeygamber’in Hicret’ten, Hak’ka vuslat edinceye kadar geçen 10 yıllık dönemdir (Milâdi 622-632)
HzMuhammed halkı İslâmiyete davete başladığında, erkeklerden ilk olarak HzAli, kadınlardan da HzMuhammed’in eşi HzHatice Müslüman olmuş; ona inanmışlar, uymuşlar ve ezeli îmanlarını izhâr etmişlerdir Belli bir süre sonra da HzMuhammed; önce akrabalarını, ardından Safa Tepesine çıkarak tüm Mekke halkını, Allah’tan gelen emir gereğince açıktan açığa, Müslüman olmaya çağırmaya başladı
Kardeşi, Veziri, Vasîysi, Halîfesi
Kur'ân-ı Kerim'in Şuarâ Sûresi’nin 214-216 âyetleri:
“(214) Pek yakın kavim ve kabileni (akrabalarını) Allah azâbıyla korkut (215) Sana tâbi olan mü’minlere kanadını alçak tut (Onlara karşı yumuşak davran, lûtufla muamele et) (216) Kavim ve kabilen sana karşı gelirlerse «-Ben sizin işlediklerinizden vâresteyim» dersin”
Bu âyetler nâzil olunca HzMuhammed, HzHatice’ye yemek hazırlatmış ve HzAli’ye de; “Hâşim oğulları soyundan olanları çağırmasını” emir buyurmuşlardı
Yemekten sonra HzMuhammed:
“Ben bütün insanlara, Tanrı elçisi olarak gönderildim Ulu ve yüce Allah, mensub olduğum boydan, bana en yakın olanları korkutmamı buyurdu Allah’tan başka yoktur tapacak demezseniz, sizi azâbından kurtaramam” buyurdular Amcası Ebû Leheb; “Bizi bunun için mi çağırdın” dedi ve yakışmayacak sözler söyledi Gelenler de dağılıp gittiler
HzMuhammed, Hâşim oğullarını bir kere daha çağırdı Yedirdi, içirdi Sonra; “Ey Hâşim oğulları” dedi “Bana itâat edin, yeryüzüne hâkim olun İçinizden kim bana yardım eder, bu işte beni kuvvetlendirirse kardeşim, vasîyim, vezirim, vârisim ve benden sonra halîfem olur” buyurdu İçlerinden hiçbiri cevap vermedi Genç yaşta olan HzAli ayağa kalkıp; “Ey Tanrı elçisi! Bu işte ben sana yardım edeceğim” dedi HzMuhammed; “Otur” buyurdu ve sözünü bir kere daha tekrarladı Yine HzAli’den başka cevap veren çıkmadı Üçüncü defasında HzPeygamber, HzAli’ye; “Otur” buyurdular ve HzAli’ye hitaben; “Artık kardeşim, vasîyim, vezirim, vârisim ve benden sonra halîfem sensin” demişler ve toplantıda bulunan Hâşim oğullarına “Ali’ye itâat edin” buyurmuşlardır
HzMuhammed’in getirmiş olduğu yeni din, Mekke’de büyük muhalefetle karşılaştı Bilhassa Kureyş’in ileri gelenleri, HzPeygamber’in halkı İslâm’a davetine, şiddetle karşı çıktılar Çünkü İslâmiyet puta taparlığı kaldırıyor, insan hakları üzerine birçok yenilikler getiriyordu Bu durumda, HzMuhammed davetlerini bir müddet gizli tutmak zorunda kalmıştır
Bu dönemde İslâm dînini kabul edenlerin büyük bir çoğunluğu, üst düzeyden mal ve canlarını vermekten çekinmeyen kişiler oldukları halde, onlarda bir müddet dinlerini gizlemek zorunda kalmışlardır
Az zamanda yeni dinin müminleri çoğaldı Bunlara “Tanrı’ya teslim olan” anlamına gelen “İslâm” denildi İlk Müslümanlar çok ağır hakaretler, işkenceler gördükleri halde, îmanlarından, inançlarından asla dönmediler, kendilerine ve yakınlarına yapılan işkencelere tahammül ettiler
HzMuhammed’in halkı Müslüman olmaya çağırışı, bulundukları mevki ve ellerindeki güçleri yitirebilecekleri kaygısıyla, Mekkeli müşrikleri (inkârcıları-inanmayanları) tedirgin etti Kâ’be’den putlarının kaldırılmasının, ticaretlerini engelleyeceği ve bir takım alışkanlıklarına son verileceği için büyük bir tepki gösterdiler
Bu ortamda Arabistan diyarı görülmemiş bir ahlâksızlık ve cehâlet içindeydi Onun için HzMuhammed’den önceki Arap tarihine “Cahiliye devri” denir HzMuhammed’e kadar Hak dîni Hıristiyanlıktı Ancak Hıristiyanlık dîni, Tanrı görüşüyle de, hukuk sistemiyle de, artık insanlığın ihtiyacını gerektiği gibi karşılayamıyorduMüslümanlık, bütün Peygamberleri Allah tarafından gönderilmiş elçiler olarak kabul ediyordu
Bu yıllarda İslâmiyet’i kabul eden, kimsesiz ve yoksul olan Müslümanlara; müşriklerin, inkârcıların yaptıkları cefâlar, eziyetler gittikçe artmaktaydı HzMuhammed’in, İslâmiyet’e davete başladıklarının 10 yılında (Milâdi 620) o yılın Ramazan ayında, üç gün arayla amcası HzEbû Tâlib ile vefâlı eşi HzHatice vefât ettiler Müslümanlar o yıla “Hüzün Yılı” adını verdiler