İkinci Cihan Savaşında Türkiye

CANBULAT

-Otağ Hanı-
Katılım
21 Mar 2008
Mesajlar
4,111
Tepkime puanı
0
Puanları
36
Konum
Tanrı Dağları Yaylağım, Orhun Nehri Sulağım
NAZİF KURUCU

İKİNCİ CİHAN SAVAŞINDA TÜRKİYE

Bugünü anlamak için; geçmişi bilmek gerek! Yalvaçta mahkeme katibi olan babam Akşehir’e atandı; Gazi ilkokuluna başladım(1938) . Öğrencileri sinemaya götürdüler, ağlayan kadın ve adamlar görünüyordu; Atatürk’ün cenaze töreniydi gösterilen.
Orası pahalı geldi. Babam Yalvaç’a veya annemin babaannesinin memleketi olan Ş.Karaağaca atanma istedi ve oraya gittik. Anneleri ölünce, babası dedemi Yalvaca getirmiş. Ağabeyi orada kalmış. Ondan çocuklarına kalan bahçeli evde ucuza oturduk. Tek ilkokul vardı. Alman harbinin sıkıntıları ve pahalılığı oraları da etkiledi. Radyosu olan tek kahvehaneye doluşan adamlar; “Ne zaman tekrar askere alınacaklarını?” konuşurmuş. Beşinci sınıfa Yalvaç’ta gittim. Öğretmen nüfusumuzun 16 milyon olduğunu söyleyip gururlanıyordu. İstanbul savaşa karşı boşaltılıyormuş; Kuleli Askeri Lisesini de Akşehir’e getirmişler… Ortaokul ve lisede, Denizli’de parasız yatılı idim. Yemekler kurtluydu ve çok kıttı!
Sonradan okuyup dinlediklerime göre Stalin, Hitler’in Türkiye’yi işgal etmesini istiyormuş. Almanları kovma bahanesiyle kendisi yerleşecekmiş ülkemize! Asya Türk Cumhuriyetlerinde yaptığı gibi, sürgünler ve soykırımlar yapacakmış. Bu amacına ulaşmak için, Hitler ile saldırmazlık anlaşması imzalamış. Almanya tüm Avrupa’yı kolayca işgal etti. İtalyan Musolini gibi, her ülkede Hitler’e bağlı liderler vardı. Fransa’da yönetimi elinde tutan Mareşal Peten benzerleri! (Hitler ve Peten; bugünkü Merkel ve Sarkozy gibi sıkı dost idi.) Londra’ya kaçan General Dögol ve bazıları başarısız direnç göstermişler. Yugoslavya’da yalnız komünistlerin kurduğu çeteler direnmiş. Yunanistan ve her yerde, Alman yanlısı Peten benzerleri yönetimdeydi. Savaş bitince Fransa ve Yunanistan, müttefiklerle birlik olup Hitlere karşı savaşmış gibi torpilli işlem görüp; haksızca himaye edildiler. İsmet paşa, tüm baskılara karşın savaşa katılmadı. Almanlardan yana çıksak, yenilip işgal edilecektik. Müttefiklerle olsak; yardım etme bahanesiyle Stalin Anadolu’ya girecek ve hiç çıkmayacaktı.
RODOS ve ONİKİ ADA - Yazılı metinlerde görünmeyen; bazı diplomatlardan duyduğum bir konu… O savaşta Ege denizini Alman birlikleri tutmaktaydı. Rodos ve On iki adadaki Alman komutana Berlin’den, “Savaşın bittiğini, İngiliz birliklerine teslim olmalarını” emreden şifre gelmiş. O da, Rodos başkonsolosumuza konuyu açmış. “Türkiye’nin Rodos’a birkaç asker çıkarıp çatışma olmuş gibi kendilerini teslim almasını… Böylece adaların bizim olacağını; kendilerinin de İngilizlere teslim olmaktansa; bize teslim olmayı istediklerini” söylemiş. Konsolosumuz Marmaris’e gelip teklifi yetkililere aktararak Ankara’ya ulaştırmış. Bakanlar kurulu ve tüm yetkililer, bu önerinin kabul edilmesini istemişler. Yalnızca İsmet Paşa, karşı çıkmış…
Tam gerçek mi bilemem. O savaştan sonra, Türkiye’yi Almanların müttefiki sayarak cezalandırmayı isteyenler pek çoktu. Rodos ve On iki adayı bize bırakırlar mıydı? O teklifi kabul edip adalara girsek; Almanların müttefiki sanılarak çok zararlı çıkar mıydık? Bunları düşünen yok!
Adalar hiçbir zaman Yunan toprağı olmamıştı. İstanbul hükümeti ve Halife’nin Yunan ve sömürgecilerin işgaline boyun eğip teslimiyet göstermesine rağmen; Mustafa Kemal Paşanın arkasında toplanıp çok kıt olanaklar ve yetersiz silahlarla; işgalcileri kovduk. Fakat Adaları geri alacak takat ve malzememiz kalmamıştı. On iki ada ve Rodos birinci cihan savaşı sonunda bizden alınıp İtalya’ya verilmişti. İkinci büyük savaş sonunda İtalyanlardan alındı; fakat bize değil Yunanistan’a verildi.
Kıbrıs ve Batum’un kaderi de öyle! Kıbrıs’ı “Üs kurup donanmasına bakım yapması ve Türkleri koruması için geçici olarak İngiltere’ye vermiştik. Geri vermediler! Alamadık… Batum da Ruslara geçici olarak verilmişti…
 
Üst