İşkey "Konuşmazsam Sokağa Çıkamazdım"

Alihan Pehlivan

Onursal Üye
Katılım
28 Eki 2010
Mesajlar
526
Tepkime puanı
0
Puanları
0
İşkey "Konuşmazsam Sokağa Çıkamazdım"

Güzelyurt’ta dün eylem vardı. Limon parasını alamayanlar Cypfruvex’i ve hükümeti protesto etti. Eylemcilere destek veren Cypfruvex yönetim kurulu üyesi ve UBP’nin bölgedeki en etkili isimlerinden Abdullah İşkey “gerekirse hem Cypfruvex’in yönetimin kurulundan hem de çok sevdiğim partimden istifa ederim” dedi. Dün İşkey ile uzun uzadıya telefonda konuştuk. İşkey ile uzun yıllar televizyon programlarında beraber olduk, kendisini iyi tanırım. Mert ve parmağının arkasında saklanmayan bir yapısı vardır. Dünkü çıkışı o yüzden bana hiç tuhaf ya da sürpriz gelmedi. Tamda beklediğim gibi bir çıkıştı desem yeridir. İşkey’e “neden” sorusunun cevabını bile bile sordum. “üstat, eğer ben yılardır omuz omuza yürüdüğüm, yıllardır birlikte mücadele ettiğim insanları sırf Cypfruvex yönetimine beni aldılar diye sırt döneceksem eksik olsun o makam bana. Eğer ben beraber yürüdüğüm insanların yüzüne bakamayacaksam, onların haklılıklarını yine eskisi gibi savunamayacaksam evde etek giyer sokağa da çıkmam” dedi.

Dediğim gibi beklediğim bir açıklamaydı bu, dün gün boyunca telefonları susmamış. Ülkenin birçok yerinden UBP’liler de başta olmak üzere herkes telefona sarılmış ve İşkey’i bu çıkışı için kutlamış.

Tatar "Artık Avans Devri Bitti"

Limon üreticilerinin konusunu ve İşkey’in çıkışını Maliye Bakanı Ersin Tatar ile de dün telefonda konuştuk. Olayı birde onun penceresinden dinledim. Bence Bakan Tatar’ın bana sunduğu gerekçelerde kabul edilebilir gerekçelerdir.

Bakın neler söyledi Maliye Bakanı Ersin Tatar;
“bu direk Maliye Bakanlığını ilgilendiren bir konu değil, Cypfruvex her yerden limon almış. Sadece Güzelyurt’tun değil Girne’nin bile limonu alıp depolarına koymuş. Haziranda bu limonu satıp üreticiye parasını vereceklerken mal satılmamış ve Kasım ayına kalmış. Bu kadar çok limonu kime güvenip aldılar ben bilmiyorum. Artık herkes şunu çok iyi bilmeli bu ülkede, bütçede avans devri kapandı. Herkes bütçesi neyse onu alacak maliyeden. Bütçesine göre de yıl içerisindeki harcamalarını planlayacak. Reform dediğimiz bu! Biz bütçeyi farklı yönetiyoruz. Satılmamış limonun parasını ben niye ödeyeyim kardeşim. Herkes kendi ayaklarının üzerinde durmayı öğrenecek. Eğer 100 ton limon değil de 10 ton limon almak gerekiyorsa o kadar alacak. Bizim reform dediğimiz budur. Bütçeyi disiplin altına almak zorundayız. Bunu başaramazsak zaten her şey çok daha kötüye ditmeye mahkumdur. Abdullah İşkey’i de çok severim ama adres ben değilim. Limonu bir yıldır deposunda tutanlara hesap sorsun. Kendide o kurumun başındakilerden. Çok daha kolay hesap sorabilir”.

İçişlerine Müsteşarlık Bekleyenler

Kamil Kayral’ın İçişleri bakanlığı makamından ayrılmasından sonra birçok kişi gözünü bu makama dikti. Birçoğu derin sondaj çalışmalarına başladı bile. Başbakanlıkta, sarayda, hemen her yerde sondaj yapıyor bu isimler. Akdeniz’de petrol arayan Piri Reis gemisi bile bizim müsteşar adaylarının yanında hafif kalır. İncelerinde öyle isimler var ki müsteşarlık için bastıranların “yuh artık” dedirttirecek cinsten. Mesela bir kandın müdürümüz yıllardır gönül verdiği CTP’ye bile sırtını döndü ve ne kadar UBP’li olduğunun ispatlama peşinde. Köyündeki büyüklerinden bile bu konuda çekinmeden yardım istedi. Bir başka müdüre hanımda hem koridorlarda Türkiyeli vatandaşlara kötü muamele yaptı hem de elcilik üzerinden destek arayışında. Neyse bu arkadaşları şimdilik bu köşede uzun uzadıya yazmayacağım çünkü ben bu isimleri yarışta görmüyorum. Ama bu yarışta var olan birkaç ismi de sizinle paylaşayım,

  • Merkez Kaymakamı Gürsel Selengin,

  • İçişleri Bakanlığı Bakanlık müdürü Mehmet Yulaf

  • Nüfus dairesi müdürü Osman Bahadır Dinçer

  • Milli Eğitim Bakanlığı Bakanlık müdürü Sevgi Değin,
Önümüzdeki günlerde yeni isimleri ve bu konuda yeni arayışlara girecek olanları da yine sizlerle paylaşacağım. Ama yukarıda yazdığım bu dört isim şuan ciddi bir yarış içerisinde. Hepsini de iyi tanırım hepsine de sonsuz başarılar dilerim...

Çakmak Hasan, Kibrit Hüseyin Meselesi

İki gündür CTP genel başkanı Özkan Yorgancıoğlu’nun bazı meslektaşlarımızla yaptığı toplantıyı yazıyoruz. Benim gibi birçok kişide bu yemeğin davet şeklini eleştirdi. Daveti yapanlar hala da sessizliğini korurken davete gidenlerden Ahmet Tolgay dün beni aradı ve “Çakmak Hasan, Kibrit Hüseyin” lafına alındığını söyledi. Oysa Ahmet Tolgay beni arayana kadar ben yemeğe kimlerin davet edilip edilmediğini bile sorgulamadım. Benim bildiğim birçok medya temsilcisi ki bunlar gazetelerin yazı işleri müdürleri, haber müdürleri gibi davet edilmediği idi. Şimdi Ahmet Tolgay ağabeyimiz bizim daveti yapanlara olan eleştirimizi üzerine almış ve bize sitem etmiş. Üstelik bizi “dedikodu” yapmakla da suçlayıp telefonu kapattı. Şimdi ukalalık yapıp buradan dedikodu ile haberciliğin ne olduğunu tartışmayacağım. Çünkü Ahmet Tolgay ismine derin bir sevgi ve saygım vardır. Ama demek ki tam olarak yazımızdaki hedef belli olmamış, tekrar yazalım, biz daveti yapanların yapış şekline ve davete gelen genel katılım üzerine bu yazıyı yazdık. Yoksa tek tek kişiler üzerine değil!


GÜNÜN SÖZÜ
Artık herkes şunu çok iyi bilmeli bu ülkede, bütçede avans devri kapandı.
Herkes bütçesi neyse onu alacak maliyeden.

Maliye Bakanı Ersin TATAR


BİZİM TEMEL


Temel bir gün dertli dertli içiyormuş meyhanede.


- "Ne bu hal", demiş Dursun.


- "Boşver" demiş Temel de. Dursun ısrar etmiş "biz arkadaş değil miyiz?" diyerek. Temel dayanamamış:


- "Ama kimseye anlatma.. Hani ben bir zaman Afrika'ya gitmiştim ayı avlamaya?"


- "Hatırladım bayağı da dönmemiştin" demiş Dursun...


- "Günler sonra buldum en sonunda avlayacak bir ayı ama tam ateş edecekken tüfek bozuldu. Ben de kaçarken uçurumdan aşağı düştüm."


- "Eeeee" demiş Dursun "Sonra..." - "Her tarafım kan revan içinde, komaya girmişim. Sonra ayı beni yuvasına götürdü. Yaralarımı yaladı, balla, sütle besledi beni, iyileştikten sonra da bana tecavüz etti aylarca" demiş. –


"Buna mı üzülüyorsun, takma kafanı yaa bak bu kadar zaman geçti. Çoluk çocuğa karıştın, mutlu bir hayatın var" demiş Durmuş.


Temel: - "Bu da hayat mı be birader... O Afrika'da ben burada..."



GÜNÜN FOTOĞRAFI
10686.jpg

 
Üst