İslam Öncesi Kadın

siva54

New member
Katılım
22 Tem 2008
Mesajlar
1
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Cevap: İslam Öncesi Kadın

Değerli Yazar Beyefendi,
İslâm öncesinde Türk kadını toplumsal ve siyasal hayatta özgürdür.Erkekle her bakımdan eşit bir bireydir.Türk kadınının konumu, Ön Asya kültürleri ile tanışma ile gerilemeye başlar.Özellikle Fars,Peştun,Sami kültürlerinin "Her kötülüğün anası kadındır.Bu sebeple olabildiğince kapatılmalıdır,toplumsal hayattan soyutlanmalıdır."şeklinde özetleyebileceğimiz anlayışı Türk'ün, Kadınına bakış açısını olumsuz yönde fazlaca etkilemiştir. İslam inancının benimsenmesi ile de kadının kapatılması süreci hız kazanmaya başlamıştır.ÖZELLİKLE BELİRTMEK İSTERİM Kİ; İSLAM KADINI KAPATTI DEMİYORUM.İSLAMİYETE DE ETKİ EDEN SAMİ-ARAP-FARS KÜLTÜRÜ BU SONUCU DOĞURMUŞTUR DİYORUM.HEM DE KURAN-I KERİM'E RAĞMEN BU YAPILMIŞTIR.NEFSİNİ KONTROL EDEMEYENLER DİNİMİZİN "AYIP YERLERİNİZİ ÖRTÜN !" EMRİNİ KIL DÜZEYİNE GENİŞLETMELERİ SAPIK ZİHNİYETLERİN AÇIK GÖSTERGESİDİR.MAALESEF YÜCE DİNİMİZ BU SAPIKLARIN ŞEKİLCİLİĞİ YÜZÜNDEN BUGÜNKÜ KÖTÜ DURUMU YAŞAMAKTADIR.
Ben kör değilim!
Bugün ne mükemmel bir gün.Acaba bana gördüklerinizi anlatabilir misiniz?
Amacım sizin gören gözlerinizle görebilmektir.
Saygılarımla
Gültekin Öztürk
Tarihçi-Yazar-Gazeteci
aydinlihaber com"

Link ve kişisel bilgi yayınlamıyoruz. Bu nedenle cevabınızı düzenlmemiz gerekti. Anlayışınıza teşekkür eder, çalışmalarınızda başarılar dileriz. YÖNETİM
 
Katılım
26 Kas 2008
Mesajlar
83
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Cevap: İslam Öncesi Kadın

Sorulan sorulardan ve yapılanlar yorumlardan şunu anlıyorum ki: Arkadaşlarımızın bir kısmı yazının tamamını okumadan hemen yorum yapmaktadırlar. Yapılan yorum ve soruların tümünün cevaplarını benim yazımı dikkatlice okuyanlar yazımda bulacaklardır. Başkaca bir yorum yazmama gerek olomadığı kannatindeyim.. Bu arada yorum yazan arkadaşlara yine de teşekkür ediyorum...
 

Kartal Gözü

Dost Üyeler
Katılım
6 Eki 2008
Mesajlar
1,388
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Cevap: İslam Öncesi Kadın

Öncelikle bu konuyu açtığı için değerli yazarlarımızdan Sayın Muharrem Günay Sıddıkoğluna teşekkür ederim.

İslamiyet öncesi dönem ve İslamiyetin ilk yüzyıllarında Türk toplumlarında kadın - erkek gibi günümüz cinsiyet ayrımları olmadığını Heredotun ve Batutanın anlatımlarında görüyoruz.

Elbette Heredot okuyup yorumlamak kolay değildir. Heredot Türkleri ziyaretinde gördüklerini anlatırken kılık kıyafeti anlatmış. Giyimin cinsiyete göre değil yapılan işe göre belirlendiğine de şaşmış. Bazı kadınların erkekler ile aynı giyinerek erkek gibi savaşırken bazı erkeklerin de kadınlar ile aynı giyinerek aynı işi yaptığını belirtmiş. Ayrıntıya dikkat edelim.

Ayrıca Arap gezgin Batuta da gezi notlarında misafir olduğu bir Türk evini anlatırken "bu Türkler çok ahlaksızlar evin kadını oğulları ve benimle sofraya oturdu ve yemek yedi" diyebiliyor. demek ki, Arap toplumunda kadınlar oğulları ile bile sofraya oturup yemek yiyemiyormuş.

Bu iki olay arasında neredeyse 10 asır civarında fark var. Bu iki kişinin yazdıklarını bir arada değerlendirdiğimde aradan geçen süreçte Türk toplumsal yapısında önemli bir değişiklik olmadığını görüyorum.

Yazarların yazış biçimlerinden kendilerine aykırı gelen bu toplumsal yaşam biçimini anlatma şekillerinden kendi toplumlarının yaşam biçimlerini anlamam da mümkün oluyor.

Şu an itibari ile kadın ve erkek olarak insanları birbirinden ayırmadan değerlendirme yapabilmemizin güçlüğünü anlıyorum. Ancak biraz kendinizi zorlarsanız insanları yetenekleri bilgileri ve eğilimlerine göre değerlendirmenin daha güzel ve yapıcı olduğunu göreceğinize eminim.

Büyük göç ile kullanılan geçiş yolları ve Anadoluya giriş sırasında doğal olarak etkileşimler olmuştur. Yanlış hatırlamıyorsam sadece İrandan giriş 75 sene sürmüş. Bu süre içinde din en baş faktör olarak hayatımızı etkilemiş.

İslamın Türk sosyal yaşamına olumsuz etkisi ise Yavuzun Mısır seferinden dönerken yanında getirdiği 3000 eşari imamından sonra başlamış.

Sadece okumayın, gerçi onu yapmayan da çok insan var ya neyse, okuduklarınızı aynı zamanda değerlendirin başka kaynaklardan irdeleyin derim. Yoksa malum Nasrettin hoca ve daha başka pek çok kişi bazı mahlukata da kitap okuttular, farkımız olmalı onlardan.

Turan dursun ilginç bir insan, ilginçliği yaşamının ilk yıllarından kaynaklanıyor. Bilirsiniz latin alfabesi bilmezdi. İstememiş öğrenmeyi.

TRT de arkadaşımla aynı odada bir süre çalışmıştı. İnançsızlığına rağmen İslamiyeti çok iyi bilir o dönemde Diyanetten bazı yetkililerin kendisinden bilgi almaya geldiğini söylerdi arkadaşım. Diyanetten gelenlerin sorularına cevap vermeden önce "size göre mi bana göre mi, cevap vereyim" diye sorarmış.

"Din Bu" kitabına hayli cevap hazırlamıştım. Kendisi ile bunları tartışma şansım olmadı.

Kendi ağzından kendisini dinlemeden onu anlamak zordur. Ben inançlı bir insan olduğum halde kendisini çok severim. Hayata başladığı noktada kendince önemli bir başarı elde etmiştir. Bize göre olmasa da bilgisi takdire şayandır.

Bir kaç tatsız cevaba rağmen güzel bir tartışma oldu teşekkür ederim.
 
Üst