İşte Size Uzun Lafın Kısası!!!

Seyyan Uzunoğlu

Onursal Üye
Katılım
24 Şub 2009
Mesajlar
194
Tepkime puanı
0
Puanları
0
İŞTE SİZE UZUN LAFIN KISASI!!!

Evet değerli okurlarım. Geçmişte de olduğu gibi; Talat’ın imdat çağrılarına koşmuş cerrahlar yine bizi doğramaya gelmiş, Talat ne yapıyor? Ne yapsın HİÇ! Ona kanat germeye, onu kollamaya; iktidarda kalmasına yardım etmeye gelmişler; Talat onlara seçimlere müdahale hakkınız yok mu desin şimdi? Oy satın almak, insan, taraftar satın almak için para dağıtmayınız mı desin yani? Talat susuyor. Zaten bizim için de bir şey yapmıyor; sadece yapar görünüyor. Çünkü Talat bize bir yandan her şey yolunda gidiyor; efendim çok önemli ilerlemeler kaydediyoruz veya ettik; ve, bir konu dışında her konuda anlaştık diyorken; diğer yandan da bu sözde anlaşmalarda bir kaç konunun daha masaya getirileceğini ve en zor olanının da mülkiyet konusu olduğunu söylüyor. Kısacası bu sözde anlaşmaları, seçime hatta seçim sonrasına kadar uzatma yolunda!!!

Hani her konuda anlaşmışlardı da sadece mülkiyet konusu kalmıştı? Hem ne imiş bu anlaşmalar, ilerlemeler? Nasıl anlaşmışlarmış? Nereye doğru ilerlemeymiş? Kalkın niye haberi olmuyor bu anlaşmalardan? Bu ilerlemelerden? Biz bunları her zaman olduğu gibi Rum basınından mı öğreneceğiz? Bunlar neden bizden gizleniyor? Talat Tepkimizden mi korkuyor yoksa? O zaman Talat bu sözde anlaşmalarda kimi temsil ediyor kendinden ve ‘malumlar’dan başka? KKTC’nin yaşatılmasından yana olan halkın %90-95’ini kim temsil ediyor o zaman? Hem Talat bizden niye gizlemek luzumunu hissetsin ki işin içinde bir pis koku yoksa? Bu nasıl demokrasi, bu nasıl şeffaflık, bu nasıl adalet ve bu nasıl halkın her kesimini kucaklama? Talat’ın Hristofyas’la görüşmeleri aslında komşucuk oynamak; sohbet etmktir. Hristofyas yoldaşı ile yapmakta olduğu bu sözde anlaşmaların; niye tutanakları yok? Niye saatlerce başbaşa görüşüyorlar? Bu gizlilik niye, ha???

Talat bizi anlaşma, çözüm, süreç diyerek olayar, aldatırken de yoldaşı Hristofyas’la sadece teslimiyetin şartlarını konuşuyor olmalı o zaman!!! Çünkü, zaten tek kırmızı çizgisi olmayan Talat’ın ortaya koyduğu bir şart, bir öneri falan da yok aslında. Bize söyledikleri sadece, efendim bakir doğummuş; bilmem dönüşümlü başkanlıkmış; bunları da nereden çıkarıyor Allah aşkına? Bunların hepsi de birbirini tutmayan palavralar işte! Çükü masaya şartlar, öneriler koyan Hristo’sudur; ABD’dir, AB’dir, BM’dir, GB’dir; efendim Olli’dir, Bryzza’dır; ithal teknokratlardır; Downer’ir, Parke’dir, ve, bunların hepsi de işin içinde; Talat’tan başka yani!. Kısacası Talat sözde anlaşmaya gidiyorken; Hristofyas ve tüm bu saydıklarım ve dahaları da işi kendi çıkarlarına halletmekte!!! Talat da ‘go desinler’, ‘öyle sansınlar’ misali oralarda boy gösteriyor. Zaten kendisini KKTC’nin Cumhurbaşkanı olarak da değil; bir kabile reisi misali olarak kabul etmeleri de, esamesini bile okumadıklarının bir göstergesi değil mi? Ve kim bilir; ne kim biliri; pek muhtemelen kendisine fikir sormaya bile tenezzül etmiyorlardır. Ne yani, doğru değil mi? Talat niye susuyor; niye herşeyi gizli saklı ve tutanaksız yapıyor o zaman? Çünkü Talat bu sözde anlaşmalara, bizim için değil; hala Annan ile yatıp kalkan AKP’nin, diğerlerinin çıkarlarına hizmet etmek; ve bu arada kendi sakat ideolojisini gerçekleştirebileceği ortamın yaratılmasını kollamak için gidiyor. Onların önerileri, dayatmaları Talat’ın işine geliyor, AKP’nin işine geliyor. Emperyaller AKP’yi; AKP Talat’ı; Talat da bizi kullanıyor ve düğmesine basılmasını bekliyor! Yalan mı? Ve neticede de AKP Talat’ı ve Kıbrıs Türklerini suçlayacak – Annan Planı Referandumu’nda olduğu gibi - ; Talat da dönüp o, modası çoktan geçmiş ve üstelik yalan-dolanla elde edilmiş 24 Nisan iradesinin arkasına saklanıp; kendisini halkın seçtiğini ve halktan taraf karar alma yetkisi olduğunu; halkı için en iyisini yapmaya çalıştığını ama ‘kandırıldığını’ !!! söyleyecek ama o zaman da kocakarının işi de bitirilmiş olacak! İşte size uzun lafın kısası! Ne o aldatmaca, süslü püslü, içi boş yabancı kelimeler, terimler? Planladıkları bu değil mi? Ama yağma YOK!!!

Bu sözde anlaşma masalarında, Hristo ve Avrupa’lı teknokratlar, akbabalar önerilerini, şartlarını ortaya koyup dayatıyorken; Talat da dinliyor baş sallıyor ve girişte çıkışta kameralara poz veriyor. Yani ‘go desinler’ anlaşmaya oturuyor! Kıbrıs Türkü ve KKTC için hayırlara vesile bir iş yapıyormuş gibi gidip geliyor işte. Ama Kuzey’e dönünce de arada bir dikleniyor; sitem şikayet ediyor; hepsi palavra anlayacağınız; başkas da bir şey değil!!!

Şimdi de seçimlere beş kala; süreç henüz bitmemiş de; efendim başlatmış olduğu – vay da yetiş, şey keşke başlatmamış olsaydı; ne ise - evet, başlatmış olduğu bu ‘anlaşmaları’ neticelendirebilmek, süreci tehlikeye atmamak için; kuyruğu sIkIşmış Talat; halkın duyarlı olması ve çözüme – teslimiyete - onay verecek, anlaşmaları bir neticeye bağlayacak partiye – yani hala ruhani lideri olduğu kendi pasrtisi; AKEL – Hristofyas’ın solcu partisi - yanlısı CTP’ye - oy vermelerini isteyerek; yasaları çiğnemek pahasına seçimlere müdahaleye kadar eğiliyor işte. Halbuki daha dün gibi kendisi: “Ben Cumhurbaşkanıyım! Beni seçimlere karıştırmayınız..” dememiş miydi? Ve dün de sözcüsü: “Cumhurbaşkanlığı seçimlerde taraf değildir” demiyor muydu? O zaman bu nasıl iş; bu nasıl helva?

Ha, bu arada, şanlı bayraklarımızı da istismar pahasına sözde Kıbrıs Türkü’nün ve KKTC’nin çıkarlarını korur görünüp, köy köy dolaşıp ulusalcı nutuklar çeken ama aslında ulusal partileri parçalamak ve Talat-CTP’nin iktidarda kalması için uğraş veren partiye... Ve, halktan ve KKTC’den yana olduğu söylevlerle de halkı caydıran; ancak bugün tam aksine bir davranış içine girmiş partilere de bir kaç çift ‘lafımız’ OLACAKTIR elbette.... Yarın ola, hayır ola!!!

Seyyan Uzunoğlu
09.03.2009

 
Üst