Kadın Medya Hukuk ve Siyaset

Makbule ÖTÜKEN

Onursal Üye
Katılım
24 Kas 2008
Mesajlar
532
Tepkime puanı
0
Puanları
0
KADIN MEDYA HUKUK VE SİYASET

Dünyada eşitlik, kalkınma ve barışı sağlama uğraşlarında erkekler kadar kadınların katkısının gerekli olduğu bir gerçektir. Zaten uluslara arası sözleşmeler başta olmak üzere diğer hukuki belgeler, mahkeme kararları ve raporlarda buna atıf yapılmaktadır.

Kadın ayrımcılığının ortadan kaldırılması niye istenmektedir? Çünkü , çağdaş, kalmış ve ileri ülkeler; bir ülkenin tam ve eksiksiz kalkınmasının, dünyada refahın ve barışın elde edilmesinin, kadınların erkeklerle eşit şartlarda ve her alanda azami katkılarının gerektiğine inanmaktadırlar.


Hal böyleyken kadının katkısının sağlanması, için cinsiyet ayırımcılığı gibi bir engelin medya hukuk bağlamında olmaması gerekir.


Hiç kuşkusuz; eğitim, çevre, çocuk, Dünya, ekonomi, emek, gençlik, insan hakları, eğlence, sanat, siyaset, işlevleri hakkında; habere ulaşma, bilgi alma, insan ve toplum hayatının vazgeçilmezleri. Tüm bunlara günümüzde; görsel, işitsel, hem görsel ve hem işitsel medya vasıtasıyla ulaşılmakta.


Medyanın bilgi ve haber aktarırken; reyting artırma, tiraj yükseltme adına öne çıkardığı objeler ve senaryoların birey ve kitlelere yapacağı olumsuz etkileri asgariye indirmek ve bununla mücadele de kaçınılmazlaşmaktadır.


Ülkemizdeki gazete ve TV’nin bir kaçı dışında ekonomik darboğazda olduklarını varlıklarını reklamlarla idame ettirdikleri herkesin malumu.


Ne var ki, Birey ve toplum hayatında vazgeçilmezliği kuşkusuz olan Gazeteler yararlarının yanı sıra; fazla satmak, okurlarını artırmak adına istenmeyen olumsuzluklara da neden olmaktadır. Özellikle gazetelerin bir ve üçüncü sayfaları bizleri ürkütmektedir. Bu sayfalara, cinayetler, çocuk istismarı, uyuşturucu, fuhuş, kadına karşı şiddet vs..gibi toplumsal çürümeyi konu alan olaylar yansıtılmakta.


Enteresandır, özellikle erkek şiddetinin ancak kadına yöneldiğinde, kadın şiddete maruz kaldığında ‘ana akım medyada haber oluyor’ kamuoyunda yankı buluyor olmasıdır. Bunun kadına karşı bir ayrımcılık, hak ve hukuk tanımama yolunda insan hakları ihlali olduğunu, ülkemizde kimi gazetelerin benzer istismarı yaptıklarını vurgulamak isterim.


Sadece bununla da kalınmayıp, Kadın vücudunun obje alınması teşhir edilerek medyada istismarı hep yapıla gelmektedir.


Garip olansa medyaya yansıyan bu tür üzücü olayların benzer konumdaki erkekleri de kadına şiddet kullanma ve hatta cinayet işlemede tetiklediğidir.


Öte yandan Kadının erkekler gibi siyasette, karar alma mekanizmalarında yeterince yer alamadığı da bir gerçek.


Cumhuriyet meclisinde kadının 3 milletvekilimizle temsili bunun en çarpıcı örneği. KKTC’nin kuruluşundan buyana Yasama organında kadın sayısının her seçim döneminde azalması demokrasimizin sağlıklı işleyişi açısından kaygı verici olduğu kadar, düşündürücü olduğu ortadadır.


Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde 1996 yılında 5 numaralı yasa ile Çocuk Hakları Uluslararası Sözleşmesi, 6 numaralı yasa ile, Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Uluslar arası Sözleşmesi (onay) yasası olarak oybirliği ile geçmiştir. Söz konusu her iki sözleşmeyi Başkanı olduğum KTÇKB’nin yönetim Kurulu olarak DP-CTP koalisyon Hükümetinden yasalaştırılması için talep ettiğimizi tüm kadın örgütlerimizin desteğiyle başarıldığını vurgulamak isterim.


Peki, o tarihten günümüze geçen 16 yıllık süre içinde Hükümet eden iktidarlar söz konusu sözleşmeleri iç hukukumuza uyarlamış mıdır? Çocuk istismarları devam ediyor. Kadınlarımızın siyasette, cılız bir şekilde temsiliyeti sürüyor. Bu konuda olumlu sonuç alınması için siyasi irade de yeterli isteklilik gözlemlenmiyor. Kadınlarımız lehine kota, fermuar vs gibi uygulamalar hiç günde değil! Siyasi Partiler Yasası yeniden elden geçirilmediği gibi delege sistemi kadınımızın ve siyasete yeni girmek isteyenlerin önünü kesen aşılması güç bir bariyer!


Kadın cinayetleri olmasa da Kadına karşı her türlü şiddet gündemde. Kadınlarımız deşifre olmamak için bu tür girişimleri sineye çekmek durumundalar.


* * * * *

Kısa adı (CEDAW) olan Kadınlara Karşı Her tülü Ayrımcılığın Önlenmesi Uluslar arası Sözleşmesi 1979 yılında BM genel kurulunda onaylanmıştır. CEDAW, kadınların insan haklarını koruyan uluslararası ve bağlayıcı bir yasa niteliği taşıyor. Sözleşmeyi Aralık 1985 de imzalayan Türkiye, imza koyan diğer ülkeler gibi, periyodik raporlar sunarak CEDAW Komitesi’ne kadına karşı ayrımcılığı önlemek için aldığı önlemleri açıklıyor.
CEDAW; hükümetlerce sunulan Raporla birlikte Türkiye de faaliyet gösteren kadın ve diğer ilgili sivil toplum örgütlerinin Sözleşme çerçevesinde hazırladığı; Kadının Yasalar önünde eşitlik, Siyaset ve Karar Alma mekanizmalarına katılım, Eğitim, İstihdam, sağlık, Medya ve kadına Karşı Şiddet Konularını değerlendiren acil eylem taleplerini dile getiren ‘Gölge Raporları’nı birlikte alıp değerlendirmekte. Türkiye’nin bu konuda kaydettiği gelişme ve eksiklikleri saptamakta nihai raporunu buna göre hazırlamaktadır.

İşte bu bağlamda, TC. Başbakanlık Basın- Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğünü, Basın – Yayın Dairesi Başkanlığı; Başbakan yardımcısı Sn.Bülent Arınç’ın himayelerinde, 04-05 Nisan 2012 tarihlerinde Antalya/ Concorde de Luxe Resort Otel’de Uluslar arası Kadın ve Medya Sempozyumu düzenledi. TC Lefkoşa Büyükelçiliği ve Elçilik Basın Müşaviri Sn. Nazan ER hanımefendinin girişim ve desteği ile KKTC’den ben dâhil 7 basın elamanı arkadaş Sempozyuma katılma şansı yakaladık. TC Büyükelçiliğine ve Sn. Nazan Er hanımefendiye hassas değerlendirmeleri sonucunda böylesi anlamlı ve kapsamlı organizasyona katılımımızı sağladığı için saygı ve teşekkürler...


Bu devasa Uluslar arası Organizasyona Ev sahipliği yapan Türkiye Cumhuriyeti Hükümetine saygı ve şükranlarımı sunarken, geniş kapsamlı içeriği olan böylesi devasa bir sempozyumu başarıyla yürütüp uluslar arası bir sonuç çıkmasını sağlayan Basın-Yayın Dairesi Başkanlığı üst kademe yöneticileriyle tüm personeline takdir, tebrik ve hayranlıklarımı iletirim. Gösterdikleri yakın ve sıcak ilgi için kalbi teşekkürler... Sizlerin daha başarılı nice organizasyonlara da imza atacağınıza hiç şüphem yoktur.


Sempoztumda; Medyada Kadın Algısı, Medya Yönetiminde Kadın, Medya Kadın ve Hukuk, Kadın Haklarının Gelişmesin ve Kadına Yönelik Sosyal Projelerde Medyanın Rolü, TV Programlarında ve Reklamlarda Kadın konuları irdelendi.


Söz konusu sempozyuma; ABD, İtalya, Yunanistan, Azerbaycan, KKTC, bazı arap ülkeleri ile Türkiye’nin tüm illerinden 300 üzeri gazeteci ve köşe yazarı katıldı. Türkiye Cumhuriyeti büyük ve Çağdaş devlet anlayışı içinde Uluslar arası Sempozyuma başarıyla ev sahipliği yaptı.


Bizlere, diğer yabancı devlet gazetecilerine gösterilen ilgi ve protokol uygulandı. Hatta çok daha özel ilgi ve ihtimam gösterildiğini kıvançla belirtmeliyim.


Sempozyumda Konuşma Konum “Kadın Medya ve Hukuk”olması, çeşitli ülkelerden medya elamanlarını, ulusal basın ve Anadolu basınını temsilen onca kadını yakalama fırsatını bulmuşken, doğaçlama yaparak; Rum tarafının ve Uluslararası ortamların bizleri ‘Cam kavanoz sendromu’ benzeri ambargo ve izolasyonlarla hapsederek dünyayla ilişkimizi kestiklerini. Dünyada eşitlik, kalkınma ve barışın tesisi için uluslararası sözleşmeler hazırlayan Uluslar arası ortamların ve buna imza koyanların; gençlerimizin uluslararası müsabakalara katılmalarına ve doğrudan ticaret yapma gibi en temel insan haklarımızı bizden esirgediklerini, daha başka örnekler de vererek bize reva gördükleri hukuk dışılığı ifade etmeye çalıştım.


Türkiye Cumhuriyeti hükümetinin, Kıbrıs’ta barışa katkı amaçlı ‘asrın Projesi’ olan deniz içinden borularla su getirme projesinin ne denli yaşamsal olduğunu, halkımızın bunun başarıyla sonuçlanmasını umutla beklediğini anlattım. Halkımıza, balık almayı, balık yemeyi değil, balık tutmayı öğreten ve amaçlayan projeleri gündeme getirdiği için halkımızın %70’i aşan ezici çoğunluğunun Türkiye’deki Cumhuriyet hükümetine müteşekkir olduğunu, güvendiğini ifade etmeye çalıştım…


Filistin’in rahmetli Lideri YASER ARAFAT’ın rahmetli kurucu cumhurbaşkanımız DENKTAŞ’a ‘sizin yanınızda Türkiye gibi güçlü bir haminiz var. Siz çok şanslısınız bizim öyle bir hamimiz ve şansımız yok’ sözlerini dile getirdim


Teşekkürler Türkiye’m iyi ki varsın ve yanımızdasın...!
 
Üst