KAYITDIŞI SIRLAR ARALANIYOR MU?...
‘Kayıtdışı sır’ derken neyi kasdettiğimizi bilmeyen yok sanırım.
Sn. Talat ile Hristofyas arasında sürdürülen ‘kapsamlı müzakereler’de adeta süreklilik ve itiyat haline getirilen, ‘kaydı, kuydu’olmayan görüşme yöntemi hep eleştiri konusu olmuştur. Bundan sonra da olmaya devam edecektir. Aslında masada görüşülenler bizlerin geleceğine var yada yokoluşumuzu ilgilendiren sonderece yaşamsallık içerdiğine göre bu konu, hiç de ‘boşver ne yapalım, bu görüşmecilerin tercihi’ denilip geçilecek, hafife alınacak bir konu olmasa gerek. Çünkü ‘kayıtdışı’na alınan bizim geleceğimiz. Bir halkın kaderi...
Deneyimli diplomatlara konuyu sorduk..Bu tarz bir görüşme yöntemi doğru mu diye. Aldığımız yanıtlar; ‘evet, uluslararası ilişkilerde zaman zaman kayıtdışı görüşme yöntemlerine başvurulur. Ancak taraflar, bir şekilde bu görüşmeleri kelime kelime olmasa da sonradan not haline getirip, devlet arşivlerinde bulundururlar.’ Öyle ya; sonradan ne olur ne olmaz.
Buraya kadar tamam da; bizim itirazımız bundan sonrası. Yani ‘kayıtdışı’lığın süreklilik arzeden bir usul haline gelmesi..Üstelik Sn. Talat’ın bu tarz ikili görüşmelerde neyin ele alınıp alınmadığının not halinde de olsa devlet arşivlerine geçirilmemiş olması. Eğer bu yapılıyorsa mesele yok. Ama bizim bildiğimiz ‘kayıtdışı’ların not haline dahi getirilmediği yönünde.
Müzakerelerin gizliliğinden yakınanlara ‘Saray çevreleri’nin yanıtı hep şöyle olmuştur. ‘müzakere tutanakları Meclise gönderiliyor. Cumhurbaşkanlığında da mevcut. İsteyen Milletvekili bu tutanakları inceleyebilir..İyi de bu ‘kayıtdışı’ devamlılık yönteminden biz şunu anlıyoruz ki; halkın vekillleri dahi sadece görülüp, bakılmasında bir sakınca sayılmayan bilgilere ulaşabiliyor. Yani görülmesi isteneni sadece görebiliyor. Ya gerisi, ya karanlıkta olanı. Kayda geçmeyeni, hala daha da ısrarla kayda geçirilmiyeni?...
Sn. Talat; adeta ‘oraları karıştırmayın’ dercesine bu konudaki eleştirilere içerliyor, hatta hiddetlenerek “Ben, bu halkın Cumhurbaşkanıyım. Halk tarafından yetkilendirildim. Müzakerelerde ister tutanakcı bulundururum, istersem bulundurmam.”diyor. Kusura kalmayın Sn. Talat ama; ‘bu yaklaşımınız demokrat bir lider yaklaşımından çok, totaliter lider anlayışını yansıtır’ şeklindeki itirazları da haklı çıkarır nitelikte. Bir de bu ‘kayıtdışı’lığın rutin hale getirilmesi ve sonradan notlar haline dönüştürülmemesi de devlet teammülleri arasında olmasa gerek.
Gelelim, ‘sırlar’ın aralandığına yönelik gözlemimize..
Hristofyas ‘Moskova seferi’ dönüşü ayağının tozu ile yaptığı açıklamalarda diyor ki “Sayın Talat’a net şekilde söyledim, Kıbrıs halkı da duysun diye bir kez daha yineliyorum: Kıbrıs Cumhuriyeti bağımsız bir devlettir. Kıbrıs Cumhuriyeti’nin tek sorunu; Türkiye’nin uluslararası hukuku, BM Anayasasını ve her türlü hukuku çiğneyerek Kıbrıs toprağının %37’sini elinde bulundurması nedeniyle yasal hükümetin egemenliğini hükümranlığının tamamamında uygulayamamasıdır.” Sn. Talat! Hristofyas’ın meşhur ‘kayıtdışı’ görüşmelerde size bu kabul edilmez sözleri söylediğini anlıyoruz. Siz yoldaş dediğiniz ve “Hristofyas çözüm istiyor” demeği sürdürdüğünüz bu adamın akılalmaz ve kabul edilemez gerçekdışı söylemlerini neden halkınızla paylaşmıyor, halkınızın ne istediğini söyleme cesaretini hala gösteremiyorsunuz. Peki Siz gerçek dışılığı, yalanı ve saptırmayı politika haline getiren, üstelik sizinle ‘toplum lideri’ diğer ülkelerle ise Kıbrıs Türk halkını da temsil eder havalarında ‘devlet başkanı’ ünvanıyla hareket eden bu ‘bizans’ kurnazına siz ne yanıt verdiniz?
Hristofyas’a verdiğiniz yanıtınızı olsun; yeri gelince beni halk seçti dediğiniz, oyunu aldığınız, bu halkın öğrenme hakkı yok mu yani? Hani siz bu halkın hem lideri hem de Cumhurbaşkanısınız?...