Kendini Kandırmak

BURLAHATUN

Yasaklı Üye
Katılım
21 Tem 2008
Mesajlar
5,116
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Konum
TÜRKİYE
20042009194559one7fh1.jpg
Kedi ile savaşan farelerin öyküsünü bilir misiniz? Bir şatoda gönlünce yaşarmış küçük fareler... Çoğaldıkça çoğalmışlar. Birken beş, beşken on beş olmuşlar. Bakmış ki kontrol elden gidiyor ; evin sahibi, bir kedi almış oldukça besili. Acımasızmış bu yeni misafir, görevini eksiksiz yaparmış. Fare sayısı her gün birer tane azalmış medeniyete uzak bu şatoda. Sonunda toplanmış fareler. “Ne yapalım?” demişler. “Her gün birer birer yok oluyoruz. Gidişat kötü...” “Çözüm kolay” demiş arkalarda duran ufak tefek bir fare, “Kedi bizi niye yakalıyor?” En öndeki “Çok basit” demiş, “Bize yaklaştığını duymuyoruz. Fark ettiğimiz anda iş işten geçiyor. Bizden iri ve hızlı. Yaklaştığı anda şansımız kalmıyor.” “O halde öyle bir şey yapmalıyız ki bize yaklaşırken onu farketmeliyiz...” “Çıngırak” diye bağırmış tez akıllı farelerden biri, “Boynuna bir çıngırak takalım ki bize yaklaşırken sesini duyup önlem alalım...” Dahice bulunmuş bu fikir, çözüm hazır: Kedinin boynuna zil takılacak! Ancak problem bundan sonra başlamış: Zil takılacak; ama kim takacak? İşte zorların zoru bir soru! Sonrası trajedi... Hayatını göze alıp, çıngırağı kedinin boynuna takacak fare çıkmamış. Ta ki, şatoda kendi ırklarından bir tek canlı kalmayana kadar! Hikaye acıklı değil mi? Daha beteri de var. “Yüksek Ökçeler” de var.


Yine bir köşk hikayesi, Göztepe’deki köşkünde kız evlatlığı, hizmetçisi ve aşçısıyla mutlu bir hayat süren genç dul “Hatice Hanım” hikayesi. İki şeye çok düşkünmüş Hatice hanım; Temizlik ve namus. Bir de hastalık derecesinde sevdiği yüksek ökçeli pabuçları. Öyle ki, yüksek ökçeler köşkün en üstünden yürürken, sesi bodrumdan duyulurmuş. Ev halkının da namusundan eminmiş. Hatice Hanım. Bir gün başı dönmeye başlamış. Tansiyonu düşüyormuş. “Yüksek Ökçeler” demiş doktorlar, “Yüksek ökçeli pabuçları çıkarıp, ökçesiz yumuşak tabanlı ayakkabı giymelisiniz.” Tavsiyeye uymuş evin hanımı. İyileşmiş de... Ve bir gün mutfağa girdiğinde gördüğü manzara onu beyninden vurmuş. Aşçı evin hizmetçisini ve evlatlığını birer dizine oturtmuş! “Evin hanımının yüksek ökçeleri çıkartması hiç de iyi olmadı” demiş evlatlık Gülter: “Eskiden yerinden kımıldasa duyuyorduk, şimdi kedi gibi sessiz dolaşıyor ve biz istediğimiz gibi hareket edemiyoruz.” Gördüğü ve duydukları karşısında kriz geçirmiş Hatice Hanım; Kızı hırsız, uşağı sapık, hizmetçisi namussuzmuş! Evden kovmuş hepsini. Ama gelenler gideni aratmış. Bakmış ki , Hatice Hanım, yüksek ökçesiz hayat zehir oldu, sağlığı pahasına çıkarmış yüksek ökçeli pabuçlarını dolaptan ve tekrar giymiş. Her şey yine süt liman...

Düşünüyorum şimdi; kedili köşkün çıngırak takmaktan korkan faresi miyiz, yoksa kendini kandırmak için yüksek ökçelere sığınan Hatice Hanım mı?
ALINTIDIR..
on+the+egde+of+the+space.jpg
 
Üst