Kerkük ve Akibetimiz... (1)

Seyyan Uzunoğlu

Onursal Üye
Katılım
24 Şub 2009
Mesajlar
194
Tepkime puanı
0
Puanları
0
KERKÜK VE AKİBETİMİZ... (1)

Değerli okurlarım. Yıllardır Kıbrıs Türkü’nün üzerinde oynanmakta olan oyunlara alışmışız da, bize oynanmak istenen bu oyunların aktörlerinin, gerek para gerek makam veya başka başka nedenlerle ispiyonculuğuna soyunmuş... Bizim zannettiğimiz, bizden biri(leri) olarak gördüğümüz Ali Kemallere, İzzetlere ve aynı çizgide olanlara bir türlü alışamamışız vesselam... Rum’la birleşmek uğruna, kendini, kendi milletini düşük görebilmek... Özünü inkar ederek, kendi toprağını, kendi vatanını ellere vererek, özgürlüğünden feragat edip, azınlığa düşürülüp, o topraklarda bir yabancı, daha doğrusu bir sığıntı gibi ve üstelik, OSMOSİS ile tüketilceğini bile bile yaşamak isteyebilmek ne tür bir mide, ne tür bir akıl gerektirir, mesela? İşte bunu anlamak güç. Bir de her şeylerinden feragat etmek pahasına, birleşip dostça ve kardeş gibi bir arada yaşamak istedikleri, onları istese bari... Çünkü bakınız, o birleşmek istedikleri, gün geçmiyor ki “En iyi Türk ölü olandır” diyerek, Yunan bayraklarıyla sınırlarmıza saldıran... Türkleri ezeli düşman gören, ta bebekten, Türklerden nefret ederek büyütülmüş... Irkçı, faşist, bağnaz, hegemonyacı ve üstelik şimdi kendilerini Rum da değil, Elen olarak tanımlayan nankör bir millet! Bununla da kalsa... Çünkü şimdi ille de birleşmek istedikleri, yakın geçmişte soyunu tüketmek için, kadın, çocuk, bebek demeden, yedi sülalesine katliam uygulamış... Şimdi de aynısını yapabilmek için çeşit Bizans oyununa baş vurmakta ve üstelik, bizim silahsızlanmamızı ve tek güvencemiz Türk Askeri’nin adadan gitmesini, Türkiye’nin garantisinin iptalini dayatmakta iken; kendisi sürekli ordusunu güçlendirmekte ve en modern silahlarla donatmakta... Bununla da kalmayıp, 80 küsur bin tam silahlı milislerinden maada, çoluk çuğu da silahlandırmakta olanların niyeti bizimle dost, kardeş gibi bir arada yaşamak mı, yoksa geçmişte başaramadıkları soykırımı şimdi daha kestirmeden uygulayabilmek için mi? O zaman bütün bu silahlanmalar, bu hazırlık niye? Olmaz demeyiniz. Çok gerilere de gitmeyiniz. Bugünkü Irak’a, Afganistan’a, Filistin’e bir bakınız. Demokrasi, küreselleşme, dünya ile bütünleşme... Kardeşlik, dostluk, Dinlerarası Diyalog ve Din Özgürlüğü adı altında serbestçe yürütülmekte olan bu Türklerin kökünü tüketme, İslam Dini’ni ortadan kaldırma operasyonlarına, hade bu ‘modern’, bu ‘uygarca’ diyelim, soykırıma bir dur diyen mi var? Nerede İnsan Hakları, nerede Uluslararası Yasalar? Hani adalet, hani demokrasi ve nerede o Batı uygarlığı ve neresi o ‘uygarlığın beşiği’ dedikleri yer? O zaman, kendi tatlı canları pahasına sizi soykırımdan kurtarmış, adadaki barışın tek teminatı Türk Askeri’ne, Rum ağzıyla ‘istilacı’ derken ... Ve, bugün hala ekmeğini yediğiniz, tek tanıyanımız, tek kayıranımız, tek garantimiz Anavatanımıza: “Ayşe evine dön”, ve bir yandan O’nun verdiği maaşları cebinize atarken, diğer yandan “Ne seni, ne paranı, ne de memurunu istemiyoruz. Çek elini yakamızdan” diyebilecek kadar nankörleşir, sahte cesurluk yaparken... Bu şimdi dost, kardeş dedikleriniz, geçmişte yaptıkları gibi, “Türkler federasyona baş kaldırdı” diyerek kanınızı dökmeğe başladığı zaman, bugün birlikte kadeh kaldırdığınız kumbarolarınızın, veya işbirlikçiliklerine, muhipliklerine soyunduğunuz, simsarlığını yaptığınız ve ne hikmetse, adil, uygar dediğiniz Batılıların imdadınıza geleceğini mi zannediyorsunuz siz hala? Geçmişten de mi ders almadınız? Haçlı Seferlerin burnunuzun dibindeki faaliyetlerini de mi göremiyorsunuz? Rum-Yunan bize dünyanın gözü önünde soykırım uygularken, bu Haçlılar imdadımıza gelmişler miydi, ha? Yoksa kadın, çocuk, bebek, genç, ihtiyar demeden diri diri yakıldığımızı, çoğu zaman ölmeden toprağa gömüldüğümüzü uzaktan seyrettiklerini... Sadece not almakla yetindiklerini... Hatta daha kestirmeden tüketilmemiz için cellatlarımıza yardım bile ettiklerini mi unuttunuz? O zaman siz kime güveniyor da bu soysuzluğu, bu nankörlüğü yapıyorsunuz? Velinimetiniz Türkiye’ye, elçiliği önünde hakaret etmek, meclisi basmak, görevlerini yapmakta olan polislerimize saldırmaktan, Rum tezlerine yardım ederek dünyaya ‘Türkler Türkiye’yi değil, Rumlarla birleşmek istiyor’ mesajını vermekten utanmıyor musunuz? Yoksa bugün bu soysuzluğunuz için ceplerinize doldurulan paraların mı sizi kurtaracağını zannediyorsunuz? Çok yanılıyorsunuz. Çünkü...
 
Üst