20 Temmuz 1974 Barış Harekâtını gerçekleştiren Türk Askeri; Kıbrıs Türk Barış Kuvvetleri adı altında bir tek Türk kanının dökülmesine izin vermemiştir. Adada huzur ve güveni sağlamıştır. Silahlı Kuvvetler komuta kademesi her fırsatta verdiği beyanatlarla; "kesin çözüm olana kadar tek bir Türk askerinin dahi adadan ayrılmayacağına" dair kesin güvenceler vermiştir. Ama uğrunda can verip kan döktüğü Kıbrıs Türk halkı bu askere referandumda verdiği "evet" oylarıyla oylarla "Ben seni istemiyorum. Evine dön. Ben senin beni öldürmelerinden kurtardığın Rumlarla bir arada yaşamak istiyorum. Seni, bayrağını ve devletini istemiyorum" demiştir. Bugünde bu isteğini bizzat yöneticileri vasıtasıyla tekrarlamaktadırlar.
AK Parti döneminde verdiğimiz tavizler sonucunda bugün yedi yüz bin kişilik küçük ülke arkasına 25 AB ülkesini alarak yetmiş milyonluk Türkiye'ye kafa tutmaktadır.
Bu açıklamalar Kıbrıs'ın bugünkü halini çok iyi açıklıyor.Hem ANAVATAN hem de YAVRUVATAN yöneticileri adeta mankurtlaşmış... Kendi devletlerini tehlikeye düşürecek savunmasını zayıflatacak ve hatta Kıbrıs Türklüğünün imhasına ya da kimlik kaybıyla yok olmasına neden olabilecek tutum ve siyaset izlemektedirler.Yeni yetişen Kıbrıs Türk gençleri ne yazıkki milli duygulardan yoksun olarak yetiştirlmişlerdir.Yoksa bu kadar oy alıp Talat'ın seçilmesi mümkün değildi.Ancak çok geç olmadan bu tehlikeli gidişe son vermek gerekir..Bunda da en büyük görev adadaki Türklerindir.Bu da seçimlerde milli bağımsızlıklarını ve egemenlik haklarını koruyabilecek, milliyetçileri seçmek ve iktidara getirmek olacaktır.