Kıbrıs Ve Türkiye

hazaryalı

-Otağ Hanı-
Katılım
26 May 2008
Mesajlar
131
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Osmanlı İmparatorluğu; Kıbrıs Adası’nı 1571 yılında Yunanlı’lardan değil Venediklilerden almış ve 300 yıl adaya egemen olmuştur.

Osmanlı Adayı fethettikten sonra azınlık durumunda olan Yunanlı Rumlar; ibadet etme, çalışma, kültürlerini sürdürme, dillerini konuşma konularında özgür bırakılmışlardır.

Ada 1878'de geçici olarak İngiliz yönetimine kiraya verilmiştir.

Yunanlılar; Megalo İdea hayallerine dayanarak, İstanbul'u ve Anadolu'yu kendi malları kabul ediyorlar ve buraların yeniden ele geçirilmesi en büyük amaçları olup ilk derslerini “Kurtuluş Savaşı”ında almışlar ve arkalarında bir toz bulutu bırakarak geldikleri gibi değil daha kötü olarak gitmişlerdir.

Yunanlılar bu amaçlarını tek başlarına geçiremeyeceklerini anladıkları için her zaman olduğu gibi arkalarına bilinen destekçilerini alarak yavaş yavaş hayata geçirmek için çalışıyorlar. Bu çalışmalarını; Anadolu, Trakya ve Kıbrıs üzerinde yürütmektedirler

1960: Kıbrıs'ta Rum devletinin kurulması.
1974: EOKA eliyle Kıbrıs'a el koyma çalışmaları ve Türkiye'nin bu işgal girişimine karşı yaptığı Kıbrıs Barış Harekatı,
2005: AB dayatması sonucunda Türkiye tarafından; Kıbrıs Rumlarının, Kıbrıs'ın meşru hükümeti olarak kabul edilmesi,

Uluslar arası ilişkide “kazan-kazan” olarak tanımlanan prensip bizim açımızdan “kaybet- kazansın” şekline dönüştürülmüş ve bu değişim gündüz gözüyle başkentin ortasında havai fişeklerle kutlanmıştır.

Kaybettiği şeyleri törenlerle kutlayan bir toplum olarak tarihe geçmiş olmalıyız

Anadolu’nun güney sahillerinden sadece 70-80 km uzakta olan ve çıplak gözle bile görünebilen Kıbrıs, AB(D) ve yerli işbirlikçilerinin de yardımı ile Yunan’a peşkeş çekilmektedir. (msn hava durumunda Kıbrıs’ın nasıl gösterildiği ekteki resimdedir.)

“Ne Türk’üm ne de Rum’um, ben Kıbrıslıyım” diyenlerin hafızalarını yenilemeleri için Kıbrıs’ta Türklere karşı girişilen soykırım olaylarından yabancı basının yazdığı iki örnek;

Daily Herald 31 Aralık 1963:

"Diğer İngiliz gazetecilerle birlikte Dr. Nail Adiloğlu'nun kliniğine gittik; 14 kişilik bir koğuşta 40 ağır yaralı vardı. Burada, ne korkunun ne de gözyaşlarının olmaması dikkatimizi çekti. Sırtından vurulmuş 24 yaşındaki Ayşe İbrahim'in dizi kurşunla parçalanmış olan dört yaşındaki kızıyla beraber aynı yatakta yattıklarını gördüm. Anne felç olmuş, çocuğu ise ömrü boyunca yürüyemeyecekti. Her ikisinin evlerine zorla giren Rumlar tarafından vurulduklarını öğrendik. Bu arada bir evde öldürülen ve bir banyoya atılan üç Türk çocuğunun cesetlerini gördüm. Anneleri de başka bir odada vurulup öldürülmüştü. Bu korkunç bir sahneydi..."

Daily Mail 3 Ocak 1964:

"Köydeki Türk evleri, üzerine gazyağı ile ıslatılmış bez sarılı oklar atılarak yakıldı. Yüz kadar EOKA'cı ellerinde silahlarla sinsice köylerin etrafında dolaşıyorlardı…

Soykırıma hedef olan Türkleri koruma altına alarak Ada’ya huzur getiren Türk Ordusu’nun 20 Temmuz 1974’te gerçekleştirdiği “Kıbrıs Barış Harekatı”nın 34. yıldönümü “Kutlu ve mutlu olsun!”.

msnhavafv6.jpg



tckktczq6.jpg
 
Üst