Kilise Azınlıklı Bir Çözüm İstiyor!

Ayla Berkin

Onursal Üye
Katılım
13 Haz 2008
Mesajlar
386
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
74
Konum
Gazimagosa
Web sitesi
www.aylaberkin.com
KİLİSE AZINLIKLI BİR ÇÖZÜM İSTİYOR!

Hrisostomos Efendi, çoğunluğun yöneteceği, azınlığın da teminat altında olacağı doğru bir devlet olması gerektiğini dile getirerek, Kıbrıslı Türklere azınlık haklarından bahsetti! Gençlerin katılımıyla Başpiskoposluk’ta düzenlenen bir açık oturumda soruları yanıtlayan Hrisostomos, bir gerçeği de hem Rum halkına, hem de Türklere bir kez daha hatırlatmıştır. Kilisenin bu konulara karışmaması gerektiğine dair ithamlarla ilgili olarak ise politikacılara, "İster beğenenin ister beğenmeyin. Kilise 2 bin yıldır bu halkın lideridir. Milli konu bizi ilgilendirir ve bunu açıkça dile getirmek için söz hakkımız olacak" demiştir.

Evet maalesef, gerek azınlık olmamız konusunda, gerekse de 2000 yıldır kilisenin bu topraklarda hüküm sürdüğü konusunda Hrisostomos haklı. Bizler adada azınlığız Rumların karşısında. Vatandaş sayımıza bakıldığında, Rumların dörtte biri kadarız. Bu durum karşısında azınlık olmak da bize zaten bir hak oluyor.

Biz bugün bu dörtte bire, işbirlikçilerin beğenmedikleri, her fırsatta aşağıladıkları yerleşikler diyerek Rumlarla birlikte adadan atmaya çalıştıkları, Türkiye kökenliler sayesinde ulaşabiliyoruz. Denetim dışı nüfus bunun dışındadır. Çünkü onların ada üzerinde ki varlıkları resmiyet kazanmamıştır.

İstatistiklere bakıldığında ise Kıbrıs’ın Türk nüfusunun çoğunun yurt dışına gitmiş olduğu görülmektedir. Kesin rakamları bilemesem de 300 bin veya 400 bin civarında olduğu söylenmektedir. Yurt dışında bulunan bu nüfusun içinde yalnız 42 bini KKTC kimliğine sahiptir. Diğerleri ise bulundukları ülkenin vatandaşı olmuşlardır. Manevi olarak hala adayla bağlarını koparmasalar da maddi olarak bir bağları kalmamıştır. İşte bu nokta da Hrisostomos Efendinin sözleri gerçeğin bir yansıması oluyor. 2000 yıldır bu adada Kilisenin sözünün geçtiği gerçeğinin. Çünkü adayı terk etmek zorunda kalan Türklerin eline pasaportu veren, ellerinden yok pahasına taşınmaz mallarını alarak Türkleri adadan uzaklaştıran da Kilise değil miydi? Adada Türklerin azınlık olması için çeşitli baskılarla Türkleri adan kaçmaya zorlayan da Kilise ve politikası değil miydi? Sonuç olarak bir yandan İngiliz sömürgesi olmanın yarattığı baskılar, bir yandan da Kilisenin ve Rum idaresinin cana ve mala gasp etmesi sonucu adada Türkler, önceleri Anadolu’ya göç etmeye başlamışlardı. daha sonraları ise bu göçler çeşitli Avrupa ülkeleri ve Avustralya ve ABD’ye dek uzanmıştı. Bu göçler sonunda adada Türk nüfusu giderek azınlık olmaya başlamıştı.

Hrisostomos Efendi de şimdi adada yapılacak bir anlaşmada “AZINLIKLI BİR ÇÖZÜM “ istemekte haklı oluyor.

Peki bu durumda bizler nasıl Rum karşısında azınlık olmaktan kurtulacağız. Yurt dışında ki vatandaşlarımıza seçme ve seçilme hakkı vererek. Onların adaya, kesin dönüş olmasa da, yeniden KKTC vatandaşı olabilmelerini sağlayarak. En azından her halde o işbirlikçilerin buna bir itirazları da olmaz asimile ediliyoruz diye iğrenç naralar atmazlar. O vatandaşlık hakları verdikleri insanları da bir zamanlar bu adanın asli nüfusuydular çünkü. Soylarını unutan o işbirlikçiler bu çözüme de karşı çıkıyorlar aslında.

Böyle bir durum söz konusu olduğunda da yine iğrenç naralarını atıyor köşe yazarları ve bazı ileri gelen zatlar grubu. "yurt dışında yaşayan vatandaşların siyasal iradelerinin, Adada yaşayanların siyasal iradesine karıştırılmaması gerekir." Diyorlar. 300 veya 400 binlerle ifade edilen (diaspora) Kıbrıslı Türk nüfusunun, Kuzey Kıbrıs’ta yaşayan nüfusun iki misli olduğu na dikkat çeken bu hainler yurt dışında yaşamaya mahkum edilmiş vatandaşlarımızın, vatandaşlıktan kaynaklanan, vazgeçilmez ve devredilmez hak olan, demokratik haklarını kullanmalarının, siyasi ve idari olarak sakınca doğuracağını söylemektedirler. Oysa bu düşünce tamamen temelsiz ve insafsız bir gerekçe olup, Kıbrıs’ı terk etmek zorunda kalan insanımızın, vatandaşlık haklarının men edilmesinden başka bir anlam taşımamaktadır.

Türkiye’den yasal yollarla gelip vatandaş olanları istemeyen bu zihniyet, gerk Türkiye’den gelenler tarafından, gerekse de yurt dışında yaşamaya mahkum edilmiş kendi halkı tarafından da asimile edilmekten korkmasına rağmen, Rum’un azınlığı olmaya gönüllüdür. Hrisostomos efendi de bunu bildiği için azınlık hükümeti istemektedir.

Bu durumda Hrisostomos Efendiye hak vermemek elde değil. Biz kendi yurdumuzda azınlık olmak için çaba sarf ederken, onlarda haliyle kendilerini bu adanın tek hakimi sayacaklardır. O hainler, o işbirlikçiler de tıpkı Hrisostomos gibi düşünmektedirler. Hrisostomos da onların nasıl düşündüklerini bildiği için o toplantı da bakın ne söylemiş tüm o yumurtladığı cevherlere ilaveten. "Çoğunluğun yöneteceği, azınlığın da teminat altında olacağı doğru bir devlet" istiyor. "Tanrının bize yolladığı hediyeyle birlikte (doğal gaz, petrol vs...), bunun Kıbrıslı Türkleri dahi ayağa kaldıracağını ve isyan ettireceğini düşünüyorum." Ayağa kalkıp isyan edecek olan kimler. Tabii ki o işbirlikçiler. "Onlara Türk askeri birliklerini ve yerleşikleri kovmalarında yardımcı olmalıyız. Çünkü yerleşikler ve Türk askeri burada olduğu sürece doğru devlet olamaz" evet kuzeyde kargaşa çıkarmak için kimlere güvendiğini de açıkça belirtmiş bu sözleriyle. Avrupa’nın içerisinde olduklarını, ne Türkiye ne de başka birinden garanti ve güvenlik istemediklerini de söyleyen Hrisostomos’un bu sözlerinin de içimizdeki işbirlikçilerin sözlerinden bir farkı yok. Hepsi aynı kalıptan çıkmışçasına tıpatıp uyuyor.

Bu durumda bizim yapacağımız ya bu sözleri ciddiye alıp, yeni bir vatandaşlık yasası çıkartıp, Türkiye’den gelmekte olan vatandaşları denetimli olarak KKTC vatandaşı yapacağız. Yurt dışında yaşayan tüm Kıbrıslı Türklere yeniden vatandaşlık haklarını geri iade edeceğiz. Ya da azınlık hükümeti tezini kabul edip müzakereleri bitireceğiz.


Ayla Berkin
11.09.2011

 
Üst