KKTC'li Olmak, Kıbrıs'ta Yaşamak Bir Ayrıcalıktır !

Ayla Berkin

Onursal Üye
Katılım
13 Haz 2008
Mesajlar
386
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
74
Konum
Gazimagosa
Web sitesi
www.aylaberkin.com
KKTC'Lİ OLMAK, KIBRIS'TA YAŞAMAK BİR AYRICALIKTIR !

Bu gün biraz da yurdumuzun güzelliklerinden bahsetmek istiyorum. Havası, doğası, tarihi dokusuyla bence yeryüzünde ki cennetlerden birisi olan Kıbrıs’ımızın Kuzeyinde ki güzelliklerinden bahsetmek istiyorum.

Evet, yıllar önce henüz Anavatanımızda yaşadığım, çocukluktan gençliğe adım attığım günlerden birinde, her genç kız gibi bende pembe dizilerle aşkı tanımaya çalışıyordum. İşte o günlerde okuduğum bu kitaplardan birinin konusu Kıbrıs’ta geçiyordu. Kitabın kadın kahramanı, İngiltere’den Kıbrıs’a tatile gelmişti. Tatilini geçirdiği ev ise Beşparmakların eteklerinde, Akdeniz’in kıyısında bir villa idi. Hep öyle olur ya roman kahramanları çok zengin ihtişamlı bir hayat yaşarlar. İşte bu kitap da kahramanımız öylesi bir yaşam sürüyordu ve o villada yaşamanın tüm güzelliklerinden doyasıya yararlanıyordu. Benim ilgimi çeken ve yazarın bir hatası olarak yorumlayıp, saçmalamışlar dediğim olayı da o kitapta okumuştum. Kahramanımız tatil için Ekim ayını seçmişti ve ekim ayında denize giriyordu. Bende o kitabı Ekim ayında okuyordum ve evlerimiz de sobaları yakmaya başlamıştık.

Nasıl olur diye düşünmüştüm sonbaharda günlük güneşlik denize girilecek kadar sıcak bir hava olabilir mi diye düşünmüş, hatta Atlası açıp, Kıbrıs’ın tam olarak yerine bakmıştım. Aslında Türkiye’den çok da uzakta değildi.

Bunu niye anlattım diyeceksiniz! Yıllar önce okuduğum ve inanmakta zorlandığım bu olayı, yıllar sonra Kıbrıs’a gelince bende yaşayınca, saçmalamış dediğim yazarın aslında gerçeği ifade ettiğini anlamıştım. Kıbrıs’ımızın nasıl bir mucize ada olduğunu bilmeyenlerin de anlaması için anlattım.

Ekim ayında bile denize girebildiğimiz, dört mevsimden çok iki mevsimi, yaz ve kışı yaşayabildiğimiz buna karşın bahar aylarının da o doyumsuz güzelliğini de en güzel haliyle kısacık da olsa bizlere yaşatan o mucize ada. Bu adayı kısacık bir yazıyla anlatmak mümkün değil ama ben yine de bu kadar sıkıntılı gergin günlerin içinde birazcık olsun içimizi rahatlatmasını, sevgiyle doldurmasını istediğim için bu gün köşemde böyle bir yazı yazma ihtiyacı duydum.

KKTC ile Çek Cumhuriyeti arasında chrater seferlerinin başladığı şu günlerde, güzel bir tesadüf oldu. Gelen 271 Turist, adamızda bitmeyen yaz aylarının sonbaharla harmanlandığı, sonbaharın en güzel günlerinde geldi adamıza. Evet, havasının bu denli güzel olduğu KKTC’miz, Kıbrıs’ımız, doğal güzelliklerin, tabiat olaylarının mucizesinin yanı sıra, tarihi eserleri ile de aslında bir açık hava müzesi diyebileceğimiz kadar zengin bir dokuya sahip. Tüm bu güzellikleri ile çıkmaktadır kendini ziyarete gelenlere ve yerli halkın karşısına.

Gazimagosa bu zenginliklerin adeta yaşadığı yaşatıldığı bir yer. Eski Magosa’yı çevreleyen surlar, Sur içinde ki içinde hala yaşanan tarihi evler, yüzyılların içinden günümüze kadar yaşayıp gelen tarihi kalıntılar, Gazimagosa’yı günümüz ve geçmişle kucaklayan bir efsane gibi durmaktadır karşımızda. Surlar içinin tarihi evlerinin daracık sokaklarında yürürken, atlıların at arabalarının koşuşturduğu günleri anımsıyor insan. Hele surlar içine girerken o taş köprüden geçerken az sonra büyük bir gürültüyle ağır kapının indirildiğini görecekmiş gibi oluyorsunuz. Elleri mızraklı adamlar size şehre giriş belgesini soracakmış gibi bakınıyorsunuz etrafınıza o küçük dehlizden geçerken.

Beşparmakların en uç noktalarına kartal yuvaları gibi kondurulmuş kaleler hala birçok özelliklerini muhafaza ederek günümüz insanına kendilerini sunmaktadırlar.

Hele Girne’nin tarihi limanı, limanın girişinde ki Girne kalesi! İşte oraya baktığınızda bir an zamanın durduğunu sanırsınız. O küçücük liman yaşayan koca bir tarih olarak önümüzde durmaktadır. Kısacası adamız, güzelliklerini bir küçücük köşe yazısıyla anlatamayacağımız kadar büyük güzelliklere ve mucizelere sahip. Dolayısıyla da biz bu güzelliklerin farkında olmasak da iç içe yaşamaya devam ediyoruz. Farkında olmasak da dememin sebebi, artık kanıksamışız bu güzellikleri. Bunlar bizim hayatımızın birer parçası olmuş. Öyle ki ne havasının, ne doğasının ve ne de tarihi yapısının güzellikleri bizim için bir ayrıcalık olmuyor. Zaten bizler bu ayrıcalığın birer parçasıyız. KKTC’li olmak, Kıbrıs’ta yaşamak zaten başlı başına bir ayrıcalıktır bunu anlayan için.


Ayla Berkin
05.10.2011

 
Üst