Kritik Süreç!

Makbule ÖTÜKEN

Onursal Üye
Katılım
24 Kas 2008
Mesajlar
532
Tepkime puanı
0
Puanları
0
KRİTİK SÜREÇ!

Artık Kıbrıs sorununda önemli bir aşamaya gelindiğine şüphe yoktur.

Kıbrıs Türk tarafında ve Güney Kıbrıs’ta resmi ağızlardan yapılan açıklamalar da zaten bunu gösteriyor. Taraflar, birbirini suçlu sandalyesine oturtacak gerekçeler ileri sürerek BM Genel Sekreterinin hazırlayacağı raporun kendilerini kurtaracak bir içerikte olmasını hedefliyorlar.

Downer’in Genel Sekreter Ban-Ki-Moon’la yapacağı görüşmeye ve sunacağı rapora da artık sayılı günler kaldı.

Ban-Ki-Moon; kanımca Downer’le yapacağı sembolik görüşmeden sonra şimdiden dosyasında hazır bulunan “raporu”nu BM Güvenlik Konseyi üyelerine sunacak.

Aslında ne Downer’in Ban-Ki-Moon’la yapacağı görüşmeden ve ne de bu görüşme sonunda Güvenlik Konseyi’ne sunulacak “rapor”dan olağanüstü bir sonuç beklememek gerek.

Ha eğer; Sn. Moon koltuğu bırakmaya ve özel yaşamına dönmeye karar vermiş ise, “rapor”unda doğruları ve yapılması gerekenleri yazıp; uzlaşmaz Rum tutumuna ışık tutacak ve KKTC’ye uygulanan haksız izolasyonların kaldırılmasını, hatta BM Güvenlik Konseyi’nin 186. No’lu Karar’la, 541 ve 550 sayılı kararların iptalini önerecek.

Çünkü sözü edilen kararlar; Rum tarafına avantaj sağlayan ve bu nedenle Kıbrıs sorununun çözümünde onları isteksizliğe ve zamana oynamaya yönelten kararlardır.

Sn.Ban bunca haksızlık karşısında cesaret gösterip, gerçekleri dile getirebilir mi; hiç sanmıyorum.

Açık olan bir durum var ki; Rumların tutumu nedeniyle; Genel Sekreterin Kıbrıs sorununun çözümü konusunda üstlendiği rol başarısız olmuştur.

Ancak Sn. Moon; başarısızlığı kabul edip, diplomasi hanesine kırık bir not yazdırabilir mi, onu da sanmıyorum!

Sn.Ban- Ki-Moon, BM Güvenlik Konseyi’nin Rum yanlısı daimi üyelerini karşısına alma cesaretini gösterebilir mi? Buna verilecek yanıtta olumsuzdur.

Ha bir gün; Sn. BAN görev dönemi sona erer de anılarını yazarsa büyük bir olasılıkla gerçekleri ve Kıbrıs sorununun neden bunca yıl bir çözüme bağlanmadığını o zaman diğerleri gibi o da itiraf edebilir.

Peki; Ban- Ki-Moon ne yapacak derseniz; “idareyi maslahat” sergileyecek. “Ne şiş yansın ne de kebap” şeklinde bir üslup kullanıp; görüşmelerin alt düzeyde de olsa, Güneydeki seçim sonucuna kadar devamını, sonra da liderler düzeyindeki görüşmelerin yeniden yılan hikayesi misali kaldığı yerden başlatılmasını ve devamını isteyecek.

Hatta içimizdeki bazı çevrelerin beklentilerinin, aksine dolaylı da olsa bir takvim belirlenmesi yoluna dahi gitmeyecek.

Haliyle böylesi bir üslupla yazılacak rapor da; Rumların istek ve beklentileriyle örtüşen bir rapor olacak.

Peki; böyle bir raporun Kıbrıs Türk Halkı açısından anlamı nedir? Çözümsüzlüğün tutsağı olarak Rumların keyfini beklemek. Sonra da nafile görüşmelere eşitsiz ve adaletsiz koşullar altında devam etmek!

Böyle bir sürece Kıbrıs Türk siyaseti içinde olumlu gözle bakanlar olabilir. Hatta vardır da. Mesela; CTP ve TDP böyle bir yaklaşıma çoktan razılar. Dahası; raporda Sn. Eroğlu’nu ve Türkiye’yi suçlayan en ufak bir ima dahi olsa bayram edecekler.

Hristofyas’tan ve hakimiyetçi Rum siyasi elitinden rahatsızlık duymazlar da; kendi görüşmecimizin; Kıbrıs Türk Halkı’nın haklarını güvenceye alacak ve geçmişin tekrarına imkan tanımayacak yaklaşımlarından rahatsızlık duyuyorlar.

Bizim; çıkmazımız ve zayıf karnımız ne yazık ki, işte bu yıllardır sürdürülen “şaşı muhalefet” anlayışıdır

Peki; bunların hepsi bilindiğine göre ne yapmak lazım?

Biz işimize bakacağız.

Kendi iş düzenimizi, bütün insanımızı kucaklayacak şekle getirip devlete olan sadakat bilincini geliştirecek bir konuma yükselteceğiz.

Ambargoların bir şekilde etkisiz hale getirilmesi için; yeni yollar bulacağız ve yeni stratejiler geliştireceğiz. Başta kamunun yeniden yapılandırılması ve siyasi sistemin yeni bir işlerliğe kavuşturulması için cesaretle, statüko’yu elden geçireceğiz.

Türkiye ile sürdürülen yakın işbirliği ve dayanışmayı her alanda daha ileri bir düzeye yükselteceğiz! En önemlisi sistematik olarak KKTC’nin tanınması mücadelesini başlatacağız.

Yolumuz; çetin ve zor hatta uzun olabilir. Ancak ulusal davaları kısa süreli düşünmemek gerektiği de bir gerçek!
 
Üst