Krizden Yenilenme ve Kalkınmaya Doğru Kazakistan

CANBULAT

-Otağ Hanı-
Katılım
21 Mar 2008
Mesajlar
4,111
Tepkime puanı
0
Puanları
36
Konum
Tanrı Dağları Yaylağım, Orhun Nehri Sulağım
Krizden Yenilenme ve Kalkınmaya Doğru Kazakistan

Günümüzde bütün dünya kamuoyu ekonomik krizin yarattığı zorlukların sıkıntılarını çekmektedir. Küresel krizin fırtınası zengin ülkeleri de sarsmaya başladığını hepiniz görüyor ve biliyorsunuz. Kriz rüzgarları bizleri de etkilemeden geçmedi.
Bizlere savrulan her düzeydeki kriz oklarına karşı, bizler kendimizi savunarak bugünlere gelebildik. Bağımsızlık şeceresine göz attığımızda, dağılan Sovyet imparatorluğunun yerine yeni bir devlet kurmak bizler için hiç de kolay olmadı. Durgunlaşan ekonomiyi yeniden canlandırma ve yeni bir gelişme yoluna koyma çalışmaları, boş arazide dağ yaratmaya benzer.
Bizler, elbirliği ile bu zorlukların üstesinden gelebildik.
Geçen asrın sonuna Uzakdoğu Asya’da başlayan olağan kriz döneminde bağımsızlığımız yine bir imtihana tabi tutuldu.
Doğru zamanda alınan doğru kararlar ve başarılı çalışmalar sayesinde biz bu krizden de sapasağlam çıkabildik.
Böylece, kritik yıllarda ve zorlu dönemlerde önemli bir tecrübe edinerek, sıkıntılar içinde olgunlaştık.
Ülkenin gelişmesi için yeni istikametlere ışık tutarak, harcamalar yaparak ilerlemek için çaba harcadık.
Bunun gibi, şimdiki dünya krizi de geçici bir olgudur.
Halkımız buna benzer buhran dönemlerinde “Hep beraber yaşanan hadise” diyerek, sabır göstererek, işbirliğini güçlendirmiştir. Birleşmek suretiyle zorlukların üstesinden gelmiştir.
Devlet, krize karşı gerekli bütün önlemleri almaktadır. Milli fondan tahsis edilen büyük miktardaki parasal kaynaklar, ulusal ekonominin durmaksızın işlemesine hizmet etmeye başlamıştır.
Sosyal güvenceler tümüyle yerine getirilmektedir.
Bu şekilde, bu krizden de esenlikle çıkacağımız apaçıktır.
Krizler gelir ve geçer. Fakat devletin bağımsızlığı, milli idealler, nesillerin istikbali gibi değerler baki kalır.
Önümüzde çok büyük bir olay bulunmaktadır. O da – Kazakistanın bağımsızlığının yirminci yıldönümüdür.
Dünyanın gelişim süreci bakımından bakıldığında yirmi yıl belki de çok uzun bir süre sayılmaz. Ancak, bizler için bu süre büyük bir dönem anlamı taşımaktadır.
Bunun böyle olması, bağımsızlığımızı kazanmamız – atalarımızın asırlardır süregelen rüyalarının gerçekleşmesi hakikatidir.
Bu sebeple bağımsızlığımızın her bir yılı, bizler için büyük bir önem ve özel bir mana taşımaktadır.
Halkımızın karşılaştığı zorluklara rağmen, bizler bağımsızlığımızı güçlendirme yolundaki hayati önemi haiz çalışmalarımızı devam ettireceğiz.
Bütün Kazakistanlıların kenetlenmiş bir yumruk gibi birliği sayesinde kavuşamayacağımız imkânlar, üstesinden gelemeyeceğimiz zorluklar olmayacaktır.
Kıymetli vatandaşlarım, bunun böyle olacağına gerçekten inanın!

Fiilen yirmi yıla yakın bir süreden beri bizler Sizlerle birlikte yeni bir ülke yaratmaktayız.
Yarattığımız bu ülke ise açık ve müreffeh bir ülkedir.
Bu ülkede Kazakistanlıların refah seviyesi yıldan yıla yükselmektedir.
Bu ülke, siyasi yönden istikrarlıdır ve kendi vatandaşlarına güvenlik sağlamaktadır.
Bu ülke hiçbir zaman ve hiç kimse için dış tehdit kaynağı olmayacaktır.
Onlarca yıl önce kabul ettiğimiz Kazakistan’ın kalkınma stratejisi, bunları ülkenin başarısına tahvil etmedeki tecrübemiz, kendi gücümüzden emin olmamızı sağladı ve bizler seçtiğimiz yolun doğru olduğuna kani olduk.
Bilhassa bu nedenle, iki yıldan daha önce dünya mali piyasalarında patlak veren krizin en başlarından itibaren krizle mücadele için bütüncül bir sistem geliştirdik ve bunu tutarlı bir şekilde uygulamaktayız.
Biz, dikkatli bir şekilde iç ve dış konjonktürü izliyoruz ve oyalanmaksızın kararlı bir şekilde tedbirler alıyoruz. Bilhassa bu nedenle küresel gıda krizi bizim için milli bir afete dönüşmedi.
Ancak günümüzde bütün dünya ekonomisini sarsan ekonomik kriz, gücümüzü sınamaya devam etmektedir.
Kriz bize dışarıdan geldi. Bu krizin kaynakları ülkenin içinde değil, dünya ekonomisinin dengesizliklerinde gizlidir.
Kriz kaçınılmazdı ve her şeyi de öngörmek mümkün değildi.
Dünyanın ileri gelen ekonomileri bu krizi aşabilmek için bu ana kadar 10 trilyon ABD Dolarından fazla, yani fiilen bütün dünyadaki gayrı safi yurtiçi hâsılanın % 15’ini sarf etti. Ancak, durumda henüz müspet yönde bir gelişme görülmemektedir.
Kriz, peş peşe olmak üzere yörüngesine Amerika kıtasını, Avrupa’yı ve Asya’yı sürükledi.
Görünüşe bakılırsa, bu kriz sürüp gidecektir. Uzmanların söylediği gibi, dünya ekonomisi bu düşüş sürecinde henüz dibe vurmamıştır.
Ben dünyada cereyan eden süreçlere ilişkin görüşlerimi “Krizin Anahtarları” adlı makalemde açıkladım. Buna karşı farklı tutumlar sergilenebilir, ancak. Biz Kazakistanlılar bu krizden çıkış için fikrimizi toplu arayışlara dahil ettik. Bu buhran basit bir şey değildir ve bundan çıkış yolları da son derece farklı olmalıdır.
İnanıyorum ki bu küresel krizden sonra dünya mali sistemi değişecektir ve belki de devletlerin siyasi yönetimleri değişecektir. Birçokları ekonomide “manuel” yönetime geçme gereğiyle karşılaşıyorlar ve düzenlemeler bu krizden çıkışta en önemli konu haline gelmektedir.
Bu nedenle derinlemesine ve radikal bir yaklaşım, dünya piyasa ekonomisinin müteakip zigzaglarında bizi emniyete alacaktır.
Bu nedenle, benim önerdiğim radikal tedbirler dünya kamuoyunda tartışılacaktır.
Benim önerim – küresel sorunlara çözüm arayışına bir katkıdır.
Ancak, günümüzde görünen gerçek o ki, dünyadaki iş etkinliğinin daralması petrol ve madenlere olan talebin azalmasına yol açmıştır. Bu ise Kazakistan’ın ihracatının temelini teşkil etmektedir.
Bir yıl zarfında petrol fiyatları hemene hemen 4 misli, metallerin fiyatı ise nerdeyse 2 misli düşmüştür.
Bizim temel ticari partnerlerimiz ve en yakın komşularımız olan Rusya ve Ukrayna kendi milli paralarını % 40-45 oranında devalüe etmişlerdir. Bizler de kendi mal üreticilerimizin çıkarlarını korumak üzere Tenge’mizi devalüe etmek zorunda kaldık. Aksi takdirde Kazakistan ürünleri rekabet gücünden yoksun kalırdı. Bizler de ülkemizin altın ve döviz rezervlerini yakmaya devam ederdik.

Maalesef, zor sınavlar silsilesi ve kriz baskısının gücü zayıflamamaktadır. Sizler de bunu bilmelisiniz.
Ancak, emin olmalısınız ki, biz sadece bu zorlu sınavlara hazırlanmakla kalmadık.
Biz bunlarla baş edeceğiz ve bu krizden daha güçlü ve daha hızlı kalkınan bir devlet olarak çıkacağız.
Bizler, dünya kamuoyundaki yerimizi muhafaza edeceğiz.
Milli Fon kurmak suretiyle amaca yönelik tasarruf politikası yürüttük.
İyi hatırlarsınız, bu fonu kurmalı mıyız, yoksa herkese azar azar dağıtmalı mıyız diye ateşli tartışmalar yaptık. Bu fon kurulmasaydı, devlet bütçe gelirlerinin %20 azaldığı bu ortamda emekli maaşlarının ve aylık ücretlerin ödenmesi için ne yapardık?
İyi günlerimizde bu fonu kurmak suretiyle bizler doğru yaptık. Geleceğini düşünen devletler de böyle davranmak zorundadır.
Bu sayede de bizler benzeri türden sarsıntıların ortaya çıkması ihtimaline karşı kendi ekonomimizin dayanıklılık rezervini temin ettik.
Yaşama gücü bulunan ve esnek bir ekonomi oluşturmak için bizler peyderpey son derece zor yapısal reformlar gerçekleştirdik, ülkenin ihracat potansiyelini arttırdık ve çeşitliliğin arttırılması yönünde çalışmalara başladık.
Bilhassa bu nedenle bu gün sağlam rezervlere sahibiz ve tasarlanmış ve etkin bir krizle mücadele politikası yürütmeye muktediriz.
Devletlerin büyük bir bölümü, ortaya çıkan küresel krize karşı tedbir olarak teşvik edici ekonomik tedbirleri paketleri kabul etmişlerdir.
Kazakistan, dünya ekonomisindeki artan türbülansa etkin bir şekilde tepki veren ve öne geçen tedbirlerin gerçekleştirilmesine başlayan dünyadaki ilk ülkelerden biri olmuştur.
Mali sistemin istikrarının idame ettirilmesi için bankalara ilave likidite sağladık. Bu KOBİ’lerin ve büyük işletmelerin iktisadi canlılığının temin edilmesi için gerçekleştirildi.
Özel kişilerin mevduatlarının güvenceli bir şekilde tazmin meblağı 700 bin Tenge’den 5 milyon Tenge’ye çıkarıldı. Devlet bankacılık sektörünün dış borçlarla ve öz sermaye yeterliliğiyle ilgili risklerinin azaltılmasına yardımcı olmuştur.
Konut yapımının desteklenmesi ve hissedarların sorunlarının çözümü için 545 milyar Tenge tahsis edilmiştir.
Ülkedeki ekonomik canlılığın muhafaza edilebilmesi için küçük ve orta ölçekli işletmelere 275 milyar Tenge tutarında eşi benzeri görülmemiş bir mali destek sağladık. İdari engellerin kararlı bir şekilde azaltılması yönünde çalışmalara devam edilmiştir.
Temel vergilerde oranları önemli ölçüde düşüren yeni Vergi Kanunu yürürlüğe girmiştir.
Geçen yıla kıyasla kurumlar gelir vergisi bu yıl üçte bir oranında indirilmiştir ve % 20 olmuştur, bu vergi 2011 yılında % 15 olacaktır. KDV oranı % 12’ye düşürülmüştür. Sosyal vergide azalan oran yerine % 11’lik yeknesak oran uygulaması başlatılmıştır. Yatırım gerçekleştiren işletmeler için de vergi kolaylıkları öngörülmüştür.
Bütün bunlar da ekonomideki hammadde dışı sektörün ve KOBİ’lerin gelişmesi için en önemli teşviklerden biri olmuştur.
Devlet alımları yasası yerli üreticilere öncelik tanımakta ve bu da küçük ve orta ölçekli işletmelerin desteklenmesine yöneliktir.
Tarım sanayisinin geliştirilmesi için 280 milyar Tenge, altyapı projelerinin gerçekleştirilmesine ise 120 milyar Tenge tahsis edilmiştir.
Bir bütün olarak krizle mücadele amaçlı olmak üzere ilave olarak ülke ekonomisine 2 trilyon 700 milyar Tenge’den fazla kaynak ayrılmıştır.
Kabul buyurun, bu gerçekten dünya krizinin olumsuz etkilerini ortadan kaldırmak için güçlü bir teşvik olmuştur.
Bizler kararlı ve süratli bir şekilde hareket ediyoruz, çünkü dünya krizinin ekonomimize ve toplumumuza indireceği darbenin şiddetini azaltmak için ne zaman ve ne yapmamız gerektiğini biliyoruz.
Hükümetin ve parlamentonun ortak ve etkin çalışmaları da buna katkıda bulunmuştur.
Ve muhterem vatandaşlarım, ben hepimizin birlikte bu dönemin baskılarına karşı direnmemiz gerektiğini anlamanızı istiyorum. Kamu çalışanlarının sosyal ödemelerinin ve maaşlarının arttırılması konusunda devletin bütün yükümlülüklerinin tam olarak muhafaza edileceğini hükümet temin etmekle yükümlüdür.
Önceden planlandığı üzere, 2010 yılında kamu çalışanlarının maaşları ve burslar %25 arttırılacak, 2011 yılında ise ayrıca %30 artış sağlanacaktır.
Ortalama emekli maaşı 2010 yılında %25 arttırılacak, 2011 yılında ise ayrıca %30 artırılacaktır.
Bu arada 2011 yılına doğru temel emekli maaşı miktarı, asgari geçim miktarından %50 daha fazla olacak şekilde artacaktır.
Bildiğiniz üzere, eğitim masraflarını karşılayacak kaynaktan yoksun kalan yüksek öğrenimdeki öğrencileri desteklemiştir. Devlet mevcutlara ilaveten yüksek öğrenimdeki gençler için ilave olarak toplam 11 bin karşılıksız burs ve 40 bin kredi tahsis etmektedir.

Krizin olumsuz etkilerini ortadan kaldırma ve müteakip ekonomik büyümeyi hazırlama konusunda önümüzde büyük vazifeler bulunmaktadır.
Bizim bütün bu başlattığımız çalışmalar, bugünkü krizin ortaya çıkardığı günümüz sorunlarının çözülmesine yöneliktir.
Ben bu kadarıyla yetinmemeyi, yola devam etmeyi ve ülkenin kriz sonrası gelişmesini temin amacıyla ekonominin daha da modernleşmesi ve istihdam stratejisinin gerçekleştirilmesi için yeni bir planın hayata geçirilmesini öneriyorum.
En zor yıllarda biz ülkemizin yeni başkenti –Astana’nın inşasına başladık ve gerçekleştirebileceğimize kimsenin inanmadığı bir dönemde bunu kurduk. Biz bunu yaptık ve bunu bütün dünya görüyor. Gelin bu güzel tecrübeyi devam ettirelim.
Evet, yeni kaynaklar lâzım. Bu amaçla, hammadde sektöründen sağlanan ve geleneksel olarak Milli Fona aktarılan kaynakları 2009-2010 yıllarında bu yeni planın gerçekleştirilmesine yöneltilmesinin doğru olacağını düşünüyorum. Genel olarak, bu Milli Fon’dan hâlihazırda onaylanmış transferlere ilave olmak üzere 600 milyar Tenge civarında olacaktır.
Bu muvakkat, ancak gerekli bir tedbirdir. Bu arada, bizler şu anda mevcut olan ülkenin toplam rezerv hacmini muhafaza ediyoruz. Yani, 47 milyar $ seviyesini muhafaza ediyoruz. Bu da bize bu krizin devam etmesi durumunda sürdürülebilirlik konusunda güven vermektedir.
Diğer bir para kaynağı ise – bütçenin bütün harcama kalemlerine ilişkin katı tasarruf ve en katı mali disiplindir. Bu hususu hesaba katmak suretiyle Hükümete cumhuriyet bütçesindeki harcamaların optimizasyonunun yapılması ve haftalık gözlem düzeni içinde bütçe kaynaklarının kullanımının harfiyen denetlenmesi görevini veriyorum. Bu sözlerim milletvekillerimiz için de geçerlidir.
Çok hızlı büyüme döneminde alışılagelen müsrifliğin yerini mantıklı tüketim ve tasarruf almalıdır. Açık söylemek gerekirse, elimizin para gördüğü bu yıllarda talepler arttı, kadrolar şişirildi ve görev seyahatleri, değişik büyük çaplı kültür günlerinin kutlanması arttı. Bütün bunların üzerinde hepimizin düşünmesi gerekecektir.
Mali disiplini ihlal edenlerden kriz zamanı kanunlarına göre katı bir şekilde hesap sorulmalıdır. İdari, yatırım ve sair olmak üzere önceliği bulunmayan bütün masraflar tamamen sıfırlanmalıdır. Bu husus yerel bütçeler için de geçerlidir.
Bu şekilde serbest kalan kaynaklar her şeyden önce Kazakistanlıların istihdam stratejisinin gerçekleştirilmesi konusunda bize imkân sağlayacaktır. Bu bize sadece kriz şoklarıyla başa çıkma konusunda yardımcı olmakla kalmayacak, aynı zamanda ekonominin kriz sonrası dönemde de etkin bir şekilde gelişmesini sağlayacaktır. Bu her bir Kazakistanlı aileye yeni imkânlar vermelidir.
Yeterli sayıda istihdam imkânı sağlanması, Hükümet üyelerinin ve her bir akimin Kazakistan ekonomisinin sürdürülebilir kalkınmasını sağlama yetenekleri konusunda temel gösterge olmalıdır.
Her bir akim, her bir bakan haftada kaç kişinin işinden olduğunu ve bölgelerde kaç kişiye istihdam imkânı yarattığımızı bilmek zorundadır. Hususiyetle bu sürdürülebilir kalkınmanın temelini oluşturmaktadır.
Bölgelerde istihdam artışının sağlanması ve meslek eğitimi için hükümete en az 140 milyar Tenge tahsis etmesi için talimat veriyorum.
Aynı şekilde yerel bütçelerden de istihdam stratejisinin beraberce finansmanı için kaynak ayrılması gerekmektedir.
İşlerini kaybeden insanlar için yeni iş yerleri yaratacağız. Bu günkü kamu işleri hariç olmak üzere bin en azından 350 bin kişiye istihdam imkânı sağlayabiliriz.
Ülkemizde iş piyasasını geliştirme konusunda yeteri kadar imkânlarımız bulunmaktadır, yenilerinin icat edilmesi gerekmiyor. İlave olarak ayrılan kaynakları da bilhassa bu çalışmalara yönlendiriyoruz.
İlk olarak ele alacağımız alan altyapı tesislerinin yeniden kurulması ve modernizasyonudur. Bunların arasında su dağıtım, ısıtma, enerji ve kanalizasyon tesis ve şebekeleridir.
Bu amaçlar için gerekli harcamaları belirleme ve sadece işlerin finansmanı değil, aynı zamanda bütçe’den tahsis edilen her bir Ternge’nin kullanımının katı bir şekilde denetlenmesi görevini akimlerle birlikte hükümete veriyorum.
Bu görünmeyen bir çalışmadır, ama er veya geç bunu yapmamız gerekecektir. Bu, gelecekteki kalkınmamızın temelidir. Bu, kentlerde ve taşrada çok sayıda yeni istihdam yaratma imkânı demektir. Biz halkımızın alım gücünü arttırıyoruz. Aklı-selim bir şekilde çalışılacaksak, işsiz kalan insanlara yeni meslekler kazandırılması gerekir. Konut ve altyapı çalışmalarını çok daha önceden bir düzene sokmak gerekiyordu. Gelin bunu şimdi gerçekleştirelim.
İkinci olarak, yerel önemi haiz otoyolların inşası, yenilenmesi ve tamiri ve aynı şekilde her şeyden önce okullar ve hastaneler olmak üzere sosyal altyapının yenilenmesi ele alınmalıdır.
Bu artık halka azami ölçüde istihdam imkânı sağlamakla yükümlü olan Sosyal Girişimcilik Birliklerinin vazifesidir. Konunun mali yönünün halledilmesi görevi ise hükümetin ve akimlerindir.
Bizler hemen mutabakata varmalıyız ve halka açıkça inşasına başlanmış olan okul ve hastanelerin yapımı tamamlanacaktır demeliyiz. Mevcut durumdan dolayı yenilerin yapımını şimdilik erteleyeceğiz ama faaliyetteki okulların, hastanelerin, sağlık ocaklarının tamir edilmesi için kaynak aktaracağız. Bu şekilde de istihdam yaratacağız.
Aynı şekilde, yapımlarını öngördüğümüz ana güzergâh otoyollarının ve demiryollarının yapımında frene basmamız gerekecektir. Buna mukabil, bölge merkezleri, bölge kentleri çevresindeki yolların, bölgeler arasındaki yolların düzene sokulması için kaynak ayrılmalıdır. Bu şekilde bizler cephe gerisini güçlendirmiş olacağız.
Üçüncü olarak, her bir somut yerleşim biriminde yerel önemi haiz işlerin yapılması ele alınacaktır. Bunların arasında yerel makamların arzusuna göre bayındırlık işleri ve yeşillendirme, yolların, kulüplerin ve diğer yapıların tamiri bulunabilir. Bu amaçlar için gerekli tahsisatlar sağlanmalıdır.
Yerel yönetim organları olarak bölge maslihatlarına (meclislerine) kaynak ayrılmalıdır. Yerel sorunları ve istihdam konularını çözümlemek için paraları nerelerde kullanacaklarına bırakın kendileri karar versin.
Bu çalışmanın etkinliğini sağlama konusunda sorumluluğu kişisel olarak akimlere veriyorum.
Sıraladığımız bütün projelerin gerçekleştirilmesi için bizler yerli üreticilerin potansiyelini azami ölçüde kullanmalıyız. Eğer bu gün için gerekli üretim yoksa, bunun yapılmasını sağlamalıyız, ki bu da iş kurmak için yeni imkânlar sağlamaktadır.
İşte, bağımsızlığımızın 20. yılının arifesindeyiz. Bütün Kazakistan’da bu tarihi nasıl karşılayacağımız konusunda çalışmalar başlatılmalıdır. Bunlar bizim kuşağımız ve halkımız için unutulmaz yıllardır. Böylesi, Kazak ulusunun ve bütün Kazakistan’ın tarihinde hiç görülmedi.
Bu nedenle bu çalışmayı hemen başlatmalıyız. Benim kanaatime göre, her bir aul akimine bölge maslihatlarının denetiminde olmak üzere şu anda herhangi bir sıkıntısı bulunan insanlar için mevcut sorunları çözmeleri, mikro krediler vermeleri için muhtemelen 50-100 milyon Tenge civarında bir miktar para vermeliyiz.
Bu suretle bizler sadece istihdam sorununu çözmekle kalmıyoruz, aynı zamanda ülkemizde yeni üretimlerin yapılabilmesi için teşvikler oluşturuyoruz.
Dördüncü olarak ele alınması gereken husus sosyal çalışma yerlerinin genişletilmesi ve gençlik uygulamalarının düzenlenmesidir.
Nüfusun istihdamına ilişkin yürürlükteki yasa bize bütçe kaynaklarını bu amaçlarla kullanma imkânı vermektedir. 2008 Yılında 13 bini aşkın insan bu programlar çerçevesinde kendi imkânlarını kullanmıştır.
Bugün için bizim vazifemiz, mevcut programların çerçevelerini genişletmektir. Bu amaçlar için ilâve olarak 8.6 milyar Tenge ayrılması talimatını veriyorum. O zaman yaklaşık 96 bin kişiye iş sağlamış olacağız.
Bunun yanı sıra, bizler Devlet Sosyal Sigorta Fonundan işsizlik maaşı ödenmesine esas azami süreyi 4 aydan 6 aya çıkarmalıyız.
Dünya krizi ortamında bizim istihdam stratejimiz personelin yeniden eğitimi ve personele yeni meslek kazandırılması konusunda büyük çaplı bir çalışmaya yöneliktir.
Hükümete akimlerle birlikte mevcut eğitim kurumlarında uzmanların mesleki gelişim kurslarından geçirilmelerini organize etmeleri konusunda talimat veriyorum.
İnsanlarımız eğitim görmelidir, çünkü dünyada insanlar ömür boyu eğitim görmektedir. Ancak bu durumda yeni bir şeyler öğrenme ve bugün için aranan başka bir mesleğe sahip olma imkânı ve gereği bulunmaktadır.
Biz şimdi bütün büyük inşaat işletmelerini insanlara başka meslekler kazandırmaları için para ayırmakla yükümlü kılıyoruz. Her yerde böyle olmalıdır. Eğer hükümet ve akimler çalışmaları organize ederse – insanlar sıralara oturur ve yeni meslekler edinirler.
Personelin yeniden eğitimi ve personele yeni meslek kazandırılması konusundaki sistemli çalışma aşağıdaki hususları hedeflemelidir:
Yeni bir meslekte çalışmak isteyen herkes eğitim imkânına sahip olmalıdır.
Her şeyden önce, tarımda olmak üzere, ekonominin gelecekteki iş gücü kaynaklarının sağlanması.
Kademeli olarak yabancı işçilerin yerli kadrolarla ikame edilmesi. Biz yabancı işçi sayısını yarı yarıya azaltmak ve yerlerine bizimkilerini almak niyetindeyiz.
Bunun haricinde, dünya krizine ve yaşadığımız dönemin zorluklarına rağmen bizler sadece bunların çözümüne yoğunlaşmakla sınırlı kalamayız. Bizim geleceğimiz ekonomimizin ileride daha da modernleşmesine ve temel altyapının gelişmesine bağlıdır.
Bizler, gelecek vaat eden faal yatırım projelerinin finanse edilmesine ve gerçekleştirilmesine devam edeceğiz.
Bunlar arasında öncelikli olarak rafinerilerin modernizasyonu bulunmaktadır.
Bizim üç rafinerimiz bulunmaktadır, ama hâlâ madeni yağ satın almaktayız ve jet yakıtı ihtiyacımız karşılanamamaktadır. Şimdi bu konuyla ilgilenmeliyiz.
Biz peyderpey bu petrol ürünlerine olan iç talebi tamamen karşılamalıyız.
Biz Atırau’daki petrokimya tesisinin yapımına devam edeceğiz. Bu yıl içinde Moynak Hidroelektrik Santralının yapımını tamamlayacağız, Ekibastuz Devlet Bölge Elektrik Santralı -1’in tevsii ve rekonstrüksiyonu çalışmalarına devam edeceğiz. Orada sekiz blok yerine dört blok çalışmaktadır. Bu hazır ve masrafsız elektrik enerjisidir. Ekibastuz Devlet Bölge Elektrik Santralı -2’de üçüncü enerji bloğunun inşası konusunda çalışmalara devam edeceğiz, bu yıl içinde de Balhaş Termik Santralının yapımına başlayacağız.
Planlarımız arasında “Beyneu-Bozoy-Akbulak” ana gaz boru hattının yapımı, “Batı Avrupa – Batı Çin” otoyol transit koridorunun rekonstrüksiyonu bulunmaktadır. Bu yıl hazırlık çalışmalarını başlatıyoruz. Orada 5 bin kişi istihdam edilecektir, 2010-2012 yılları arasında ise çalışan sayısı 50 bine çıkacaktır.
Bu hat, Kazakistan’ı Avrupa’dan Asya’ya uzanan bir transit koridoru haline getirecektir.
Elektrikli lokomotif, yolcu ve yük vagonu, yol bitümleri, kimya sanayi ürünleri üretimi yapmak üzere çalışmalara başladık.
Tarım sanayi tesislerini özellikle belirtmek istiyorum, çünkü bu sayede gıda güvenliğinin sağlanması ve ihracatın çeşitlendirilmesi gibi ülke için iki önemli vazifeyi yerine getirmiş oluyoruz.
Bu nedenle süt mandıralarının, tavukçuluk tesislerinin, besi çiftliklerinin kurulması ve geliştirilmesi, damla sulaması kullanmak suretiyle meyve-sebze yetiştirilmesinin sağlanması, tarım makinelerinin üretiminin sağlanması, et üretiminin, ince elyaflı yünlerin işlenmesinin, Kazakistan tahıllarının ihracatının ve ayrıntılı bir şekilde işlenmesinin altyapısının geliştirilmesi gibi ihracata yönelik üretimlerin arttırılması konusunda yatırım projelerinin finansmanına devam etme kararı aldık.
Yapımları için diğer önemli projelerin de ele alınması gerekmektedir. Bunlar arasında Koksaray barajının ve diğer büyük sulama tesislerinin yapımına devam edilmesi bulunmaktadır.
Kızılkum yaylasında 60 bin hektar sulanabilir arazi oluşturma vazifemiz bulunmaktaydı. Şimdi fizibilite çalışmaları yapılmış ve bağlantı yolları bulunan yerlerde çalışmaya başlamak gerekmektedir. Tarım ürünlerinin işlenmesi – en önemli sektördür. Bizler günümüzde konserve meyve-sebzenin %80’ini, et ürünlerinin yarısını, süt tozunun %53’ünü ithal ediyoruz. Bütün bunların yapılması durumunda kentten insanların tarım sanayine çalışmak üzere gitmeleri gerekecektir.
Bizim değerlendirmelerimize göre ihracata yönelik ihtisaslaşma gelecekte 500 bin yeni iş imkânı yaratmamızı sağlayacak ve önümüzdeki beş yıl içinde gayrisafi yurtiçi hâsılanın ilâve olarak yaklaşık %8 civarında artmasını sağlayacaktır.
Bu suretle, kendi stratejik tercihimizi izlemek suretiyle gerçekten rekabet gücüne sahip olabileceğimiz ekonomi sektörlerinde çalışmalara ara vermeksizin devam ediyoruz ve dış piyasalarda kendi segmanlarımızda yerimizi alıyoruz.

Bugünkü zorluklar, nasibimize düşen ilk sınav değildir.
Geçiş döneminin en derin krizini bizler 90’lı yılların başlarında aştık.
O zamanlar ekonomideki çöküş %60’lara varıyordu ve yıllık enflasyon yüzde binlerle ifade ediliyordu.
Asya finans piyasalarının yol açtığı ikinci dünya krizini bir 90’lı yılların sonlarında aştık. O zaman petrolün varil fiyatı 9 Dolara kadar düştü. Emekli maaşlarını ve aylık ücretleri ödeyemiyorduk. Bu zorlukları da aştık.
Zaman gelecek ve biz bugünkü krizin aşıldığından da bahsedeceğiz.
Mevcut durumdan objektif kayıplarla olsa da yeni bir büyümeye hazır olarak çıkmak için elimizde bütün imkânlar bulunmaktadır.
Krizler ileride de tekrar edecektir ve bizim amacımız bunları yönetmeyi öğrenmektir. Bunu da şimdilik başarıyla gerçekleştirmekteyiz.
Günümüzde bizler kendi güç ve kaynaklarımızı yeni baştan gruplandırmak mecburiyetindeyiz ve biz bunları harici durumların etkisiyle yapmaktayız. Ancak bu, kendi hedeflerimizi tamamen değiştirdiğimiz anlamına gelmemektedir. Bu hedef “Ülkenin 2030 yılına kadar kalkınma stratejisi” tarafından belirlenmiştir. Hayat düzeltmeler gerektiriyor. Ancak altını çizerek belirtiyorum, hedefin özü aynıdır.
Kalkınma, güvenlik ve bütün Kazakistanlıların refah seviyesinin arttırılması, devletimiz için en önemli üçü bir arada vazifesi olmaya devam etmektedir.
Bizim krizle mücadele planımız bulunmaktadır ve devlet rezervlerinden yeteri kadar kaynak ayrılmıştır. Krizden kurtulmak için öngörülen tedbirlerin yerine getirilmesi konusunda bir bütün olarak hükümet ve başbakan, devlet organlarının yöneticileri ve akimler şahsen sorumluluk taşımaktadırlar.
Bugünkü sorunlar ve bunlarla baş etme şeklimiz –toplumumuz ve devletimiz için bir nevi olgunluk ve dayanıklılık sınavıdır. Bu sınavdan alnımızın akıyla çıkacağımızı düşünüyorum. Gelişimimizde yeni bir merhaleye girmemiz ve başarılarımızı çoğaltmamız gerekmektedir. Bunu başarabileceğimizden eminim.
Belirlenen hedeflere ulaşmak için halkımızın birlik ve beraberliği gereklidir.
Bu nedenle bütün Kazakistanlılara sesleniyorum – belirtilen tedbirlerin gerçekleştirilmesine koyulalım, çalışkanlık ve sebat sergileyelim, tutumlu olalım, yakınlarımıza ve yardıma muhtaçlara yardım edelim ve bunlarla ilgilenelim.
Parlamento ve maslihatların ve “Nur Otan” partisinin vekillerine sesleniyorum. Partimize oy veren seçmenler bize büyük bir güven gösterdi. Ve şimdi bu zorlu kriz döneminde bu güveni haklı çıkarmalıyız ve toplumda geniş kapsamlı bir krizle mücadele hareketinin başını çekmeliyiz.
Hükümet ve yerel yönetimlerle birlikte insanların somut sorunlarını çözümlemeliyiz, krizle mücadele tedbirlerinin gerçekleştirilmesini ve bu amaçlarla tahsis edilen bütçe kaynaklarının sarf edilmesini özel olarak denetimimize almalıyız.
Kazakistan Halkları Asamblesi’ne, bütün siyasi güçlere sesleniyorum. Şimdi kimin halkını gerçekten düşündüğü, kimin düşünmediği sözlerle değil de fiiliyatta sınanmaktadır.
Evrenimizin tarihindeki en acımasız buhranını aşma uğruna gelin birlik olalım!
İnsanlarda garez uyandırmayacağız, hem sözümüzle, hem de yaptığımız işlerle yardımcı olacağız. Devlet de şimdi bilhassa bunu yapmaktadır. Ülkede barış ve uyumun muhafaza edilmesi önemli bir görev olarak karşımızda durmaktadır.
Bütün devlet görevlilerine sesleniyorum. Hepimizin hizmet ettiği halkımıza karşı her bir yöneticinin sorumluluğu şimdi defalarca artmaktadır. Daha sık olarak insanların ayağına gitmeliyiz, çalışanlarla ve halkla bir araya gelmeliyiz. Devletin aldığı tedbirleri anlatmalıyız, insanları birleştirmeliyiz, onları sorunların çözümüne yönlendirmeliyiz.
Emniyet mensuplarına sesleniyorum. Kentlerimizin ve köylerimizin sokaklarında sükûnetin sağlanması size bağlıdır. Suçla, yolsuzlukla, dolandırıcılıkla, yasaların ihlâl edilmesiyle kararlı ve katı bir şekilde mücadele etmeliyiz. Bu zor zamanda vatandaşlarımızın ve bütün toplumun emniyetini sağlamak için gereken her şeyi yapmalıyız.
Ben kitle iletişim araçlarını aktif bir sivil tutum sergilemeye çağırıyorum! Sizin “dördüncü kuvvet” olarak adlandırılmanız tesadüf değil!
Şimdi kitle iletişim araçları zorlukların nasıl daha iyi bir şekilde aşılabileceği, nasıl varlıklarını sürdürebilecekleri ve nasıl ayakta kalabilecekleri konularında insanlar için bir nevi “danışman” olarak hizmet vermelidirler. Vatandaşlar diğer insanların olumlu tecrübesiyle aydınlatılmalıdır. Bizim bilim ve sanat aydınlarımıza da böyle bir rol düşmektedir.
Özgüven, kişisel canlılık, sabır, yurtseverlik, Vatan sevgisi gibi duyguları yayan materyaller daha sık basında yer almalıdır.
“Nur Otan” partisi üyeleri daha sık aileleri ziyaret etmeli, hangi meslek ihtisas dallarına geçilebileceği anlatılmalı, nasıl kredi ve mikro kredi alınabileceği anlatılmalı, bu zor ne yapılması gerektiği konusunda insanlar bilgilendirilmelidir. Her bir eve, her bir aileye ulaşılmalı ve sade vatandaşlara yardımcı olunmalı, danışmanlık yapılmalıdır. Korkulacak bir şey olmadığı, ülkenin büyük olduğu ve çok iş bulunduğu izah edilmelidir.

Ülkemizin yeni gelişme merhalesindeki başarısı büyük ölçüde bizim eylemlerimize ve aldığımız kararlara bağlıdır.
Dünya krizinin baskılarına dayanabilmek için gerekli kaynaklarımız ve tecrübemiz bulunmaktadır. Bizim sarih bir krizle mücadele programımız var. Önümüze koyduğumuz bütün hedefler de erişilebilir hedeflerdir!
Eminim ki, biz bütün bu zorlukları aşacağız ve Kazakistan’ımızı güçlü, kalkınan ve dünyada saygı gören bir devlet haline getireceğiz!


Zikredilen zorlukların üstesinden gelebilecek bir tek güç vardır: o da – birliktir. Ülkeni, toprağını savunmak için birliğe ne kadar ihtiyaç varsa, bağımsızlık meyvelerini, günümüzde ulaştığımız başarılarımızı korumak için de birlik o ölçüde gereklidir.
Ülkemizin karşılaştığı bütün zor zamanlarda da halkımızı bir millet olarak koruyan şey bu dayanışma ve bu birlik değil miydi?
“Bin ölüp, bin dirilen” Kazak halkı, Sovyetler dönemindeki büyük zülüm yıllarında da kendi ülküsünü dayanışma ve birliği sayesinde koruyabildi. Bağımsızlığın ilk yıllarında diğer cumhuriyetlerde kanlı olaylar ve çatışmalar sürerken, hoşgörü ve birlik sayesinde genç devletimizin temelini oluşturarak, geçiş dönemlerinden zarar görmeden çıkmamış mıydık?!
Bugünkü gibi zorlu bir dönemde de ben halkımın dayanışma ve birlik içinde olacağına inanıyorum.
Sizler kendiniz sağduyulu olarak kardeşleriniz olan diğer vatandaşlara öncülük ediniz.
Her daim alicenaplılığınızı ve bilgeliğinizi, sabır ve çalışkanlığınızı sergileyiniz.
“Parmaklar birleşmeden, iplik iğneye geçirilmez” atasözünü hepiniz biliyorsunuzdur.
Öyle ise artık önemsiz ve semeresiz işlere son verme zamanıdır. Ülke uğruna, gelecek nesiller uğruna ellerimizi bir koldan, başımızı bir yakadan çıkarma zamanı gelmiştir.
 
Üst