Kürşat ve Kırk Çerisi

DeliKurt

Dost Üyeler
Katılım
24 Ocak 2009
Mesajlar
133
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
Büyük Türkistan
Web sitesi
WWW.EzenTurk.Com
Kürşat ve Kırk Çerisi

O gece Yamtar eve çok geç döndü. Gök Börü’nün karanlık odasından hafif bir ses geliyordu. Yamtar, pencereden giren ay ışığının biraz aydınlattığı odaya sessizce yaklaşıp baktı: Andası yüzünü doğuya döndürmüş, ellerini göğe kaldırmış oldupu halde yavaş yavaş yakarıyordu:



- Türk Tanrısı! Türk Yersuları! Umay! Yarın için bana güç verin! Öcüm yağıda kalmasın! Budun tutsak olmasın. Türk Tanrısı! Eşimi alıp on iki yıldır gönlümü kara kıldın. Gözlerimi alıp on yıldır dünyamı karanlığa saldın. Yüksünmedim. Yarın için bana ululuğunu saç. Savaş bitinceye kadar gözlerimi aç! Kana kana vuruşayım. Doya doya kırışayım. Can gövdeme yük oldu. Bir umudum sende kaldı. Sonsuz karanlığımı aydınlat! Sönmez ışığından bir damlasını yoluma fırlat! Ocağımı söndür de budunu yaşat! ... Türk Tanrısı! Can senin olsun, gözlerimi ver! Yıllarca neler çektim, kimse bilmedi. Gözlerim ışık aradı, ama bulamadı. Gözsüz at koşturdum, gönül tat almadı. Her şeyden vazgeçtim. Yalnız bir savaşlık ışık ver. Türk Tanrısı! Göğün rengini, güneşin parlaklığını, gecelerin süsü olan yıldızları, yeşil ağaçları, hattâ arkadaşlarımı, yakınlarımı, oğlumu bile gösterme. Yalnız ben dövüşüp ölünceye kadar yağıyı göster. Sadağımdaki ok, kolumdaki güç, damarımdaki kan tükeninceye kadar yağıyı göster...



Kür Şad vaktin geldiğini hesaplamıştı. Arkadaşlarını adlarıyla çağırarak yoklamağa başladı:

Binbaşı Bögü Alp!
Yüzbaşı Yamtar
Yüzbaşı Yağmur!
Yüzbaşı Üçoğul!
Onbaşı Gök Börü!
Onbaşı Ay Kutluk!
Onbaşı Emen!
Onbaşı Sungur!
Onbaşı Göktaş!
Onbaşı Barmaklak!
Onbaşı Kızıl Buka!
Onbaşı karabudak!
Onbaşı Çıgay Börü!
Onbaşı Tanrıvermiş!
Kara Ozan!
Gümüş!
Yumru!
İl Kaya!
Çağrı!
Kalalduruk!
Utar!
Tunga!
Küçlük!
Ilaçın!
Yeke!
Arbuz!
Abı!
Turumtay!
Tuğrul!
Çobayıkmış!
Kaban!
Toluk Tüge!
Alp Aya!
Çengşi!
Öküş Kara Açkı!
Yığaç!
Kutan!
Yırım!
Badruk!
Tokuş!


1300 yıllık bir aradan sonra tekrardan hayattalar...

türkün, ölümle imtihanı...


Delinse yer; çökse gök; yansa, kül olsa dört yan

Yüce dileğe doğru yine yürürüz yayan.

Yıldırımdan, tipiden, kasırgadan yılmıyan;

Ölümle eğlenen tunç yürekli Türkleriz!...

TTK!!
 

DeliKurt

Dost Üyeler
Katılım
24 Ocak 2009
Mesajlar
133
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
Büyük Türkistan
Web sitesi
WWW.EzenTurk.Com
Cevap: Kürşat ve Kırk Çerisi

Delinse yer; çökse gök; yansa, kül olsa dört yan

Yüce dileğe doğru yine yürürüz yayan.

Yıldırımdan, tipiden, kasırgadan yılmıyan;

Ölümle eğlenen tunç yürekli Türkleriz!...

 

DeliKurt

Dost Üyeler
Katılım
24 Ocak 2009
Mesajlar
133
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
Büyük Türkistan
Web sitesi
WWW.EzenTurk.Com
Cevap: Kürşat ve Kırk Çerisi

Bozkurtların Ölümü
Bozkurtların Ölümü Atsız Hocanın efsanevi romanının adıdır. Çuluk Kağan ölmüş yerine Kara Kağan geçmiştir.

Kara Kağanın kötü yönetimi Göktürk devletini büyük bir yıkıma sürükler. Yıkım ani değildir, aksine yavaş yavaş gelir.

Göktürkler Kağanlarına güvenlerini yitirirler.

Göktürk Beyleri Çinli karısının elinde oyuncak olan Kağanlarına olan saygılarını yitirirler.

Herkes felaketin gelmekte olduğunu görür ancak felaket sanki kaçınılmaz ve durdurulmazdır. Türk tarihinin en büyük kahramanlarından olan efsane Göktürk prensi Kürşadın çabaları da durduramaz Göktürk İmparatorluğunun çöküşünü.

Sonra, Çin hakimiyetinde esaret altında geçen yıllar başlar.

Nihayet on sene sonra Kürşadın önderliğinde Türk tarihinin en büyük kahramanları arasında yer alan 40 Göktürk soylusu Çin sarayını basarak Çin imparatorunu kaçırmak isterler.

İmparator geceleri kılık değiştirerek başkent sokaklarında dolaşmaktadır. Ancak, o gece müthiş bir yağmur yağar ve içlerinden birisi buluşma yerine gecikir. Kürşat ve Göktürk soylularının yüreğine bir şüphe düşer. Acaba gelmeyen yoldaşları kendilerine ihanet mi etmiştir? Bu şüphe ile derhal o gece Çin sarayına baskın yapıp imparatoru sarayından kaçırmaya karar verirler. Sarayı basarlar.

Başaramazlar ve Çin sarayından fırtınalı bir havada kaçarlar. Çin ordusu onları Vey ırmağının kıyısında yakalar ve hepsi öldürülür.

En sona kalan Kürşaddır. O da atının üzerinde ölür. Bozkurtların Ölümüdür bu.

Bozkurtların Ölümünü okuyup da Kürşadın yanında Vey ırmağı kıyısında kılıç sallamak için her şeye razı olmayacak Türk genci yok gibidir. Bozkurtların Ölümü birkaç neslin yüreğini ve düşüncelerini derinden etkilemiştir.

Ancak, Bozkurtların Ölümü sadece Çin Sarayı içinde başlayan ve Vey ırmağı kıyısında devam eden müthiş çatışmada gerçekleşmemiştir. Bozkurtların Ölümü bir sürecin sonucudur. Vey Irmağı kıyısında verilen büyük mücadele ancak bu ölümün son ve büyük sonucudur.

Bugünlerde Bozkurtlar Anadolu topraklarında tekrar ölmektedirler. Üstelik bu ölümde Vey Irmağı kıyısında son ve büyük bir direnişi verecek yiğit Türk soyluları da ortada görünmemektedir.

Katılacak bir grup yiğit yok ortada.

Kenarında savaşıyla bir Vey ırmağı ve savaşacak bir avuç yiğit çıkaramayan Türk milliyetçileri, Türk milletinin bağımsız ve güçlü yaşama ülküsünün savaşçıları manevi bir ölümü yaşıyorlar.

Büyük bir kırgınlık, umutsuzluk, dağınıklık ve gelecekle ilgili umutsuzluk bütün bir Anadoluyu, her yaştan Bozkurtların yüreğini kaplamış görünüyor.

1965den 1980e ve 1980 sonrasında sabırla ve inatla 1999a kadar mücadele etmiş olan her kesin tükendiği noktada içindeki büyük Türkiye ve bağımsız Türk Dünyası ülküsünden tekrar güç üreten Türk milliyetçileri bu sefer manevi bir ölümü yaşıyorlar.

Hemen hemen bütün Türk milliyetçileri geleceğin Türkiye için hiç iyi gelişmeler vaat etmediğinin bilincinde görünüyor.

Pencereden baktığımızda karşı apartmanın beşinci katının penceresinden aşağıya bir çocuğun düşmesini seyrederken duyduğumuz çaresizlik ve acı ile Türk milliyetçileri de Türkiyenin pencereden aşağı düştüğünü görüyorlar.

Büyük bir acı çektikleri muhakkak ama hiç kimse bu gidişi durdurmak için ruhunun derinliklerinde istek ve heyecan duymuyor.

Duyarsızlık, vurdum duymazlık çok yaygın.
 

DeliKurt

Dost Üyeler
Katılım
24 Ocak 2009
Mesajlar
133
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
Büyük Türkistan
Web sitesi
WWW.EzenTurk.Com
Cevap: Kürşat ve Kırk Çerisi

Kürşad olayı (639), Kürşat Göktürk hanedanın 10. büyük hakanı olan Çuluk Kağan'ın küçük oğludur.

Çin sarayındaki esir akrabalarını kurtarmak için giriştiği baskındır.

Göktürk devleti bu çağda Çinin egemenliği altındaydı. Yüzbinlerce Türk Çinin esiri durumundaydı. Bu durumun önüne geçmek için 40 Türk soylusu bir araya gelerek Kürşat etrafında plan hazırladılar. Ancak hareket başarılı olursa Kürşat siyasetten çekilecek; hükümdar olmayacaktı. Hareketin tamamen milli nitelikte olduğundan kimsenin şüphe etmemesi gerekiyordu. Bu Kürşadın kendi fikriydi. Kağan olmama fikrini kendisi söylemişti. Bunun üzerine Kürşadın ağabeyinin oğlu kağanlık için seçildi.

Çin 50 milyon nüfusu ile dünyanın en kalabalık devletiydi. 18. Tang hanedanı Li Şih-min 40 yaşındaydı. 13 yıldan beri tahtta bulunuyordu.

Kürşad ve arkadaşlarının planı: Çin imparatoru esir edilerek Türk iline kaçırılacak, sonra Çin egemenliğindeki Türk toprakları ve Çin sarayındaki Türk soyluları ile değiştirilecekti.

Çin imparatoru kılık değiştirerek her gece başkent Çanganda dolaştığı Türkler tarafından haber alınmıştı. İmparatorun bir sokak baskınıyla esir edilmesi kolaydı. Ancak baskının kararlaştırıldığı gece fırtına patlak verdi, imparator saraydan çıkmadı. Kürşad geçikilirse harekatın duyulup Türklerin kılıçtan geçirilmesinden korktu. Buna bağlı olarak, 40 arkadaşı ile Çin sarayını bastı. Türkler pek çok Çinliyi öldürdü. Daha sonra esir Türkleri alarak kaçmayı başardılar. Türklerin arkasından giden Çin ordusu, Vey ırmağı kıyısında Türkleri sıkıştırdı ve hepsini kılıçtan geçirdi.

Çin ve Türk tarafının yıllarca unutmadığı ve konuştuğu bu olay, Çin kaynaklarına Kürşad olayı olarak geçti. Bu olaydan sonra Türk steplerinde bağımsızlık şuuru güçlendi ve Kutluk devletinin temelleri atıldı.

 
Üst