Limasol'da Başlayan Tezgah

ÇAĞATAY

Dost Üyeler
Katılım
27 Şub 2008
Mesajlar
473
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
"ADRİYATİK'DEN ÇİN SEDDİNE SAVAŞ NEREDE İSE ORADAY
18 Aralık 1954 günü Yunanistan’la birleşme isteyen Kıbrıslı Rum gençler Limasol Polis Merkezi’ndeki İngiliz bayrağını yırtıp çıkartarak yerine Yunan bayrağı astılar İngiliz birliklerine verilen ateş emri sonucu göstericilerden ikisi vuruldu.

Şehrin diğer bölgelerinde de Rum göstericiler İngilizlerin barlarını taşladılar. İngilizlere ait bir kamyon devrilerek ateşe verildi. Yangını söndürmeye giden itfaiye araçlarının hortumları kesildi.

Lefkoşe’de ise polis, olayları geç saatlere kadar kontrol altına alamadı. Rum göstericiler dağıldıktan sonra da bir grup Türk, Rumların dükkanlarına taş atarak vitrin camlarını kırdılar. Çoğunluğu Rum olmak üzere 42 gösterici tutuklandı.

Olaylar, Birleşmiş Milletler’in, Kıbrıs’a kendi kaderini tayin hakkı verilmesiyle ilgili bir talebi rafa kaldırdığını açıklaması yüzünden başladı.

Bu sırada 6 Eylül günü Selanik’ten gelen bir haberde ATATÜRK’ün doğduğu eve bomba atıldığı haberi Türkiye’de çabuk yayıldı. İstanbul’da günlerce sürecek olaylar başlamış oldu. Gençler grup grup toplanarak gösterilere başladılar. İstiklal Caddesinde bulunan Rum dükkanları tahrip edildi. Arnavutköy’de toplanan kalabalık bir Rum kütlesi Türklere misilleme yapmaya başlayınca olaylar daha da büyüdü. Yetersiz kalan polis güçlerine yardım amaçlı Ordunun olaylara el koymasıyla gösterilerde yatışma görüldü. Olaylar bitti dendiği sırada İzmirli gençler: “Bu bardağı taşıran son damladır!” sözleri ile sokaklara döküldüler. Adnan MENDERES Hükümeti, İstanbul olaylarından aldığı dersle İzmir’de patlak veren olayları kısa sürede bastırarak duruma tamamen halim oldular.

Gaflete düşen MENDERES Hükümeti İstanbul’da faaliyet gösteren Kıbrıs Türk’tür Cemiyeti’ni kapatarak yöneticilerini gözaltına aldı. Hükümet, 6 Eylül olaylarında ihmali bulunduğu gerekçesiyle üç generale işten el çektirdiği gibi İstanbul Emniyet Müdürünü de görevden aldı. Bu haber üzerine İçişleri Bakanı Namık GEDİK, görevinden istifa ettiğini açıkladı.

30 Eylül 1955 günü, Kıbrıs’ta İngiliz idaresine karşı, Ada’yı Yunanistan’a bağlama amacındaki protestocular şiddetlerini eyleme dönüştürerek gösterilerini gittikçe arttırdılar. EOKA Örgütü Adada genel grev ilan etti.

Ekim ayı başlarında İngiltere, Türkiye ve Yunanistan arasındaki görüşmelerin bir sonuca varılamadan kapanmasının ardından Adadaki varlığı daha da arttıran İngiliz birliklerinin desteğindeki Kıbrıs Polisi, olaylara müdahale etmek isterken taşlı sopalı Rum çetelerinin saldırısına uğradı.

Askerlere gerekirse ateş edip öldürmeleri emredildi. Ancak yüzlerce kişi tutuklanmış olmasına rağmen ciddi bir yaralama olayı meydana gelmedi. Adanın batısındaki Pophos’ta bir hükümet binasından İngiliz bayrağı ve Kraliçenin resimleri yırtılarak indirildi.

Öte yandan Yunanistan’da General Papgos’un ölümüyle başlayan siyasi kriz, Kral’ın, Mareşal’in Kabinesi’nde Bayındırlık Bakanı olan Konstantin Karamanilis’ten yeni hükümet kurmasın istemesiyle sona erdi.

Türkiye’de ise; 25 Şubat 1956 günü Dışişleri Bakanı Fuat KÖPRÜLÜ, Kıbrıs konusu üzerinde Meclis’te bir konuşma yaptı. Köprülü, Adanın Türkiye’den başka hiçbir kimseye verilemeyeceğini söyledi. Hikmet BAYUR’da Adanın bölünmesi önerisinde bulundu.

Dışişleri Bakanı Köprülü, Yunanistan’ın 6/7 Eylül Olayları’nı iç politikalarında istismar ettiklerini ve yabancı ülkeler arasında aleyhimize bir not verilsin diye kurcaladıklarını söyledikten sonra, Yunanlı dostlarımızın faşist bir daire içine düşmüş olduklarını belirtti.

Dışişleri Bakanı, Kıbrıs hakkındaki Türk Hükümeti’nin görüşünü şöyle açıkladı:
  1. “Kıbrıs hakkında yeni bir statü tatbiki icap edecek olursa, Kıbrıs’ın bu günkü durumunu mukaveleye bağlayan Lozan Antlaşması’nın diğer maddelerinin de değişmesi icap eder.
  2. Kıbrıs’ın herhangi bir memlekete ilhakı mevzuu bahis ise eski sahibi Türkiye’ye bağlanması lazımdır.
  3. Kıbrıs mevzuundaki konuşması gereken memleketler İngiltere ve Türkiye’dir. Bu mevzuda Yunanistan’ın bir hakkı ve talebi bahis mevzuu olamaz.
  4. Kıbrıs mevzuunda daha ileri gidilmesinin vahim neticeler doğuracağını da ilgililer herhalde dikkate almak zorundadırlar.
Kıbrıs meselesi, tam bir demogoloji girdabı içine yuvarlanmıştır. Bu gün dünya​
yüzünde kendi menfaatleri bahis konusu olduğu zaman self determination prensibini müdafaa eden tek hükümet bulmam mümkün değildir. Bu sebeple kendilerini hiç ilgilendirmeyen bu meselede bazı devletlerin Kıbrıs’a self determination hakkını tanımak tezini savunmaya hakları yoktur.”

10-12 Mart günü İngiliz yetkililer tarafından terörist olaylara karışmakla suçlanan Başpiskopos Makarios, Seyşel Adaları’na sürgüne yollandı. Başpiskopos’un tutuklanması üzerine Kıbrıs’ta olduğu gibi Yunanistan’da da İngiltere’ye karşı nümayişler düzenlendi. İngiltere 1931 yılında da Kıbrıslı Rumların “Enosis” istekleri üzerine eski tedbirler almak zorunda kalmıştı. Rumlar “Enosis” isteyerek Adayı Yunanistan’a bağlamak çabasındaydılar.

Bir köşede kendi kendine canlanmış gibi görülen bu eski tasarılar, düşünceler peş peşe sıralanıyordu. Acı, ıstırap, kin, nefret dolu bu düşünceler, zamanla zayıflamıyor, aksine, şiddeti, gücü artıyor.

25 Mayıs 1956 günü Kıbrıs’taki Rum terör örgütü EOKA’nın lideri Albay Yorgo Grivas’ı yakalayana 10 bin sterlin ödül vaadedildi. Grivas’ın yerini ihbar edenlerin can güvenliğinin sağlanacağı ve istedikleri ülkeye gönderileceği açıklandı.

Grivas, Almanya’nın Yunanistan’ı işgali sırasında direniş kuvvetlerinde yer aldı. Ayrıca Yunan İçsavaşı’nda komünist esirlere uyguladığı işkence ve yarattığı vahşet olayları ile şöhret kazandı. Bu deli, Kıbrıs Adası’nda, amacına ulaşmak yolunda gayret harcıyordu.

Masum insanları kadın, çocuk demeden ve gözünü kırpmadan katleden Grivas, Kıbrıs’ı Yunanistan’a katmak yolunda, etrafına topladığı adamları ile hemen hemen her gün kanlı bir olay çıkartıyor. Adadaki İngiliz yönetimi, girişimde bulunarak bu azılı çetecinin ölü veya diri olarak yakalanmasını, iki toplumunda faydası için istiyordu.

Grivas, EOKA örgütünün amacının Kıbrıs’ı Yunanistan’la birleştirmek “Enosis” olduğunu açıklamıştı. Kanlı terör örgütü Enosis’i gerçekleştirmek uğruna Kıbrıs’ın Türk halkına karşı amansız cinayetler işliyor, Adadaki İngiliz kurumlarına da saldırılar düzenliyordu.

(Çalışma kendime aittir)
 

DELİKURT

Dost Üyeler
Katılım
12 Haz 2008
Mesajlar
1,103
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
Turan
Bir söz var hani onu hatırlatmak istiyorum Yunanistan'a,
KESER DÖNER SAP DÖNER, GÜN OLUR HESAP DÖNER.
 
Üst