Mehmetciklerin Kahramanlıkları Önümüzdeki Süreçte, Yazılmayı Bekliyor.

Miktat ALGÜL

Onursal Üye
Katılım
28 Eyl 2008
Mesajlar
39
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Mehmetciklerin kahramanlıkları önümüzdeki süreçte, yazılmayı bekliyor.


Tam bağımsızlık mücadeleleri, sadece Kuvvacı millitan bir siyasallaşma, bu siyasallaşamaya bağlı pratik ile başarıya ulaşamazlar. Türk toplumunun tarihi ve kültürel değerlerinin referanslarıyla, mücadelenin yol ve yöntemleri, yaratıcı bir anlayışla sanat ve edebiyata aktarılması gerekiyor. Mücadelenin uluslararasılaşması ve modern dünyanın halkların da destek bulması, ancak bu yolla mümkün olabiliyor.

Zengin bir tarih ve kültür mirasına sahip olan Türk Milleti, 19. yüzyılın dan itibaren bölücü düşmanlarına karşı amansız bir mücadele yürütüyor. Denilebilir ki dünyanın hiçbir ülkesinde, Türkiye coğrafyasında olduğu kadar sanat ve edebiyata konu olabilecek olaylar yaşanmamıştır.

Ne yazık ki, dört tarafı düşmanlarla çevrili bulunan Türkiye Cumhuriyeti, bu olayları yeterince sanata ve edebiyata aksettirilmemiştir. Onun için de; 70 lı yılların sonlarına kadar tüm haklılığına rağmen, Türk Milletin mücadelesi dünya ilerici kamu halk sistemine fazla bir veri sunamamış, düşmanlarının (PKK)karşıt propaganda bombardımanı içerisinde, uluslararası camiadan fazla bir destek görmeden diplomatik başarısızlığa sürüklenmiştir.

T.U.K.M ‘de işgalci düşmanların despotizmine karşı Urfalıların Fransız emperyalizmine karşı, Çanakkale destanının yaratıcı kahraman ordumuzun, birleşik küresel emperyalizme karşı kahramanca direnişlerinin romanları istenilen oran da yazılmadı. Resimleri çizilmedi, filmleri çekilmedi. Birkaç marşlar dışında müziği yapılmadı, destanları yazılmadı.

Oysa bu mücadeleler coğrafyasında, dünyanın nice edebiyat ve sanat eserlerine konu olabilecek kahramanlıklar gösterilmiş ihanetler yaşanmıştır. Bir ulusu tarihten silmek için; Gestapo yöntemlerini geride bırakacak tarzda tuzaklar kurulmuş barbarlıklar sergilenmiştir. Entrikalar hazırlanmış, dolaplar çevrilmiştir.Bu entrikaları eski terörist Selim Çürükkaya yazdığı kitaplarda zehirlerini kusmaktadır.

Selim Çürükkaya, son 30 yıllık PKK’nın içinde veya dışında bir aktördür. Uzun yıllar cezaevinde yatmış. Cezaevinden de çıkar çıkmaz tüm aile fertleriyle birlikte, PKK terör örgütüne katılmıştır.PKK nın terör eylemlerinin ivme kazandığı dönemlerde ikinci adam misyonunu oynamış. PKK yandaşlarının oluşturduğu sözde Kürdistan Ulusal Meclisinin başkanlığını yürütmüştür. Yine PKK nin terörü yükselttiği bir dönemde, dikta terör yönetimini karşısına alarak Apo diktatörlüğüne baş kaldırmış, PKK nin fiziki ve medyatik terörü altında kendince muhalefetini sürdürme gücü gösterebilmiştir.

PKK içinde yaşadığı akla durgunluk verebilecek esrarengiz olayları romanlaştırmıştır.

Selim Çürükkaya'nın, Bekaa vadisinde kaçarken kaleme almış olduğu "Apo nun Ayetleri“ adlı kitabın kitlelere ulaşımı, PKK çevrelerince uzun süre engellendi. Okuyanlara ağır baskılar uygulandı. Oysa Bekaa da yaşanan rezaleti, bizzat PKK de ikinci dereceden yetkili biri tarafından fark edilerek kamuoyuna itiraf ediliyordu. Çarpıtılacak bir yanı da yoktu. Olup bitenleri, yüzlerce kurban bizzat yaşıyordu. Nitekim o zaman Selim Çürükkaya’ya saldıranların büyük bir kesimi daha sonra aynı uygulamalara maruz kaldılar. Selim Çürükkaya'nın, son olarak "Sırlar Çözülürken“ adlı bir romanı …………Yayınevi tarafından yayınlandı. Romanda son 30 yılda, dünya kamuoyunu ayağa kaldıran siyasal cinayetlerin ve komploların sıralaması yapılmış. İtiraflık bir belge.

1 Mayıs 1977 katliamı, Abdi İpekçi Cinayeti, Ankara Bahcelievler Katliamı, Papa ve Olof Palme suikastları Turgut Özal'ın esrarengiz ölümü, Orgeneral Eşref Bitlis'in uçağının düşürülmesi gibi olaylar işleniyor. Bu arada, 70 li yıllarda Kürt kışkırtmacılığı sonucu oluşan hareketliliğin yönünü değiştirmek ve kontrol altına almak için, Apo’un bilinçli olarak harekete ikame edildiği belirtiliyor. PKK içindeki infazlar, akla durgunluk verecek tarzda anlatılıyor.
Romanı internete düşen birkaç bölümünü mesleki (gazetecilik)anlayışıyla okurken dehşet düşmemek elde değil.Neyse tekrar roman ve sanatın toplumsal etki gücünü tahlil etmeye devam edelim.

Güzel sanatların bir dalı olan roman, her ne kadar ağırlıklı olarak kurguya dayansa da konuları genellikle toplumsal yaşamın kendisinden seçiliyor.Yazar, yaşadığı ve izlediği olayları, kendi duygu düşünce ve izlenimlerini katarak edebi yeteneği ile süslüyor.


Burada roman yazarının, aynı zamanda anlatılan olaylarda bir aktör ve de kurban olması, romanın anlamını derinleştiriyor.

Aynı akıcılık, Henrich Alleg in Sorgu romanında görülmektedir. Çünkü yazar aynı zamanda roman konusunun kurbanıdır. Cezayir Bağımsızlık mücadelesini destekleyen bir gazeteci olarak tutuklu kaldığı sürede, Fransız Sömürgecilerinin insanlık dışı uygulamalarını romana uyarlamıştır.

Yine Jules Fucik in "Darağacında Notlar“ romanında da benzer bir durum vardır.Yazar aynı zamanda Gestapo'nun işkencelerine maruz kalmış, inançlı bir siyasetçi ve gazetecidir. Burada yazarı sürükleyen ve edebiyatın zirvesine çıkaran olay; bizzat sömürgeci işgalcilerin yaşattığı zulümdür. Sanatçı, çoğu kez ürünlerini, yaşadığı zulmüne borçludur.

Hitlerciler, ünlü ressam Piccaso'nun atölyesine girdiklerinde, duvarda alevler içinde yanan Guernika'nin tablosunu görürler. Piccaso, kendi kasabasında yaşanan vahşeti ustaca resime uyarlamıştır. Gestapo şefi:
"Bunu sen mi yaptın?“ diye sorduğunda, Piccaso hiddetlenerek
"Hayır siz yaptınız!" diye cevap veriyor.

Sadece yaşadığımız son 30 yıllık süreçte, binlerce Türk aydın,halk ve Mehmetçik, PKK teröristleri tarafında şehit edilmiş,bebekler vahşice köy baskınlarında öldürülmüşlerdir. Henric Alleg ve Jules Fucik'e uygulanan vahşete yüzlerce Türk genci maruz kaldı. Kahramanlıkların ve ihanetlerin daniskası yaşandı. Yine de denilebilir ki, bunlar henüz yeteri kadar sanat ve edebiyata yansıtılmadı. Mehmetçiklerin kahramanlıkları önümüzdeki süreçte, yazılmayı bekliyor.

Miktat Algül / Gazeteci-Yazar
_________________________________________________________________
 
Üst