Melek Rumları Sevindirdi Türkleri Öfkelendirdi

Özcan Özcanhan

Onursal Üye
Katılım
9 Nis 2009
Mesajlar
62
Tepkime puanı
0
Puanları
0
MELEK RUMLARI SEVİNDİRDİ
TÜRKLERİ ÖFKELENDİRDİ

Almanya Başbakanı (Şansölyesi), Angela Merkel, Kıbrısa bir günlük ziyarette bulundu. Rumların “özgür topraklar” dedikleri Kıbrıs Cumhuriyetine ve liderlerine övgüler yağdırdı, Türkleri de fena halde eleştirdi.

Adanın Kuzeyine, yani KKTC ye uğramadı, hiçbir yetkilisi ile temas kurmadı, telefon görüşmesi bile yapmadı. Nasıl yapsındı ki!! KKTC diye bir şey tanımıyor.

Kıbrıs Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Hristofyas, Dışişleri Bakanı Markos Kiprianu ve DİSİ lideri Anastasiades ile görüştü, Kıbrısın AB ilişkilerine ve NATO üyeliğine yönelik resmi müzakereler yaptı.

Ardından da bombayı patlattı, Rum politikasına tam destek verdi. Rumlar onurlu bir anlaşmaya hazırmış daTürkiyenin anlaşma niyeti olmadığını tesbit etmişler de... Rumlar Kıbrıs sorununun halli için ellerinden geleni yapıyormuş, ama, Türk tarafı (Türkiye) yapmıyormuş, Ankara Protokolündeki anlaşmaları yerine getirmiyormuş. O nedenle AB üyeliği sürecinde zorluklar, sıkıntılar yaşayacakmış. Zaten onca başlıktan sadece birkaçı açılmış ve AB-Tükiye müzakerelerinde hiçbir konu sonuçlamdırılmamış. Açılan konular ve başlıklar da öyle duruyormuş..

Türkiyeyi ve Türk tarafını açıkca eleştirdi ya, Rumlar bayram yaptı. Bütün gazeteleri ve medya organları Merkelin sözlerine geniş yer verdi. Türk tarafından da derhal sert tepki geldi ve Merkel gerçekleri görmeye, öğrenmeye, bilmeye çağrıldı.

A kuzucuklarım, Angela Merkel kimdir. AB nin en güçlü üyesi ve kurucularından Almanynın Başbakanı. Kıbrısta olup bitenleri, izlenen politikaları bilmemesi mümkün mü?

Ne dediyse bilerek söyledi ve uyarılarda bulundu. Rumlar, medyalarında, Merkel Ankarayı Lefkoşadan top ateşine tuttu gibi haberler yayınladı. Haksız da değiller. Çünkü, Merkelin söyledikleri, uyarıları ve işaret ettikleri Türk tarafınca ne yenir ne de yutulur. Umarım ciddiye alınır ve hamasi nutuklarla, demeçlerle geçiştirilmeye yönelinmez.

Varsın, sağlığı sorunlar yaratmasına rağmen, görüşmelere katılan Eroğlu Hristofyasla pazarlıklarını sürdürsün. Bir sonuç alınacak değildir. O da biliyor. Ama, masadan kaçan taraf olmamak için orda varlığını belirliyor.

1968 den beri sürdürülen Kıbrıs müzakerelerinde ne kadar yol katedildiyse yine o biçim mesafe alınacak, Sözde ilerlemeler olmuş. Hala daha yönetim ve güç paylaşımı konuşuluyormuş. Yaklaşık 43 yıldır devam eden görüşmelerde taraflar istediklerini ve çözüm şartlarını birbirlerine anlatamamış ve de kabul ettirememiş ise bundan sonra mı ettirecekler sanılıyor?

Yok öyle bir şey. Her iki taraf da zamana oynuyor Amerikan Yankisinin, Jonnie amcanın, BM nin ve AB ile NATO nun ortaya koyup da imzalayın diyecekleri çözüm formülünü bekliyorlar. Ben öyle görüyor ve kabul ediyorum.

Hele , Kıbrısın münhasır ekonomik alanlarında petrol ve doğal gaz kaynakları da gündeme geldikten sonra, Kıbrısın NATO ya üye olarak alınması konuşulurken de elbette dış güçler arzuladıkları çözüm şeklini, kendi çıkarları doğrultusunda, Kıbrıslılara, Yunanistana ve Türkiye’ye kabul ettirecekler.

Başka türlüsünü düşünmek hayalciliktir.

Bu ülkeye uğramayan BM, AB yetkilisi, yabancı devlet adamları nerede ise kalmadı. Her gelip giden birşeycikler söyledi, ama kimse de çıkıp ne Rumu ne de Kıbrısı yıllar önce işgal eden, adaya tümen, tank, top yığan Yunanistanı, darbe yapan Cuntacıları kınamadı, “geçin bre, oturun ve şerefli, iki tarafında kabul edebilecekleri asgaride buluşunuz” demedi.

1960 da ilan edilen ortaklık cumhuriyetini canlandırınız da demedi. Ya ne yaptı? Rumlaın gasbettiği ve bizim de seyrettiğimiz, Rum cumhuriyeti dediğimiz, Kıbrıs Cumhuriyetini yasal, uluslararası hukuğa dayandırılmış bir devlet olarak kabul etti ve ediyor da. Kıbrıs Türkleri olarak, Türkiye olarak bu acı gerçek önümüzde iken, Kıbrısın AB ye tam üye olarak alınmasına bile engel çıkartmadık, onlara bunu da gümüş tepside sunduk. Glafkos Klerides bunu kaç kez belirtip, Denktaşa teşekkür etmedi mi açık beyanatlarında?

Şimdi yeniden feryat ediyoruz. Angela Merkel haksızlık ediyor, yanlış yapıyor, Rum tarafını destekliyor iddiaları ile ortalığı velveleye veriyoruz. Olmaz. Yıllardan beri sürdürdüğümüz poliikalar iflas etmiştir. O nedenle değilmidir ki hala Türkiyeye “işgalci, istilacı” deniyor da Kıbrısı 1974 den çok önce işgal eden Yunanistan’a hiçbir suçlamada bulunulmuyor.

Bir Gümrük Birliği uğruna Tansu Çiller bacımız Kıbrıs konusunda nice tavizler verdi, hatalar yaptı hiç konuşmuyoruz.

AB üyeliği için gelmiş geçmiş Türkiye hükümetleri ne gaflar işledi hiç bahsetmiyoruz. Özeleştiri yapmak cesareti göstermiyoruz ve hep yabancıları suçluyoruz.

Angel-Angela, Melek demektir. İsmine bakıp da “melek” in bize göre melek gibi davranmasını mı bekledik. Belli değil miydi koskoca Almanyanın Başbakanı, AB nin en güçlü ve başrolcü ülkesi AB çıkarları doğrultusunda hareket edecek?

Zaten malumumuz değil mi ,başta Almanya ve Fransa Türkiyeye daima karşıdır ve AB ye tam üye olmasını istememektedirler. Ne demişlerdi hatırlayınız. Bana da Brüksel ziyaretimde en yetkili ağızlar, “We will never accept Turkey as a full member. We will establish special, priveleged relations with her”. Yani, Türkiyeyi hiçbir zaman Avrupa Birliğşine tam üye olarak almayacağız. Onunla, sadece özel ilişkiler kuracağız” demişlerdi. Aynen medyamızda yayınlamış ve ilgililere de bildirmiştim.

Willkommen, aufwiedersehen, dankeschön Frau Merkel.
 
Üst