Mete Han

Gök Yeleli Bozkurt

New member
Katılım
29 Nis 2008
Mesajlar
1,947
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
Bozkurtlardan Birine Sorun
METEHAN ( ? - M.Ö 174 )



Asya milletlerini ilk kez avucunda toplayan büyük hükümdar. Çin Seddi'ni ilk aşan Hun soyunun büyük Hakan'ı...Babasından bile gelse, adaletsizliği kabul etmeyen Han Yabgu'su... Büyük Okyanus'tan Hazer’e, Keşmir'den Kuzey Sibirya'ya kadar Asya'yı kaplayan toprakları avucunda tutan adam: Mete Han.




Osmanlı tarihçileri, kendisini Oğuz Han olarak tanıtırlar. Osmanlıların da kökeni olan Oğuz boyu, birçok imparatorluğa ve cihangire kaynaklık etmiştir. Oğuz boyundan gelen Mete Han'ın doğduğu tarih belli değildir. M.Ö. 209'da tahta çıktığı bilinir. 35 yıl Asya'ya hükmettikten sonra M.Ö. 174'de ölmüştür.


Babası, Hun imparatorluğunun kucusu Teoman (Tuman)'dı. Teoman Han, son karısından olan oğlunu tahta geçirmek istiyordu. Oysa, Hanlığın beyleri ve Mete, buna razı değildiler. Böyle bir tercih, hem törelere uygun düşmüyor, hem en yeteneklinin başa geçmesi faziletine gölge düşürüyordu. Mete Han, babasının veliahtlık kararını reddetti. Kendisini destekleyen beylerle birlikte 10.000 kişilik bir ordu kurdu ve babasının üzerine yürüdü. Kanlı savaşlarda Teoman Bey de, sevdiği karısı da, genç veliaht da öldüler. Böylece rakipsiz olarak Mete, Han ilan edildi. (M.Ö.209)



ÖNCE BÜTÜN TÜRKLERİN BİRLEŞMESİNİ SAĞLADI

Mete, "Birlikten kuvvet doğar" felsefesine inanmıştı. Onun için Asya'daki bütün Türklerin birleşmesi gerekti. Önce bunu sağladı.

Sonra Türklerin yakın akrabası sayılan Tunguzlar'ı ve Moğollar'ı bir araya getirdi. Böylece o çağda, hiç bir devletin önünde duramayacağı büyük bir ordu kurmuştu. Güneyde Hindistan'a kadar bütün Asya topraklarını imparatorluğuna kattı. Batıda Hazer Denizi'ni sınırları içine aldı. Kuzeyde bütün Sibirya'yı ele geçirdi. Artık Mete'nin karşısında bir tek güç kalmıştı: Çin.




Çin, Çin Şeddi diye anılan aşılmaz bir taş duvarla korunuyordu.

Mete orduları, bu taş duvarı aştılar ve Çin'e girdiler. Pateng Kalesi'nde Çin İmparatoru'nu, 320.000 kişilik ordusu ile kuşattı. Mete'nin askerleri kaleye kuş uçurtmuyorlardı. Sonunda kaledekilerin yiyecekleri tükendi. Bugün bile Çinli ihtiyarların söyleyip kuşaktan kuşağa aktardıkları şu şarkı, o zamanlar söylenmişti:

Pateng Kalesi'nde Felaket!

İnsanlar Yedigün ekmeksiz

Kalmadı yay çekecek kuvvet

Öyle bir halkı düşünemezsiniz.


Bu ünlü kuşatmanın kaç gün sürdüğü iyice bilinmiyor. Fakat imparator, sonunda amana geldi. Kuzeydeki Çin vilayetlerini Türklere bırakmaya ve yıllık vergiye bağlanmaya razı oldu. Kuşatma kaldırıldı.

HUN İMPARATORLUĞU EN UZUN YAŞAYAN TÜRK İMPARATORLUĞUDUR

Mete'nin kurduğu Hun İmparatorluğu, Osmanoğulları'nın kurduğu imparatorluktan sonra, en uzun yaşayan Türk imparatorluğudur.

Batılı tarihçiler, Hunları çirkin, vahşi, canavar gibi gösterirler. Bu kesinlikle doğru değildir. Dünyanın hiçbir döneminde uygar olmayan milletler, uygar milletleri hakimiyetleri altında tutamamışlardır. Eğer Hunlar, Batılıların iddia ettikleri gibi çadır uygarlığını yaşayan göçebe bir topluluk olsaydı, 500 yıl yaşayamaz, dünyayı avucunda tutamazdı. Saraylarını tahtadan yapmaları, bir Asya geleneği idi. Çinliler de o tarihlerde saraylarını tahtadan yapıyorlar ve taş kullanmayı uygarlık saymıyorlardı.

Mete'nin babası Teoman, sağlığında imparatorluğunu çocukları arasında bölüştürdü. Böylece Büyük Hun İmparatorluğu, Asya Hunları, Volga Hunları, Avrupa Hunları ve Hindistan Hunları olmak üzere dörde bölünmüştür. Batı'da Antik devri kapatan Attila, Avrupa Hunları'nın başında idi. Hindistan Hunları, 6. yüzyıla kadar egemenliklerini kendi bölgelerinde sürdürdüler.

Yirminci yüzyılda yapılan araştırmalar Hunların uygar bir millet ve devlet olduğunu kesin çizgileri ile ortaya koymuştur. Edebiyatları, mimarileri vardı ve çeşitli tekniği biliyorlar ve kullanıyorlardı. Orta Asya'ya yerleşik bir toplumdu. Toprağı sürüyorlar, ekiyorlar,ürün alıyorlardı.Tahtadan evleri vardı. Hayvanları için ahır yapmasını biliyorlar, siteler kuruyorlardı.

DÜŞMANLARINA KARŞI DEĞİŞİK SAVAŞ TAKTİKLERİ UYGULUYORLARDI

Çağın en yüksek savaş aletleri ellerinde idi. Düşmanları peşlerine düştükleri zaman geriye dönmeden ok atmada üstlerine yoktu. Düşmanlarına karşı savaş alanının elverdiği şartlar içinde değişik stratejiler kullanabiliyorlar, düşmanlarını şaşırtıyorlar, yitirilmiş savaşları zafere çevirmenin kafa ve seciye üstünlüğünü hemen her vuruştukları yerde gösteriyorlardı.

Zaferden dönen orduları, genç kızların şarkılarla, şiirlerle karşılamaları uygar bir gelenekti. Tiyatro zevkleri vardı. Bugün de geleneksel tiyatro olarak bilinen orta oyunu, o günlerin tiyatrosudur.

Mete Han'ın zaferlerini övmek için söylenmiş Oğuz Destanı, dünyanın en ünlü destanlarından biridir. Oğuz Destanı, Mete'nin doğuşunu şöyle anlatır:

"Günün birinde Ay Kağan'ın gözü parladı, bir oğlan çocuk doğurdu.

Çocuğun yüzü mavi, ağzı ateş kırmızısı, gözleri ela, saçları, kaşları kara idi. Güzel perilerden daha güzeldi.

Anasının sütünü bir emdi, bir daha emmedi. Yiyecek istedi, konuştu.Doğduktan kırk gün sonra yürümeye, ata binmeye başladı. Ayakları kurt ayağı, beli kurt beli gibi idi. Vücudun her yanı tüylüydü. İşi gücü ata binmek, ava gitmekti."



Hun Türkleri, dünyanın en büyük ilk Türk imparatorluğunu kurmuş, Mete, Attila gibi kahraman hükümdarları ile adını tarihe çivilemiş bir topluluktur. Çağlarının en uygar insanları idiler

1) Mete, unutulmaz Doğu Akını'nı yaparak Altay çonlarının büyük bir kısmını kılıçtan geçirmiştir.

2) Batı Akını'nda yine bir çok Ural ve Altay çonlarının yok edilmesini sağlamıştır.

3) Çin'e akınlar düzenleyerek vergiye bağlamıştır, Mete kendine Çin imparatorunun kızını eş olarak almıştır.

4) İmparatoriçe Lü ile mektuplaşmış, Lü'ye tâciz mektubu göndererek tehdit ve alay etmiş, aksi takdirde savaş açacağını beyan etmiştir. İmparatoriçe ise Mete ayakta duramadığı için ona hanedan arabasını göndermiştir.

5) Mete bundan sonra bir daha Çin sınırına ordularını göndermemiştir. Ama Hun prenslerinden biri Çinlilerin hudutta asker beklettiğini bahane ederek saldırmış bunun üzerine Mete de özür mektubu yollamış ve Çinliler de dostluğu yaşatmıştır.

Ural ve Altay çonları Mete'yi unutmayacak!
 
Moderatör tarafında düzenlendi:

metetuncay

Dost Üyeler
Katılım
25 Tem 2008
Mesajlar
438
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
Türkeli
Web sitesi
www.dildebirlik.org
Adımın, kanımın Atası, soyum Mete. Geçmişimi bildirdin, geleceğimi gösterdin,
vardın Uçmağa.
Kan bizde, bayrak bizde, izindeyiz Atam.
 

NeTKeŞ

New member
Katılım
3 Eyl 2008
Mesajlar
7
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Çok Güzel Paylasım bir oglum Olursa Adı metehan Olucak ins
 

İskender

Moderator
Katılım
15 Eki 2008
Mesajlar
136
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
İzmir
Mete Han (M. Ö. 209-174)



Bir ayağı okyanusta, Öbür ayağı Hazar'da olan dev,
Mete Han'ın ta kendisiydi. Çin duvarında yankılanan ses
Onun askerinin sesiydi:
Üze tengri temür çıda, oklar birle bir bulut,
Başbuğumuz Tanrıkut'tur Tanrıkut'tur Tanrıkut !
Mete Han’ın babası Teoman Çin yıllıklarında Tan-hu (veya Şan-yü) diye anılmaktadır ki, Hun dilinde imparator ünvanı olan bu tabir basit bir kabile reisi değil, çok önceleri teşekkül etmiş bir devletin başkanı olduğunu gösterir. Üvey anasının teşviki ile babası tarafından veliahtlık hakkının kendisinden alınması teşebbüsü karşısında Mete Han, emrindeki demir disiplin altında yetiştirdiği 10 bin atlı ile katıldığı bir sürek avında Teoman’ı öldurerek Hun Tan-hu’su ilan edildi (M.Ö.209).



Mete Han, doğudaki Moğol-Tunguz kabileler birliği Tung-hu’ların ısrarla toprak taleplerine savaş ile mukabele ederek onları perişan ettikten ve böylece hakimiyetini kuzey Peçli’ye kadar genişlettikten sonra güney-batıya döndü ve Orta Asya’daki, Hind-Avrupa kökenli oldukları sanılan Yüe-çi’leri yerlerinden oynattı. Bunlar kütleler halinde batıya doğru çekilirken Mete Han güneye yönelerek Huang-ho büyük dirseği içindeki Ordos bölgesini ele geçirdi ve oradan Çin topraklarına girdi. Mai-yi, T’ai-yuan şehirlerini zapt ederek Han sülalesinin kurucusu İmparator Kao-ti’nin 320 bin kişilik, hemen hemen tamamen piyade ordusunu, bozkır usulü sahte ric‘at tâbyesi ile çenber içine aldı (M.Ö. 201). İmparator, vaktiyle Türkler’in yaşadığı bütün toprakların Hun Devletine terki, yiyecek ve ipek verilmesi ve yıllık vergi taahhüdü şartları ile kendini ve ordusunu kurtarmağa muvaffak oldu. Çin ile dostluk havası içinde ticarî münasebetleri geliştirirken Mete Han, İrtiş yatağına kadar olan bozkırları (Kie-kun = Kırgızlar’ın memleketi) ve buranın batısındaki Ting-ling’lerin yerini, bazı eski Ogur (O-k’ut) kolları ile meskun araziyi, kuzey Türkistan’ı zaptetti ve Isık Gölü etrafındaki Vu-sun’ları hakimiyeti altına aldı.

Bu suretle büyük Hun hükümdarı o çağda Asya kıt‘asında yaşayan Türk soyundan bütün toplulukları kendi idaresinde tek bayrak altında toplamış oluyordu. İmparatorluk sınırlarının Mançurya’dan Aral Gölüne, batı Sibirya’dan Gobi Çölü-Tibet hattına kadar genişlediği bu tarihlerde Hunlar’a tabi olanlar arasında Moğollar, Tunguzlar ve Çinliler de vardı. Mete Han tarafından Çin hükümetine önderilen M.Ö. 177 tarihli mektuptan anlaşıldığına göre Türk devletine bağlı kavimlerin sayısı 26 idi ve bunların hepsi, Tan-hu’nun ifadesi ile “yay geren halk” yani “Hun” olmuşlardı.
Mete Han Döneminin Genel Özellikleri


Görüldüğü üzere bu devlet, idaresindeki kısıtlı tarım sahalarına karşılık, daha ziyade, otlağı bol, hayvancılığa elverişli bozkırlar bölgesinde kurulmuştu. Ekonomisinin temeli başta at olmak üzere, hayvan yetiştiricilik idi. Buna göre sosyal durumu da, toprağa bağlı "köylü" kültüründeki geniş arazi sahibi Çin tabakaları ile köle sınıfından çok farklı idi. Ne malikanelere, ne de toprak kölelerine rastlanmayan Hun bölgelerinde halk, kan akrabalığı ile birbirine bağlı ailelerin meydana getirdiği sosyal ve siyasî birlikler olarak disiplinli ve kendilerini müdafaa için daima silahlı kabileler (boylar) halinde yaşıyor ve devlet bu kabile birliklerinin (bodunlar) kendi aralarında sıkı işbirliği esasına dayanıyordu. Devlet, bu kuruluş icabı ve bilhassa ordunun Mete Han tarafından tanziminden sonra merkezden idare edilen bir "askerî teşkilat" niteliği kazanması sebebi ile askerî karakterde idi ve gerekli şartlar (bozkırda eğitilmiş olmak, at ve silah) hazır olduğu için de fetihlere açıktı. Bu yönden de "köylü" Çin devlet yapısından ayrılıyordu. Çin'de esas rejim "feodalite" olduğu halde, Hun devletinde merkeziyetçilik dikkati çekecek kadar belirli idi.

Küçük memurlar ve bazı müşavirler belki Çinli idi, fakat emirlerindeki silahlı kuvvetlerle aynı zamanda birer kumandan olan bütün yüksek görevliler ile birinci derecede sorumlu makam sahipleri hep Hun asıllı oldukları gibi, devlet teşkilatının da (mesela, sağ-sol veya doğu-batı taksimatı vb.) Çinlilik ile hiç ilgisi yoktu; Mete Han tarafından gerçekleştirilen ve toplulukta kabilecilik gayretlerini kırarak adeta devlete millî topluluk havasını getiren ordudaki 10'lu tertip sistemi de Türk idi. Esasen devletin millî karakterinin korunmasına dikkat edildiğine dair bazı davranışlar göze çarpıyordu: Mesela Paiteng'de imparator idaresindeki Çin ordusunu kuşatan Mete Han’ın, Çin içlerine dalarak bozkırdan uzaklaşmasına zevcesi ve herhalde devlet meclisi tarafından engel olunmuştu. İnanç yönünden ne Moğol totemciliği, ne de Çin toprak tanrıcılığı ile ilgisi bulunmayan bozkır Türk Gök Tanrı itikadındaki Hun devletinin meydana gelişinde "Çin imparatorluğu"nun model olduğuna dair yaygın görüş normal ölçülerdeki karşılıklı kültür tesirleri dışında doğru sayılmamalıdır.

Önce, devlet Çin topraklarında değil, "Hiung-nu"lar sahasında kurulmuştu; Ikincisi, Mete Han’ın "Gök'ün oğlu" diye bir unvan takındığı şüphelidir. Üçüncüsü, Çin devletinde "Gök'ün oğlu" kavramı da aslen Çin değil, Türk menşelidir. Bütün bunlardan dolayı, Mete Han zamanında kesin şeklini aldığı görülen Büyük Hun devleti, etnik yönden ve hakimiyet anlayışı, sosyal yapısı, idarî ve askerî kuruluşları, dini ve dünya görüşü ile, Türk milletinin tarih ve kültüründe feyizli etkilerini iki bin yıl sürdüren bir ana kaynak durumundadır. Bu itibarla, Türk ve dünya tarihinde çok büyük önem taşır.

______________________________________________________
______________________________________________________

HEPİMİZ TURKUZ ... HEPIMIZ KEMALIZ..
 

kerem71

Guest
Katılım
25 May 2008
Mesajlar
1,739
Tepkime puanı
0
Puanları
0
eline saglık kardesim güzel bir paylasım
 

BURLAHATUN

Yasaklı Üye
Katılım
21 Tem 2008
Mesajlar
5,116
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Konum
TÜRKİYE


''At ve avrat benimdi verdim...Ama çorak da olsa vatan toprağı kutsaldır.Devletin, ulusun malıdır.Kimseye verilemez'' Diyen ATAM METE HAN'a selam olsun.
NE MUTLU TÜRK'ÜM DİYENE!

Paylaşımlarınız için çok teşekkür ediyorum.
 

hafiye

New member
Katılım
21 Eyl 2008
Mesajlar
10
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Türk tarihinde en beğendiğim kişidir.Tanrımıza hamdolsun.böyle bir yiğidi bize bahşettiği için.
 
Üst