Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu

Lefkoşalı

Dost Üyeler
Katılım
29 Nis 2009
Mesajlar
57
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu (d. 13 Kasım 1943, Bozköy, Kırım), Kırım Tatar Millî Meclisi Başkanı ve Ukrayna Verhovna Radası Milletvekili.
Babası Abdülcemil ve annesi Mahfure, Stalin döneminde Sudak'ın Ayserez köyünden "kulak", yani zengin aile çocukları oldukları gerekçesiyle Urallar'a sürüldü. II.Dünya Savaşı esnasında gizlice Kırım'a dönen aile Kırım'ın çöl bölgesindeki (Kırım'ın kuzeyinde kalan ovalık bölüme verilen ad) Bozköy'e yerleşti. Ağabeyleri Hanefi ve Hasan, ablaları Şevkiye ve Vasfiye ile birlikte henüz altı aylık bir bebekken 18 Mayıs 1944'de, bütün Kırım Tatarları gibi Kırım'dan sürgün edildi. Yanlarında anneleri vardı. Babası sürgünden iki gün önce diğer Kırım Tatar erkekleri gibi muhtemel bir direnişe karşı tutuklanarak tecrit edilmişti.
Aile Özbekistan'ın Andican bölgesine sürgün edildi. Çocukluğu burada bir köyde geçen Kırımoğlu, 1955 yılında Taşkent yakınlarında bir kasabaya yerleştiler. 1959 yılında Rus dilinde orta öğretimini tamamladı ve Taşkent Üniversitesi Arap Dili ve Edebiyatı Bölümüne girmek için müracaat etti. Ancak "Kırım Tatarlarını, yani Sovyetlere sadık olmayan bir milletin mensuplarını bu fakülteye almıyoruz" diyerek reddedilmesi üzerine bir fabrikaya işçi olarak girdi.
1961 yılında arkadaşlarıyla birlikte "Kırım Tatar Millî Gençlik Teşkilatı"nı kurdular. Bir kaç hafta sonra teşkilatın liderleri tutuklandı, Kırımoğlu işten çıkarıldı. 1962 yılında Taşkent Ziraat Mekanizasyon ve Sulama Enstitüsü'ne yazıldı. Ama üç yıl sonra KGB'nin isteği üzerine "Milliyetçi, Komünist Parti ve Sovyet Devleti aleyhine propaganda yapmak ve yazdığı, Kırım'da XIII-XVII. Yüzyıllarda Türk Medeniyeti adlı makalesini enstitü talebeleri arasında dağıtmakla" suçlanarak okuldan atıldı.
Enstitüden atıldıktan sonra askere çağrıldı. "Benim milletimi yok sayan, tanımayan bir devlete askerlik yapmam" diyerek Kızıl Ordu'da askerlik yapmayı reddedince tutuklandı ve 1,5 yıl hapse mahkûm edildi.
1968 yılında Sovyetler Birliği'nin Çekoslavakya'yı işgalini protesto eden Moskova'daki bir grup aydın arasında o da vardı. Bunun üzerine Sovyet Devleti aleyhine faaliyette bulunmak, Kırım Tatarlarının vaziyeti ve onların hakları hakkında mektuplar ve makaleler yazarak Sovyetler Birliği'nin millî siyasetini lekelemekle suçlanarak 1969 yılında yakalanarak tutuklandı. Aynı suçlamalarla, Moskova'da yaşayan yahudi şairi İlya Gabay ve II. Dünya Savaşı'nın ünlü generallerinden Piyotr Grigorenko da tutuklanarak Taşkent'e getirildi. Ancak Grigorenko'nun davası onlarınkinden ayrıldı ve akıl hastanesine kapatıldı. Böylelikle Kızıl Ordu'nun bu ünlü generali, yalnızca Kırım Tatarlarının haklarını savunduğu için 5 yılını tımarhanede geçirdi. Kırımoğlu ve İlya Gabay üçer yıl hapis cezasına mahkûm edildiler.
Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu 1974 yılında üçüncü defa tutuklandı ve bir yıl müddetle Sibirya'da ağır şartlı çalışma kampına sürgün edildi.
Cezasının bitimine üç gün kala kamp arkadaşlarına ve akrabalarına yazdığı mektuplar nedeniyle, Sovyet Devleti'ne karşı propaganda yapmak ve iftira etmek gibi suçlamalar ile hakkında yeni bir dava açıldı. Bunun üzerine açlık grevine başladı. 303 gün süren açlık grevi boyunca zorla ve darp altında beslendi. Ünlü fizikçi Andrey Saharov, General Piyotr Grigorenko gibi Sovyet aydınları ve insan hakları savunucularının, serbest bırakılmasını talep etmeleri ve bu maksatla Birleşmiş Milletler'e, dünya kamuoyuna İslam dünyasına, insan hakları kuruluşlarına yazdıkları müracaatlar, mektuplar ile Kırımoğlu'nun adı ve Kırım Tatarlarının meselesi dünya kamuoyuna ve Türkiye kamuoyuna duyuruldu. O yıllarda Türkiye'de Mustafa Cemiloğlu olarak tanınan ve verdiği mücadele dolayısıyla halkı tarafından Kırımoğlu olarak anılan bu insan hakları savunucusunun hapishanede öldüğüne dair haberler çıkınca, Türkiye'de pek çok yürüyüş, toplantı, protesto ve açlık grevi yapıldı.
Sovyet makamları, açlık grevine ve dünya kamuoyunun tepkisine aldırmadan onu Sibirya'daki Omsk şehrinde yargıladı ve 2,5 yıl ağır şartlı çalışma kampı cezasına mahkûm edildi. Muhakemesine, akrabaları ve savunmak üzere Omsk şehrine gelen Andrey Saharov ve eşi Yelena Bonner alınmadı. "Halka açık" yargılamada dinleyiciler sırasını KGB ve İçişleri Bakanlığı mensupları doldurmuştu. Kırımoğlu cezasını çekmek üzere Çin sınırındaki Primoraki Çalışma Kampına gönderildi.
Ceza müddetini tamamladıktan sonra Taşkent şehrine getirildi. Şehri terketmesi, akşam 20.00 ile sabah 06.00 saatleri arasında evden çıkması, toplantı yerlerine (kahvehane, çay salonu, tiyatro, pazar yeri vb.) gitmesi yasaklandı ve her hafta karakola gitme mecburiyeti getirilerek açık nezaret altına alındı.
Bir yıl sonra açık nezaret şartlarını ihlâl ettiği gerekçesiyle beşinci defa tutuklandı. Taşkent'deki muhakemesine, Andrey Saharov ve diğer yakınları alınmadı. Kapalı yargılama sonucunda dört yıl Yakutistan'daki Zıryanka Kasabasına sürgün edildi. Yakutistan'dan döndükten sonra, ailesiyle birlikte yerleşmek maksadıyla Kırım'a geldi. Üç gün sonra cebren Özbekistan'a götürüldü. Yangiyul kasabasında yaşamaya başladı.
1983 yılı kasım ayında altıncı defa tutuklandı. Taşkent'teki yargılama sonucunda üç yıl ağır şartlı çalışma kampına gönderildi. Öncekilerle benzer suçlamalarla, yani Sovyet Devleti'nin iç ve dış siyasetine iftira etmek, antisovyet olmak, Kızılordu'nun Afganistan'ı işgalini kınayan bir bildiriyi, Andrey Saharov ve birkaç aydınla birlikte yayımlamakla suçlandı. Ayrıca 1983 yılında Krasnodar bölgesinde vefat eden babasının naaşını yasak olmasına rağmen Kırım'a gömmeye teşebbüs etmek ve bu esnada polisle ve askerle çıkan çatışmalara önderlik etmek gibi ek suçları vardı.
Magadan şehri yakınlarındaki kampta ceza müddetinin tamamlanmasına az bir zaman kala, aleyhinde yeni bir dava açıldı. 1986 yılı sonunda Magadan'da yargılandı ve üç yıl hapse mahkûm edildi. Ancak yargılandığı haberinin alınmasıyla, Türkiye'de ve ABD'inde serbest bırakılmasına yönelik başlatılan kampanyalar ve Reykjavík şehrinde yapılan ilk Gorbaçov-Reagan zirvesinde, Reagan'ın ön şart olarak aralarında Kırımoğlu'nun da bulunduğu hapisteki beş insan hakları savunucusunun serbest bırakılmasını talep etmesi sonucunda şartlı olarak serbest bırakıldı. Siyasî faaliyetlerde bulunduğu takdirde, üç yıllık hapis cezasını tamamlamak üzere tutuklanacaktı.
Kırımoğlu hapisten çıkınca, Kırım Tatar Millî Hareketi'nin teşebbüs grupları mensuplarıyla görüşerek millî faaliyetlerini sürdürdü. Arkadaşlarıyla birlikte, 1987 yılında Kızıl Meydan'da Sovyet tarihinde benzeri pek görülmemiş Kırım Tatar gösterilerini organize etti. Bu gösteriler, Sovyetler Birliği'nde yankı yaptı ve dikkatleri Kırım Tatar meselesine çevirdi, Kırım Türklerine Kırım'ın yolunu açtı.
Kırımoğlu, 1989 yılı Mayıs ayında Taşkent'te toplanan Kırım Tatar Millî Hareketi Teşebbüs Grupları Genel toplantısında kurulan Kırım Tatar Milli Hareketi Teşkilatı başkanlığına seçildi. Bu teşkilatın öncülüğünde 1991 yılında, SSCB'nin Kırım Tatarlarının yaşadığı her yerinde yaptıkları seçimler sonucunda II. Kırım Tatar Millî Kurultayı 26 Haziran 1991'de Akmescit'de toplandı. Bu Kurultay'ın seçtiği ve Kırım Türklerini temsile yetkili en üst organ olan Kırım Tatar Milli Meclisi başkanlığına seçildi. Kasım 2001'de toplanan IV. Millî Kurultay'da seçilen Meclis'in başkanlığına yeniden seçilen Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu, evli ve üç çocuk babasıdır. Bahçesaray'da yaşamaktadır.
 
Üst