Nereden Nereye !

Makbule ÖTÜKEN

Onursal Üye
Katılım
24 Kas 2008
Mesajlar
532
Tepkime puanı
0
Puanları
0
NEREDEN NEREYE !

CTP Genel Başkanı Sn. Özken Yorgancıoğlu her vesileyle “Kuzey Kıbrıs ile Türkiye arasındaki ideal ilişkinin iki devlet arasındaki ilişki biçiminde olması gerektiğini” söylüyor. Hatta daha da ileri giderek “Anavatan-Yavruvatan” söyleminden de aynen Talat gibi rahatsızlık duyduğunu gizlemeyerek “Anavatan-Yavruvatan” söyleminden vazgeçilmesi gerektiğini de belirtiyor.

Aynı söylem biçimlerini TDP yöneticileri de sık sık tekrar edip duruyorlar.

CTP’nin ve TDP’nin; Türkiye ile Kuzey Kıbrıs (KKTC demiyorlar) arasındaki ilişkilerin iki devlet biçimi şeklinde olmasını isterken; Güney Kıbrıs’taki yönetimle, KKTC arasındaki ilişkilerin nasıl olması gerektiğinden hiç söz etmiyorlar. Söz etmedikleri gibi; KKTC’nin varlığını ve kuruluşunu dahi “ayrılıkçı bir hareket” olarak lanse etmeye çalışıyorlar.

Varılacak bir çözümün ise “iki egemen devlet zemininde” yeni bir ortaklık devleti olmasına aynen Hristofyas gibi şiddetle karşı çıkıyorlar.

CTP ve TDP yöneticileri bu ikircikli yaklaşımı nasıl izah ederler bilmiyorum. Ancak, ağızlarından hiç düşürmedikleri “kendi kendimizi yönetme” ve “siyasi özne olma” düşüncelerinde eğer samimi iseler; KKTC’nin sadece Türkiye ile değil, Güney Kıbrıs’la, hatta Avrupa Birliği ile olan ilişkilerinde de aynı yaklaşımı sergilemeleri gerekmez mi?

Türkiye’nin bizim Anavatanımız olduğunu inkar etmelerindeki mantığı nasıl izah ederler anlamak hiç mümkün değildir. Kıbrıs Türklerinin kökleri Anadolu’ya dayanmıyor mu? 1878 yılında tarihin acı bir cilvesi olarak Anadolu’dan koparıldığımızda, “gittiler ama, bir gün yine gelecekler” inancıyla varlığımızı sürdürmedik mi? Ay-yıldızlı bayrağımızı yıllarca sandıklarımızda bir gün yeniden göndere çekmek için saklamadık mı? Düğün ve milli günlerimizde o bayrağı taşımadık mı? Her türlü engele rağmen, minarelerimizden ezan sesi susmasın ve Hristiyanlaştırılmayalım diye direnmedik mi?

Kıbrıs’taki varoluş serüvenimiz boyunca, Türkiye insanının sevinci, sevincimiz, kederi kederimizi, kıvancı kıvancımız, üzüntüleri üzüntümüz, zaferleri zaferimiz olmadı mı?

Türk Kurtuluş Savaşında; dualarımız, Anadolu Türklüğünün ve kuvay-ı milliye hareketinin başarısı için olmadı? Bu halk Türkün ateşle sınandığı o zor günlerde, maddi ve manevi desteği ile Anadolu’daki soydaşlarının yanında yer almadı mı?
Kıbrıs Türkü bu topraklardaki varlığını ve direncini Anadolu’dan aldığı ilham ve güçle ayakta tutmadı mı? Milli mücadele bilincimiz Anadolu’dan gönderilen öğretmenlerin katkıları ile pekiştirilmedi mi?

Her zor zamanımızda; “kan istediğimizde kan, can istediğimizde can” vermeyi Kıbrıs Türkünden esirgemeyen Anadolu insanı değil midir?

Daha da uzatalım mı Sn. Yorgancıoğlu? Bu günlere ulaşmamızda Anadolu’nun, Hükümetlerinin ve Ordusu’nun anlatmakla bitmeyecek kadar özlü ve yürekten katkılarını, fedakarlıklarını nasıl inkar edebiliriz ki?

Böyle bir inkarcılık; en hafif deyimiyle ahde vefasızlık değilse nedir Allah Aşkına?

Türkiye ile Kıbrıs Türkü arasındaki ana-evlat ilişkisi yerine, çıkara ve hesaba, alacak vereceğe dayalı bir ilişkiyi mi savunuyorsunuz Sn. Yorgancıoğlu?

“Türkiye’nin nereye okul, nereye yol, nereye cami yapılacağına karar vermesi doğru değil. Türkiye’nin görevi KKTC’nin ürettiği projeler karşısında TC yardımlarının yerinde kullanılıp kullanılmadığını denetlemek olmalıdır” diyorsunuz. Zaten yapılan da bu değil midir? Üretilen projeler, karşılıklı yapılan müzakereler sonucu iki tarafça birlikte karar altına alınıp “Mali İşbirliği Protokolleri”ne bağlanmıyor mu? “Mali Protokoller”in altında her iki ülkenin yöneticilerinin imzaları bulunmuyor mu?

“Anavatan- Yavruvatan” gerçeğinden neden ve niçin bu ölçüde rahatsızlık duyuyorsunuz? Yoksa Sizin gözünüzde Türkiye Kıbrıs Türkü için sadece garantör bir ülkemidir? Ne dersiniz Sn. Yorgancıoğlu?

“Çözüm ve AB” deyip duruyorsunuz ama, Avrupa Birliğine üye ülkelerin, içine düştükleri ekonomik bataktan sonra; AB Komisyonuna verilmesi kararlaştırılan mali yetkiler ve ilgili ülkelerin ekonomilerini denetleme mekanizmaları hiç mi size bir şeyleri çağrıştırmıyor? AB deki yeni mali oluşumlar sizi hiç mi ırgalamıyor? Yada; olası bir çözümle AB’ye girersek, mali sistemimizin ve ekonomimizin AB cenderesine nasıl sokulacağını neden hesap etmekten kaçınıyorsunuz? Yoksa derdiniz Türkiye mi? Asıl bu çelişkilerinizi halka izah edin.

Sn. Yorgancı oğlu ve Sn. Çakıcı; geçmişi hatırlamak ve Türkiye sayesinde nereden nereye geldiğimizi anlamak adına size Tarih Doktoru Sn. Bekir Azgın’ın “Orta Çağlarda yaşama halleri” başlıklı yazısını şiddetle tavsiye ediyorum. Belki o zaman birazcık izana gelirsiniz!..
 
Üst