Neyin Bayramı ?

Seyyan Uzunoğlu

Onursal Üye
Katılım
24 Şub 2009
Mesajlar
194
Tepkime puanı
0
Puanları
0
NEYİN BAYRAMI ? (1)

Değerli okurlarım. Hak, adalet, yasa ve bunlara itaat ve eğilim Türk Milleti’nin kanında, genlerindedir. Bunu tüm dünya da bilmekte. Ve üstelik tarih de yazıyor ki; Osmanlı Devleti bir çok ülkelere zorla değil; bilakis halkın onayı ve davetiyle, yakarısı ile girmiştir. Bunun en bariz kanıtı da, Kıbrıs Adası’nda Katoliklerin mezaliminde yaşam savaşı vermekte ve dini vecibelerini bile yerine getirememekte olan ve o zaman kendilerine ‘RUM’ – şimdi ise Elen, Yunan olmuşlar, o ayrı konu - diyen azınlığın defalarca Osmanlı’ya giderek, Kıbrıs Adası’na gelip kendilerini bu zulümden kurtarması için yalvarmaları sonucuydu.

Geçen gün tüm dünyada İnsan Hakları kutlanıyordu. Ancak kim, hangi insanların hangi haklarını kutluyor, koruyordu, o da başka bir konu tabii... Ancak, yakın geçmiş tarihimize bakıldığı zaman, ve üstelik yüz elli yıla yakın Kıbrıs Adası’ndaki Türklerin haklarını kale almaksızın... Kıbrıs Türklerini insandan sayıp bu haklardan hiç mi hiç bir tekini tanımaksızın kutlanmış bu güya İnsan Hakları’nı biz de burada kutlamışsak; ee, yuh olsun bize artık!

Kimsenin şüphesi olmasın ki, bu sözde hakların mimarları Emperyalist güçler, sadece ve sadece kendi haklarını koruyor! ABD’nin Irak’a götürdüğü İnsan Haklarına bir bakınız. Burada yıllardır, sivil, kadın, çocuk, bebek; genç, ihtiyar demeden katledilmekte olan bu halkın hangi insan hakları korunuyor, örneğin? Afganistan’da da kan gövdeyi götürmekte. Orada kimin hakları korunuyor? Tabii ki Emperyalistlerin çıkarları! Çeçenistan’da hala bugün kan dökülmekte. Uygur Türkleri sokaklarda boğazlanıyor. Nerede bu insan Hakları kuruluşu? Kim bu insanlara İnsan Hakları’ndan bir tekini tanıyor? Evet. Derler ki ‘Büyük balık, küçükleri yutarmış’.O zaman bu İnsan Hakları sadece büyük balıklara, yani Emperyalistlere, Batılılara tanınan haklardır. O zaman bunlara İnsan Hakları değil, Emperyalist hakları, Batılı hakları demeliyiz. Çünkü, küreselleşme, Uluslararası Yasalar, Dinlerarası Diyalog, Din Özgürlükleri ve benzeri ‘tuzak’ kavramlar, oluşumlar ve tabii yine onlar tarafından tezgahlanmış İnsan Hakları’ndan medet ummak, nasip beklemek beyhudedir, abestir bence.. Uyanalım artık Allah aşkına. Ne demişti Atatürk? Atatürk: “Hangi millet vardır ki, yabancıların önerileri, nasihatleri ile yücelsin. Tarih böyle bir olayı kaydetmemiştir.” İşte bizim, yücelmek ve gerçek medeniyete ulaşmamız için izlememiz gereken tek ve doğru yol; Atatürk’ün İlke ve İnkılapları!

Globalleşme diyorlar. Bakınız, üst kimlik, alt kimlik, efendim efendiler ve köleler diyerek insanları ikiye ayırmış Darwyn ‘Coni’ sinin de demiş olduğu gibi, ve, büyük balıkların sürekli küçük balıkları yutmakta olan bu dünyada globalleşmek demek, iyilik, güzellik, kardeşlik, eşitlik, huzur, barış, istikrar, paylaşım değil; çünkü globalleşmekte olan sadece haksızlık, gasp, yağmalama, yoksulluk, açlık, sefalet, ıstırap, acı ve katliamlardır, asimilasyondur, ölümdür. Göz göre göre soykırımdır! Ve...
 

Seyyan Uzunoğlu

Onursal Üye
Katılım
24 Şub 2009
Mesajlar
194
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Cevap: Neyin Bayramı ?

NEYİN BAYRAMI ? (2)

Evet, globalleşmek, aldananlar için göz göre göre asimilasyondur, soykırımdır! Yukarıda saydığım bütün bunlar ve daha sayamadıklarım, soykırımcı Batılıların, Emperyallerin doyumsuzluğu, kendilerinden olmayanları dünya yüzünden silme eylemleri, kan dökme ihtirasları, dünyayı sahiplenme, idare etme hırsı, bencilliği ve azgınlığı yüzündendir. Başkasının malını, toprağını gasp etme, sahiplenme hastalığı yüzündendir. Bunlar hangi yüzle, hangi istikrardan, hangi globalleşmeden, hangi kardeşlikten ve hangi insan haklarından bahsediyor, neyi kutluyor, ve dünyaya ne tür bir bayramı kutlatıyor Allah aşkına? Biz ağaçlardan ormanı mı göremiyoruz? Gözlerimize perde mi çektiler ki önümüzü göremiyoruz? Biz ne zaman uyanacak ve bizi yutmak, yok etmek isteyen Batılıların oyunlarını göreceğiz? Biz ne zaman kendimize acımaktan, kendimizi düşük görmekten ve Batılı hayranlığından, kuklalığından, kulluğundan vaz geçeceğiz?

Hıristiyan Batı, İnsan Hakları, Uluslararası Yasalar, NATO diyerek... Efendim Birleşmiş Milletler Ordusu diyerek... Ve, daha birçok uyduruk kurum ve sözleşmelerle yıllardan beri dünyanın tüm diğer ülkelerine kendi dillerini, kendi dinlerini, kendi yasa ve ‘sapıklıklarını’ da, - evet, sapıklıklarını da. Çünkü Hıristiyan dininin kitabı İncil’in yasaklamış olduğu ‘sodomy’ yani erkek eşcinselliğini bile yasallaştırarak, 1970’lerde Kiliselerde iki erkeği ‘evlendirme’ gibi dine aykırı icraatlara başladıkları gibi, ve, lezbiyenliği de yasallaştırarak, Avrupa ‘normları’ (!) diyerek başka ülkelere de yasallaştırmaları için dayattıkları gibi örneğin – Evet, yıllardan beri globalleşme adı altında dünyayı kendi idarelerine alma, kendi istediklerini yapma/yaptırma eylemlerini sürdürmekte değil mi bu, ahlaksızlar, bu sözde demokratik, sözde İnsan Hakları tüccarları? İradelerini kırdıkları, azınlıklara bölüştürdükleri birçok dünya milletlerine, şimdi kendi iradelerini dayatmakta değiller mi bu yüzsüzler? Ve, bunlar utanmadan İnsan Haklarını koruyor, İnsan Hakları bayramını kutluyor, öyle mi? Ve biz bile yedik, ve biz bile kutladık, öyle mi?

Gerçeklere kör gözle bakıp da bize: (Korsan) “Kıbrıs Cumhuriyeti’ni tanıyınız! O’na limanlarınızı açınız!”, “Ermeni Soykırımı”nı tanıyınız. “Tarihle yüzleşiniz” diye dayatmakta olan bu soysuzlar, demokrasi adına istila ettikleri ülkeleri unutmuş....Kendi Engizisyon Mahkemelerini unutmuş... Katlettikleri milyonlarca Kızılderilileri unutmuş... Topraklarını gasp etmek için girdikleri her ülkede uygulamış oldukları soykırımları unutmuş... Unutmuşlar Kuzey’de Samilere uyguladıkları asimilasyonları ve 16 yaşındaki kızlara tecavüz ettikten sonra onları soyları tükensin diye kısırlaştırdıklarını... Unutmuşlar hastalıklı battaniyeler hediye ederek toplumlara kasıtlı olarak hastalık bulaştırdıklarını... Unutmuşlar Afrika’da, kasıtlı olarak kendi çıkardıkları fesatlarla birbirlerine düşürdükleri Tutulara, kendi hısım akrabalarını, hatta kendi kardeşlerini, dünyanın gözleri önünde, yolda belde vahşi hayvan doğrar gibi doğramaları için hediye ettikleri palaları......
 

Seyyan Uzunoğlu

Onursal Üye
Katılım
24 Şub 2009
Mesajlar
194
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Cevap: Neyin Bayramı ?

NEYİN BAYRAMI? (3)

Burada, “İnsan Hakları” mimarları ve “Din Tacirlerinin”, sözde demokrasi yüklü ve ellerinde Tanrı’yı istismar pahasına taşıdıkları İncillerle aldatmaya, mallarını yağmalamaya ve topraklarını gasp etmeye gittikleri ülke ve insanlarına uyguladıkları ahlaksızlıkları, kitaplara, insanlığa sığmayan işkenceleri, acı ve katliamları burada saymam olası değil. Ancak, dünyaya uygarlığı da, merhameti ve adaleti de, demokrasiyi ve hatta temizliği de öğretmiş, tarih yazmış Türk Milleti’ni, yani kendi soyunu unutarak; sırf uyumlu, ılımlı, barışçı, bir adım önde ve daha bilemem ne olmak için bunların kuyruklarına yapışanlar, bunların önerileriyle hareket edenler beni zıvanadan çıkarıyor da...

Evet. ‘Dünya Kardeşliği’ derken, ve üstelik bugün hala Demokrasi ve İnsan Hakları götürüyoruz diyerek; aslında silahlar, zehirli gazlar ve füzelerle istila etikleri ülkelerde masum kanı dökmekte olan bu hipokritler, korusunlar o zaman kendilerinden olmayan insanların ve BİZİM de haklarımızı da görelim ve biz de inanalım ve biz de kutlayalım o zaman, bu, İnsan Hakları Günü’nü.....

Ancak ne yazık ki, Türkün Türk’ten başka dostu yoktur sözüne inanmayarak, hala bu soysuzların önerilerine, kurallarına, müfettişliklerine ve dayatmalarına itaatle yürüyoruz Batılıların çirkef yollarında... Uyuz, köhneleşmiş, bitlenmiş, ‘Avrupa Birliği’ne ‘sözde’ üyelik uğruna ve üstelik olmayacak bir dua için vermediğimiz taviz bırakmayarak hem de...

Uyuz Avrupa Birliği’ne üyeliktir, Avrupa normlarıdır, AB müktesebatıdır, Kopenhag Kriterleridir.. Küreselleşmedir, Dinlerarası Diyalog’dur veya başka düzmecelere kanıp, tükenişe doğru gittiğimizin farkına bile varmadan, körü körüne yürüyor, SEVRe düğümleniyor, düğümleniyoruz. Götürüldüğümüz yolun selamet yolu, uygarlık yolu olduğuna inandırılarak, gelenek ve göreneklerimizi ve hatta dinimizi ve dilimizi de asimile ederek ve kendimizi de kendimiz tüketerek, güya küreselleşiyoruz, güya demokratikleşiyor, güya İnsan Haklarından nasibimizi alıyor, güya uygarlaşıyor ve dünya ile bütünleşiyoruz.. Ancak, madalyonun diğer yüzü öyle mi ya?. Elbette ki hayır! Topla tüfekle yapamadıklarını şimdi kurnazlık, kalleşlik ve tuzaklarla, er meydanlarında değil, masalarda ve aramızdan şu veya bu şekilde satın aldıkları Ali Kemallerin işbirlikleri, yardımlarıyla sonlandırmaya çalışıyor bu soyu bozuklar...

Irak’a sözde kitle imha silahları bulmaya ve imha etmeye girmişti büyük abi! Bulamadı. Ancak bulamadık” diyerek adam gibi çıktı mı oradan? Hayır. Gelmişken bu halkı Saddam’dan kurtaralım, onlara demokrasiyi öğretelim, insan hakları tanıyalım, insanca yaşayabilsinler diyerek yıllardır orada. Ülkeyi bölük pörçük etmiş ve halkına da katliamlar uygulamakta. Milyonlarca Müslüman kadını, ne ise... Evet, güya insan hakları tanıyacağı, demokratikleştireceği halkı yıllardır keyfince ‘kullanıyor’, vuruyor, cayır cayır yakıyor, bunlar da insandır demeden dilediğince eziyor, öldürüyor, öldürüyor...
 

Seyyan Uzunoğlu

Onursal Üye
Katılım
24 Şub 2009
Mesajlar
194
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Cevap: Neyin Bayramı ?

NEYİN BAYRAMI? (4)

Burada, temcit pilavı misali değil de, hatırlanmasında yarar var düşüncesiyle, Katolik veya Protestan, fark etmez, nihayetinde mezhep değişikliği de olsa Hıristiyanlık, Hıristiyanlıktır. Ve, Hıristiyanlığın bugün ilahı diyelim Papa: “Türkler dünyadan temizlenmedikçe, Hıristiyanlığa huzur olmayacaktır” deyişini de unutmayalım. Bu cümlede ben, ne İnsan Hakları ne de Dinlerarası Diyalog kokusu alıyorum. Burada sadece İnsan Hakları dedikleri düzmecenin hatta en küçük bir maddesini bile tanımadıkları Türk’e olan kin ve nefretlerini görüyorum. Haliyle, adını gerek, Dinlerarası Diyalog, gerek İnsan Hakları gerekse Din Özgürlüğü veya her ne haspa koyarlarsa koysunlar; varılmak istenen hedef, Türkü dünya yüzünden silmektir. O zaman neyleyim ben İnsan Hakları Günü’nü kutlamaktan. Neyleyim ben İnsan Hakları dedikleri bu uydurmacayı, bana ve milletime tanınmayacak olduktan sonra... Ve, neyleyim ben, Papa’nın da açık açık: “Dinlerarası Diyalog, dünya insanlarının tümünü de Hıristiyanlaştırma projesidir” demiş olmasına rağmen, safça veya kasıtlı bu tuzağa düşenlerden...

Evet. Ne hikmetse hala ‘medeni’ dediğimiz Batılılar, bir yandan bize İnsan Haklarından, demokrasiden ve din özgürlüklerinden fetva vermekteyken; diğer yandan kendilerinden olmayanların canlarını almakta. Birçok ülke halkını da ‘terbiye’ etmek için, daha doğrusu teslim almak için – bize yapılmakta olduğu gibi, örneğin – “Sizi açıkça öldürmeyelim, ancak teslim olmazsanız, o zaman açlıktan geberiniz” diyerek ülke ve insanlara uygulamakta oldukları ambargolar... İnsan Haklarından bahseden bu hipokritlerin, insanlığa da aykırı olan bu ambargoları açık açık uygulamaları, insanları dünyadan tecrit ederek aç, olanaksız ve çaresiz bırakmaları, şantaj ve itaat terörleri, İnsan Hakları’nın hangi maddesiyle bağdaşır, mesela? İnsan Hakları derken, bir yandan fesat yarattıkları ülkelere silah satarak rant elde ederken diğer yandan da güya arabuluculuk yapacak, müdahale edecek ve barışı sağlayacak diyerek girip kalıyor. Ülkeyi bölüyor, kardeşi kardeşe kırdırıyor. Ve tabii, İnsan Hakları götüreceğim diyerek ayağını bir ülkeye yetişip soktu mu, gerisi Irak meselesi, Afganistan meselesi...

Ne hikmetse, toprağına, petrolüne veya stratejik konumuna göz koydukları ülkelere, güya demokrasi ve İnsan Hakları götürüyorum diyerek girip kalmakta iken; birçok ülke doğal afetlerden dolayı açlık ve sefalet içinde yaşam savaşı vermekte. Yüzlercesi, binlercesi düşüp düşüp ölmekte iken, bu din tacirleri, bu demokratikler, bu İnsan hakları bezirganları neredeler acaba? ABD’deki işkence üslerindeki esirlere ve Ebugarib’de, boynuna kayış geçirerek yerlerde sürükledikleri o zavallı adamın vb insan haklarına ne olmuş? Tavşana kaç, tazıya tut diyen, kasıtlı olarak iki taraf arasında çıkardıkları çatışmalarda, her iki tarafa da silah satıp rant elde eden bu, sözde uygar, sözde demokratik sözde İnsan Haklarına saygılı bu hipokritlerin İnsan Hakları gününü kutlamak, oyunlarına gelmek, oyunlarına gelmişliği kabul etmektir...

Haliyle, Dini bile istismar pahasına, Tanrı’nın insanlığı doğru yola, sevgi, saygı ve adalete yönlendirme aracı... Bir ibadet, bir inanç, bir amaç olarak görmeyip de, siyasete, güce ve kazanımlara yararlı; hatta İncil’in “Thou shalt not kill” (Öldürmeyeceksin) öğretisine aykırı, kendilerinden olmayan yok etmekte, dini ve Kiliseyi de bir araç olarak kullanan bu hipokritlerin, bu soykırımcıların Batı Uygarlığıymış! İnsan Haklarıymış! Demokrasiymiş! Dinlerarası Diyaloglarıymış... Hak bu ise, biz almayalım efendim, almayalım!!!

Hayret bir şey doğrusu.....
 
Üst