Nufus Sayımı, Mülkiyet Derken Denktaş'ın Uyarısına Bakılmalı

İsmet Kotak

Onursal Üye
Katılım
13 Nis 2009
Mesajlar
318
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Nufus Sayımı, Mülkiyet Derken Denktaş'ın Uyarısına Bakılmalı

BM ve Rum-Yunan ortak oyunu sahnelendi. Bizimkiler bunu hâlâ göremiyorlarsa Kıbrıs konusunda bir perde daha Rum-Yunan ikilisinin istemine uygun olarak kapanacaktır.

Önce “Mülkiyet tuzağına” düştük. Rumun arkadan plânlandığı “Mülkiyet konusunu öne çıkarmak” oyunu, BM ve AB,tarafından Ankara’ya Talat döneminde kabul ettirilince, KKTC Cumhurbaşkanlığının el değiştirmesine rağmen “Kaldığımız yerden devam“ kararı başımıza kaya gibi düştü.Bunun en büyük savuncusu da Türkiye Başbakanı ve Dışişleri Bakanı idi.Türkiye’nin AB karşısındaki konumunu zayıflatmamak için kalınan yerden devam edilecek ve de gündem “Mülkiyet” olacaktı.

Ankara şunu göz ardı etti. Rum ve Yunanlı, politik adımlarını attığından geride çözmek istediği sadece mülkiyet kalıyor. Kıbrıs sorununu buna odaklamasının nedeni buydu. O tuzağa düştük. Şimdi orada bir yerde oyalanmaktayız. Bu tarafta da Rumun malının tapusunu almadan milyonlarca dolar tazminat ödemekteyiz. Pas pas yapılan Türk mallarına aldıran yok,gündöme taşıyan yok.

İkinci oyun “Nufus” konusundadır. Sen mi ben mi sayım yapacağıma kadar taşınan bu tartışma, aslında araya BM’yi sokarak KKTC’nin ayrı bir devlet ve egemenlik hakkına bu yolla tecavüz etme amacındadır. Hedef KKTC’nin tek başına sayım yapmasını engellemek ve araya BM mandasını taşımaktır. Son günlerde bu baskı giderek arttırılmıştır.

KKTC’de işler hep böyle yürümektedir. Üstte görüşme masasında bazı ilkeler kabul edilmese de BM yetkililerine KKTC dairelerinin kapısı açılmakta, nerede ise evimizin alt üst edilmesi kabullenilmektedir. Bunun aynı AB konusunda da yapılmaktadır. Nerede ise KKTC Daireleri, tümden AB’nin görevlendirdiği ekibe devredildi… Beyanatlarda ne söylenirse söylensin, işte şimdi de Rumlar, BM eliyle ellerini evimize soktular. DPÖ ile Nufus sayımını plânlamaktadırlar. Biz bu oyunu “Annan plânının” hazırlanmasında ve daha sonra referanduma sunulmasında da yaşadık. Evimize girildi, makamlarımız basıldı, geçildi ve sonuçta KKTC Anayasasına aykırı olan referandum yapıldı. İşte şimdi de KKTC’de nufus sayımına el attılar. Bizim taraftan ciddi bir karşı çıkma olmadı.

Yani önce Annan Plânının hazırlanmasında,sonra referanduma sunulmasında,şimdi mülkiyet ve nufus sayımında akıntıya kapıldık gidiyoruz. KKTC sadece izliyor.Felâket buradadır.

& & &

Tam bu sırada Milli Mücadele Liderimiz Rauf Denktaş’ın bomba açıklaması geldi.Bu sadece dışa değil, içe ve Türkiye’ye verilen bir mesajdır.Çünkü bir yerlere sürüklendiğimiz gerçektir.Denktaş’ın genel değerlendirmesi şöyledir:

“(1) 1960 Antlaşmaları BM’de kayıtlı, geçerli Antlaşmalardır. Bunlar, bir ortaklık devleti, fonksiyonlar açısından fonksiyonel federatif bir devlet meydana getirdi. Bu Enosis ile taksim (yani Yunanistan ile Türkiye) arasında bir uzlaşmaydı. Bunun kalıcı olabilmesi için iki NATO ülkesini savaşın eşiğine getirmiş olan kavgayı ve içte kendilerini Yunanistan’ın uzantısı olarak gören Rumlarla, kendilerini Türkiye’nin bir parçası olarak gören Türkler arasındaki boğazlaşmayı kalıcı şekilde önlemek için bu durum üç ülke tarafından garantilenmişti.

(2)Kıbrıs meselesi, Rum-Yunan ikilisi; ortaklık devletinin kuruluşun üçüncü yılında garantilerden kurtulup Enosis’in yolunu açmak için silaha sarılınca ortaya çıktı. 1964’de Güvenlik Konseyinde alınmış olan karar Rumlar açısından “hedefe varış” olarak kabul edildi. Rum liderliğinin uğraşı ve o gün, bu gündür şaşmayan beklentisi Kıbrıs Türklerinin garantilerden vazgeçerek, Rum idaresini meşru hükümet olarak benimsemesidir.

(3) 1977-79’da, “iki kesimli, iki toplumlu federasyon” kararı çerçevesinde yapılan görüşmelerde, zemin, bağlantısızlıktı; garantiler gündemde yoktu ve olamazdı; Kıbrıs, bir bütün olduğunda bile, Türkiye’nin üye olmadığı bir birliğe üye olamazdı; gündemde tek yanlı AB üyeliği ve buna dayanarak garantilerin ortadan kalkması yoktu. Federal Kıbrıs’ın merkezi idaresi, iki eşit egemen birimin mutabakatla merkezi hükümete verecekleri yetkilerle donatılacak, geriye kalan yetkiler, iki tarafa ait egemenlik yetkileri olacaktı."

Bu da üçlü ya da beşli Konferans toplanmasını nerede ise tek çıkar yol olarak kabullenenlere bir uyarıdır.Çünkü BM’nin konumu değişmedi.Değişme olmayınca da Rum-Yunan konumu yerini korumakta,”Türk Cemaatının”(?) buna nasıl monte edileceği tartışılmaktadır.

Biri bize Kıbrıs görüşmelerinin niye sürmekte olduğunu,ya da üçlü veya beşli konferanstan ne umulduğunu söylese ya! Rum ve Yunanlının üçlü veya beşli Konferans yapılmaması için yıllardan beri ayak sürüdüğü ve sonuçta BM’nin onlara ayak uydurduğu bilinmiyor mu?

Kıbrıs’ta çıkar yol, görüşmeleri kesmek ve tam bağımsız KKTC ile yola devam etmektir.Hatta bunun adı da “KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ” olarak...
 
Üst