Olması Gereken En Sağlam Temel!..

Makbule ÖTÜKEN

Onursal Üye
Katılım
24 Kas 2008
Mesajlar
532
Tepkime puanı
0
Puanları
0
OLMASI GEREKEN EN SAĞLAM TEMEL!..

Toplumsal hayatın en temel öğesi olan aile yapısının güçlü yada güçsüz olması; hiç kuşkusuz aile bireyleri arasındaki karşılıklı sevgi , saygı ve hoşgörünün olup olmadığı ile doğrudan ilgilidir.. Özellikle ailede, karı, koca, çocuklar ve diğer bireyler arasındaki sağlam temellere dayalı sevgi ve saygının, hoşgörüyü de beraberinde getirdiğine hiç şüphe yoktur.


Bunun toplumsal ilişkilerde de böyle olduğu bir gerçektir.


Özellikle, aile yaşamında iki insanın biri biriyle iyi geçinmesi kusursuz karakter yapılarıyla değil, kusurlarını karşılıklı hoş görmelerinden geçer. Bu değerlerin olmadığı aile ortamlarında sevgi, saygı ve hoşgörünün yerini; öfkenin, çatışmanın güvensizliğin alacağını unutmamak gerekir. Öte yandan, kişiliğinde komplekslilik ve ezikliğin yoğun olduğu kişilerden sevgi, saygı ve hoşgörülü olmasını beklemek pek de mümkün olmasa gerek.


Günümüzde, sevgi, saygı ve hoşgörü gibi insani ve manevi değerlerden uzaklaşıldıkça; gerek aile ve gerekse toplumsal bütünlüğün giderek erozyona uğradığı, bozularak, zaman içinde parçalandığı gerçeğini çeşitli olaylara tanık olarak, ya da bu olayları yazılı ve görüntülü basından izliyerek görmekteyiz.


Özellikle medya ortamının ve kimi internet sayfalarının çarpık ilişkileri öne çıkararak düzenli v e sağlıklı aile yapısını bozdukları da inkâr edilemez bir gerçektir. Sadece çocukların ve gençlerin değil, yetişkinlerin, yaşını başını almış kişilerinde bu ortamların etkisine kapılıp kişilik bozuklukları gösterdikleri, sanal ortamdaki sapkın ilişkilerin etkisiyle, düzenli aile yaşantısından uzaklaştıkları bir vakıadır.


Dünya tarihine bakıldığında da; aile hayatında başlayan yozlaşma ve ahlaki çöküntünün, toplumun bütününü sarmalına alarak, kimi devletlerin çöküşünde tetikleyici bir etken olduğu gerçeğiyle karşılaşmaktayız.


Demek ki bir toplum ya da halkı çökertip yoketmenin yolu; onun aile yapısını bozmak, ahlak anlayışını ters yüz etmekten geçmektedir.


Nitekim çağdaş ve uygar geçinen vahşi Batının da; kendi hegomonyasına almak istediği ülkelerindeki yaşam tarzını; kendi sapkınlıklarıyla, çirkin ilişkilerini konu eden çeşitli görsel ilitişim araçlarını kullanarak bozduğu, kendi amaç ve beklentilerine hizmet edecek köle insan toplulukları yaratma uğraş ve çabalarının da her geçen gün arttığını söyleyebiliriz.


Bu bağlamda, bazı İnternet cafe’lerin, çocuk yaştaki erkekleri kimi sapık yetişkinlere pazarlama ortamları konumuna getirildikleri, yakın geçmişte basın da büyük yankı bulan olaylardandır.


Sanal âlem, maalesef fuhuş ve sapık ilişkilerin reklam ve propagandasının yapıldığı birer batakhane olma yolunda hızla ilerlemektedir.


Devletin, hükümet edenlerin; çocukların ve gençlerin bedensel sağlığı kadar, ruh sağlığını da önemsemesi; bu alanda koruyucu kurumları oluşturması, çocuk istismarına fırsat vermemesi şarttır.


Ebeveynlerin, özellikle her türlü tehlikeye açık kritik yaşlardaki çocuklarını fazla baskıcı ve takipçi bir tavırla değil ama başıboş bırakmamaları, arkadaşlarının ve ailelerinin kimler olduğunu gözlemlemeleri gerekmektedir. Çocuk kendi ailesi içerisinde gerekli sevgiyi, hoşgörüyü, güveni bulmalı ve yaşamalıdır. Madde bağımlılığının gün geçtikçe yaygınlaştığı düşünüldüğünde; ilgiden sevgiden uzak bireylerin yaşı ne olursa olsun böylesi ölümcül ve tedavisi zor alışkanlıklara açık olduklarını unutmamak gerekir.


Günün Sözü:
"İnsan olmak zor iş... İnsan kalmak ise en zoru"
 
Üst