Onların İstediği asla olmayacak.

Bülent Baysal

Dost Üyeler
Katılım
21 Ağu 2008
Mesajlar
481
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
Tanrı ve Hıra Dağlarında
1974 yılı temmuzunda, Türkiye, Yavruvatandaki kardeşlerine sapık yunan ideolojisi olan megaloidea düşüncesinin bir cüzü olan enosis hedefine ulaşmak için rum palikaryalarının reva gördüğü soykırım girişimlerini ve Kıbrıs'ı yunanistana ilhak ederek, Anadolu'yu kuşatma hareketlerini önlemek üzere Kıbrıs'a uluslararası yasalara uygun olarak askeri müdahalede bulundu. Türk Askerinin özünde bulunan militar yetenek, askerlik şecaati ve zekasının harika bir ürünü olan çıkarma ve indirme harekatlarıyla Kuzey Kıbrıs palikaryadan ve onun zulmünden arındırılarak rum güneye def edildi. (Keşke adanın tamamından def edilseydi)
Buna yunanistan tarafı dünyada kalleşçe bir kamuoyu yaratma çabaları dışında fiilen bir karşılık verme veya engel olma gibi bir reaksiyon gösteremedi. Gösteremezdi de. Devrin yunan cumhurbaşkanı konstantin karamanlis 1974 yılı sanıyorum ekim ayında Selanik fuarının açılışında şu itirafta bulunuyordu; "Bu günkü imkan ve güçlerimizle Türkleri bir savaş ile yenmemize olanak yoktur. Ancak mücadelemizi bütün diğer çarelerle devam ettireceğiz. Türklerin yaralarını kaşıyıp, kanatacağız."
Bu kalleşlik kokan itiraftan sonra yunanistan, Türk düşmanı bütün örgütlere, Asala ya, PKK ya, Apo ya kucak açmaktan, bunlar vasıtasıyla Türk düşmanlığını desteklemekten çekinmemiştir.
Andreas Papandreu'nun şu sözü anlamlı ve ilginçtir. "Elenizm mücadelesi kürdistan dağlarından başlayacaktır."
Yunanistan bu düşünce ve hedefler paralelinde megalo ideasına ulaşmak için kendi askeri ve maneviyat güçsüzlüğünün farkında olarak ve diğer devletlerin, ağabeylerinin himaye, destek ve yardımlarına sığınarak dünyada bir Türk Düşmanlığı düşünce ve hareketi oluşturma yönünde çalışmalarına devam etmekte ve Türkiye ve Türk aleyhindeki her türlü durum, konum ve faaliyeti desteklemektedir. Bu düşmanca tutuma koşut olarak Batı Trakya'da, evladı fatihan topraklarında yaşayan Türk azınlığa baskılar da zaman geçtikçe artmaktadır.
Avrupa Birliği ile Türkiye ilişkilerinde güney Kıbrıs'taki tabansız ve şekilsiz devletcikle birlikte her türlü engelleme ve bozgunculuğa tevessül etmektedir.
Bu özet perspektif açılımında Türkiye ve Yunanistan arasındaki en büyük sorun şu an Kıbrıs'tır. Yunan kalleş düşüncelerinin ve ağabeylerinin hedef ve emellerinin güncel basamağı şu an Kıbrıs'tır ve Türk'ün Kıbrıs'tan kovularak geri kalan bazı tabansız kalleşlerle birlikte Kıbrıs'ın Yunanistana ilhakıdır.
1974 de yiğitçe ama kitabına uygun olarak yapılan haklı müdahaleyi halen içine sindiremeyen Kıbrıs rum palikaryaları ve yunan, jeolojik olarak zaman içinde Anadolu'dan koparak bugünkü İskenderun Körfezini yaratan bu güzel öz anadolu parçası Kıbrıs'ı tamamen yunan toprağı yapmak ve güzel Anadolu'yu tamamen kuşatarak, "Kürdistan Dağları" (!), İstanbul ve Karadeniz kıyılarına kadar gözdiktiği hedeflerini ve emellerini sağlam bir başlangıca dayamak istemektedir. Sanıyorlar ki Yağma Hasan'ın böreği ortada ve sahipsizdir.
Tarihi gelişme içerisinde Kıbrıs hiç bir zaman rum olmamıştır. Özünde elen yoktur. Yunanistan Kıbrıs'la megalo idea paralelinde ilgilenmektedir. Makedonya'lı İskender'i elen sayarak ve bir Roma Devleti olan Bizans'ı da bir elen devleti olarak sahiplenen yunanlı, gözünü her zaman diktiği Anadolu'ya bu defa Kıbrıs'tan girizgah yaparak ulaşmak istemektedir. İstanbul'un 1453 de Türk'lerin Doğu Roma İmparatorluğu olan Bizansı yıkarak fethetmesinden tam 340 yıl sonra yunanlının 1791 yılında ortaya attığı megalo idea fikrinde temel amaç Anadolu'yu Türklerin elinden almak, yunan yapmak düşüncesinin şu anki tek dayanağı Kıbrıs'tan başlamaktır.
Yunanlı Kurtuluş savaşında Atatürk ve Türk Ulusu'ndan yediği tokadı çabuk unutmuştur. Gerçi Türk'ün tokadı o kadar çabuk unutulmaz ama Mustafa Kemal'den sonraki dahili bedhahların vurdum duymazlık ve kalleşlikleri biraz de buna neden olmuştur.
Yunanistan bir devletcik olarak ağabeylerinin desteğiyle, herhangi bir kutsal kurtuluş mücadelesi vermeden, avantadan kurulduğu günden itibaren topraklarını Türkiye aleyhine yüzde ikiyüzün üzerinde bir orana varacak şekilde devamlı genişletmesine rağmen biteviye olarak dünyayı bir Türk Tehdidine ikna etmeye çaba göstermiştir. Hem de hep kalleş metodlarla. Bu kalleşçe çalışmaların en büyük kanıtı, Yunanistanın topraklarını genişletirken hiç bir askeri başarı göstermemiş olmasıdır. Yumurta hep ağabeylerinin hazırladığı hazırlop durumdadır. Hep avrupalı ağabeylerinin, başta İngiltere ve Rusya'nın desteklediği muhtelif anlaşmalarla bu genişleme sağlanmıştır. Yunan hep armut piş ağzıma düş demiştir.
Sabırlı Türk, istese bir kaşık suda boğabileceği kalleş ve korkak ruma iki tokat atmış ve megalo idea düşüncesini akamete uğratmıştır. Kurtuluş Savaşında yunanın Ankara önlerine kadar gelmişken Akdenize dökülmesi ve 1974 Barış Harekatı bu iki tokattır. Birincisinde rum arkasını dönerek kaçmış gitmiş, ikincisinde de güçsüzlüğünün ve çaresizliğinin sebebiyle seyirci kalmıştır. Başka ne yapabilirdi ki.
Ama şimdi rum kalleş ve hain politikalarına geri dönmüştür. Ama rum bilsin ki Kıbrıs'ta işler, bizim gafletimizle bedavadan konduğu 12 adalardaki gibi olmayacaktır.
ONLARIN İSTEDİĞİ OLMAYACAK, Türk, Kıbrıs'ta varlığını ve bağımsızlığını sürdürerek, kuvvetlenerek hep kalacaktır. Bunun için orijin tarih de 19 Nisan 2009 olacaktır.
Bu böyle bilinmeli ve rum ayağını denk almalıdır.
 

Ekli dosyalar

  • images1.jpg
    images1.jpg
    6.8 KB · Görüntüleme: 23

CANBULAT

-Otağ Hanı-
Katılım
21 Mar 2008
Mesajlar
4,111
Tepkime puanı
0
Puanları
36
Konum
Tanrı Dağları Yaylağım, Orhun Nehri Sulağım
Cevap: Onların İstediği asla olmayacak.

Bizim ülke yönetiminde tek suçumuz veya tek zayıf yanımız strateji kuramamaktır. Ordumuz dünyanın sayılı orduları arasında yerini almıştır. Yenilmesi zordur. Bileği zor bükülür. Fakat nedense ikili ilişkilerde ileriye dönelik 10-20-30 senelik plan yapma ve uygulamada başarısız kalıyoruz. Eğer bunuda başarabilirsek ne ermeni soykırımı diye ötenler, ne direğe tırmanıp bayrak indirmek isteyenler, ne dağda vatanhainleri olur karşımızda.
 
Üst