Onurlu Yaşamın Ayak Sesleri!!

GÜNEŞ DOĞARKEN
Salih Mehmet Ersoy

Değerli okurlarım,
Yıllardır kendi ülkemizde başımız dik, bağımsız ve özgür bir yaşam için mücadele verirken, önümüze çıkan engelleri aşmak için gece gündüz demeden mücadele etmesini bilen bir halkız.
Kim demiş ki uysal isek, boynu vurulacak koyunuz. Kırarız zincirleri, ezeriz nefreti, öfkeyi ve kini. Yeneriz düşmanlığı, unutmayız asla insan oluşumuzu, insanlığı.
Kıbrıs Türk insanına baktıkları zaman, sevecenliğini, yumuşak kalbliliğini, kibar ve efendi duruşunu istismar ederek, nasıl olsa kandırılacak bir halk gözüyle baktıkları için, akla gelmedik hileler, yalanlar, düzenbazlıklar ve iki yüzlülük sergilemekten utanmadılar. Kandırarak bizi Hristiyanlığın içki masasında meze olarak kullanacakları hayaline kapıldılar. Demokrasi dediler, insan hakları dediler, hatta utanmadan hukuku çiğneyerek hukukun üstünlüğü dediler, ve bunları söylerken, karşımızda utanmadan sırıtarak gülücükler dağıttılar. Bütün mesele, Kıbrıs Türk insanını kandırmak ve kapana kıstırmaktı.
Yıllardır Kıbrıs Türk halkını istedikleri hizaya getirmek için senaryolar ürettiler. En sonunda başaracaklarına inandıkları Annan Planı ile bizi kendi ellerimizle Rum- Yunan ikilisine ve genelde Batı’ının Ehlisaliplerine yem olmamzı sağlayacak bir planı önümüze koydular. Ve bu alçakca hazırlanan planın kabulü için milyonlarca dolar ve Euro’lar harcadılar. Ancak bir gerçeği unuttular. Yalanla, dolanla ve sahtekarlıkla hazırlanan senaryoların tutmasını engelleyecek İlahi Güc’ün varlığını unuttular.
Bu gün geldiğimiz nokta, bu güne kadar Kıbrıs Türk halkı için hazırlanan pis ve mendebur senaryoları yüzlerine vuracak yeni bir iktidarın gündeme gelmesi sözkonusu. 19 Nisan 2009 Genel Seçimlerinde iktidara gelecek zinde güçler, Kıbrıs benim vatanım, ata emanetim diyen güçler, mutlaka bu gün sergilenen senaryoları tuzla buz edecek ve halkımızın hak ettiği insan gibi yaşam seviyesini yakalamak için gece gündüz demeden halkımızın ve sadece halkımızın bu adada özgür, bağımsız ve medeni insanlar gibi yaşamını sürdürmesi için gerekenleri yapacaktır.
Bu gün geldiğimiz noktada, Kıbrıs Türk halkının sırtını yere vurmak için çırpınan Ehlisaliplerin başlarını iki elleri arasına alarak arpacık kumrusu gibi düşünecekleri bir dönem olacağından asla şüphem yoktur. Çünkü bizde bir söz var ve der ki; Yalancının mumu yatsıya kadar yanar.
Evet yalancıların mumu yatsıya kadar yanmış ve sönmüştür. 24 Nisan 2004 sonrası limanlarımıza, uçak alanlarımıza gemiler ve uçaklar gelmediği gibi, eurolar, dolarlar da akmadı. Çünkü oyun, bize uygulanan soykırımın ortadan kaldırılması değil, aksine bizi kapana kıstırmanın oyunuydu.
Hey AB’nin Ehlisalipleri, “Almayın Mazlumun Ahını, Çıkar Aheste Aheste.
Kıbrıs Türk halkına oynanan bu çirkin oyunu aklımızdan çıkarmamız asla mümkün değildir. Ve diyoruz ki;
Mazluma Hürmet Et, Zalime acı,
Yeretsin Gönlünde Hem Zengin Hem Bay,
Gündüze Geceye dermanlar götür,
Bir elinde Güneş, Bir Elinde Ay.
Son sözümüz şu ki, 19 Nisan 2009 Kıbrıs Türk halkının bu topraklarda başı dik, özgür ve bağımsız bir yaşam için iktidara gelecek UBP ya da UBP+DP iktidarının bir elinde Güneş, ve diğer elinde de Ay olacağından asla şüphe etmiyoruz. Çünkü onurlu yaşamın ayak seslerini duyar gibiyim.
Yolumuz açık, bahtımız ak olsun.

Cevap: Onurlu Yaşamın Ayak Sesleri!!

Halen daha AB yolunda ilerlemek için yol katediyorlar fakat arpa boyu ilerlemediler. Üstelik de kanla canla kazanılan Vatan toprakları AB dostlarımızın emrine sunuldu. Tüm bunları yaşayan ev aldatılan halk olarak en güzel ödülü inanıyorum ki halkımız en iyi şekilde verecek ve bir daha Emperyalizme kanmıyacak. Bizi azar azar yok etmek isteyen sahte dostlarımızın hayalleri gerçekleşmiyecek. AB filmi hüsranla sona erecek ve halkımız Egemenliğini ve Bağımsızlığını Hristofyas'a teslim etmeyecek.