Ötekileştirme Fetişizmi!

Ahmet Ötüken

Onursal Üye
Katılım
17 Nis 2012
Mesajlar
35
Tepkime puanı
0
Puanları
0
ÖTEKİLEŞTİRME FETİŞİZMİ!

Küçük Mustafa’nın öz babası tarafından işkence edilerek ölümüne neden olunması veya öldürülmesi toplumda büyük bir hiddet ve infiale neden olmuştur.


İnsanlık değerleri ayakta olan her toplumda böylesi vahşi cinayetler karşısında toplumsal nefretin ortaya çıkası çok doğaldır.


Bu ve buna benzer suçlar insanlık suçudur.


Allahın verdiği cana kıymak suçların en büyüğüdür.


İnanıyoruz ki; yargının bu konuda yapacağı araştırma ve sorgulamalar sonunda vahşet olayının oluş nedenleri konusunda önemli saptamalarda bulunulacak ve elde mevcut ceza yasaları çerçevesinde suçlu ya da suçlular gerekil cezaya çarptırılacaktır.


Aslında; bu vahşi cinayet olayından herkes, bütün ilgili ve sorumlular dersler çıkarıp, alınması gerekli sosyal, ekonomik, yönetsel ve yasal tedbirleri alırlarsa başka çocuklarımızın canilerin kurbanı olmasının önüne geçilmiş olur.


Bu vahşet olayı karşısında erken tepki vermeyi ve konuyu siyasi boyutlara taşıyıp olay üzerinden siyasi rant sağlamayı doğru bulmayanlardanım.


Ancak siyasiler arasında yapılan tartışma ve kısır çekişmelerden ve birbirine suç yükleme yarışından anlıyoruz ki; bu üzücü ve düşündürücü olay siyasete malzeme konusu yapılmak istenmektedir.


Keşke Cumhuriyet Meclisinde oy birliği ile alınacak bir karar çerçevesinde cinayetin ortaya çıkış nedenlerini tüm yönleriyle irdeleyecek uzmanların da görüşlerinin alınacağı bir araştırma komitesi oluşturulsa ve konu böyle bir platforma ele alınıp, hazırlanacak bilimsel rapor doğrultusunda gerekli önlemlerin alınmasına zemin hazırlanmış olsa!


Ama öyle olmuyor işte..


Biz her şeyi siyasileştirip, olay üzerinden siyasi rakiplerimizi hırpalamayı siyasi anlayış haline getirdik.


Yani maksat, toplumu ve ülkeyi iyiye, doğru ve güzele götürecek adımların atılmasına, önlemlerin alınmasına katkı sağlamak değil, siyasi rant peşinde koşmaktır.


Dün sabah alış veriş için bir markete gittim.


Kasanın önünde duran iki bayan yüksek sesle birbirine konuşuyorlar.


Birisi diyor ki; “bunlar geldiler, artık evlerimizi kilitlesek de huzur duymuyoruz”


Diğeri karşılık vererek “Artık bu ülkede Kıbrıslılar olarak azınlık durumuna düştük. Biz yok edecekler”


Sohbet bu çerçevede dakikalarca sürdü.


Kasada görevli bayan uzun yıllar önce Türkiye’den gelen ve çok iyi tanıdığım bir görevli.. Emeğini, alın terini bu ülke için akıtan, bu ülkenin ekonomik yaşamına katkı sağlayan bir emekçi.


Baktım ki; söylenenler karşısında yüzü kızarmış. Adeta karşısındaki tarafından yargılanan bir psikolojinin belirtileri yüzüne vurmuş..


Bu tür söylemler, kime ve neye hizmet eder, sonuçları ne olur, hangi çevreler sokaktaki insan üzerinde böyle bir kanaat oluşturma yoluna gider bunu anlamak mümkün değil.


Bir sanatçının; güya aydın; mahkeme avlusunda olaydan tepki duyan vatandaşların önüne geçip, boy gösterisi yaparak “verin cezasını biz keselim” şeklinde laflar etmesinin de yakışık almadığını söylemek durumundayım.


Gazeteleri ve kimi köşe yazarlarını okuyoruz.


Vahşet kınananırken; bilinçli ve ideolojik nedenlerle vahşetin arkasında milliyet ve geldiği coğrafya aranıyor.


İnsanlık suçunun alnına, milliyet, köken ve geldiği coğrafya yapıştırılmak isteniyor.


Türkiye basını konuyu manşetlerine taşımış da; caninin “Türkiyeli olduğu kasıtlı olarak gizlenmiş”

Vs. vs..


Kardeşim; suçun milliyeti yoktur. Suçun dini de yoktur. Suçun insanın doğduğu ve yaşam sürdüğü coğrafya ile de ilgisi yoktur.


Hatta suçun söylendiği gibi “cahillik” ya da “geri kalmışlık” la da ilgisi yoktur.


Suçu her milletten, her dinden, her dilden, her coğrafya’dan hatta her tahsil düzeyinden işleyenler olabilir.


Bahse konu vahşi cinayet dâhil; her suçun ve insanlıkla bağdaşmayan her eylemin kendine özgü nedenleri vardır. Önemli olan bu nedenlerdir ve devlet olarak bu nedenleri asgariye indirecek önlemleri almaktır.


Amaç eğer, siyasi ve ideolojik nedenlerle olayı başka zeminlere çekmeye kalkmaksa ki bu yönde hareket edenlere, yazıp çizenlere rastlıyoruz, bundan herkes zararlı çıkar.


Hele dünyanın her tarafında görülen böylesi olaylardan yola çıkılarak “ötekileştirme fetişizmi” ne yönelip toplumda sosyal ve ekonomik yaşamamızın bir gerçeği olan insanlar üzerinden bir ulusa karşı düşmanlık duygularını yeşermeğe çalışmak, “solcuyum” diyen gazetecilere, sanatçılara ve siyasetçilere hiç yakışmaz.
 
Üst