Öz Türk Kültürünün Kökeninden Gelen Alevilerimiz

KÜLTEGİN

Genel Koordinatör
Katılım
18 Şub 2008
Mesajlar
1,731
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Konum
Tanrı Dağlarında


Ön-ata söylence biliminde kişiler Tanrı beldesinde UYU-USUQ* ,

Göksel, Tanrısal uyku halde bulurlar : renksiz, kokusuz, şekilsiz ve hareketsiz …Bu kelime bugün uyuşuk olmuştur.Tanrı emriyle

· OZ’laşarak(1), alev, ateş topuna dönüşür ve yeryüzüne döne döne(2) inerler ve

· yeniden şekil değiştirip yeryüzü kişisi olurlar.



· Tanrıda, kadın erkek ayırımı (3) olmadan geldiklerinden aralarında hiç bir ayırım yoktur.

Toplanıp kendilerini yönetecek bir buğ (bey-bilimsel deyimdir, siyasetle ilgisi yoktur) seçerler. Bu kişi halkına kul, köle gibi hizmet etmekle görevlidir.



· öldüğünde halk toplanır ve eğer buğ halkına gerçekten iyi hizmet etmişse, vücudu ateşe verilir. Can’ı-ruh’u, ten’den dışarı – Tanrıya erişmesi için- AT’ılır(4)

· Yeryüzünde kalan külleri toprak bir kaba konur. Ve Ateş evine ya da yakınına gömülür ve bir taş bir Bengi dikilir.



· Can’ı yeniden OZ’laşarak Tanrıya erişir,

· ölümsüzlüğü kazanır ve başka dünyada

· yaşama dönmek için Tanrı buyruğunu bekler.



· Halkı, bu mezarın ya da bengi taş’ın etrafında yedi kere dönerler(5)

· Yedi, Ön-Türkçede ËZ-ËDİ’dir … kutsama demektir.



Bu merasimden sonra

· ateşe verme yemeği verilir.

· Yemek esnasında müzik (6) yapılır.

· Ön-Türk geleneklerinde, KÜN-ËKİ yani güneş ve ay …Güneş, erkektir, kadın da AY’dır..



Ön-Türk dünya görüşünde

· kadın ve erkek (YARIM)dırlar onlar ancak ,

· Tanrısal ve en kutsal davranış şekli olan cinsel ilişkide (BİR) olurlar ve

· TANRININ YERYÜZÜNDEKİ GÖRÜNTÜSÜ olan

· KUŞAK’ların devamını sağlarlar.



Bu, Ön-atlarımızdaki

· KADIN ERKEK EŞDEĞERLİLİĞİ ALEVÎ ve BEKTAŞİLERİMİZDE günümüze kadar,

· çok sayıda binlerce yılı aşmış olarak yaşamaktadır.



Alevîlerimiz,

· kültürlerinin tarih öncesine inen kökenlerini bilmediklerinden ,

· Tanrısal inançlarını Hazreti-Âli ile bağdaştırmışlar

· İslâmı, kendi binlerce yıllık dünya görüşüyle kaynaştırmışlardır. Tamamen bilimsel olan bu araştırmalarımızla, Alevîlerimizin İnançlarına asla karışmak istemediğimizi ve ona saygı duyduğumuzu belirtmek isteriz.

· Biraz dikkatle, Alevî merasimlerinde Ön-Türk öğeleri bulduk , tespit ettiğimiz sayılara göre

Ön-Ata kültürünü arayalım :

1- AlevÎler saz şairlerin OZ/an derler. Şair, müzik ve şiiriyle Can’ları Tanrı beldesine götürür, ruhlarını OZ’laştırır, Tanrı beldesine taşıyarak yüceltirler.



2- Yeryüzüne dönedöne iner, mezarın etrafında da dönerler…Alevîler, âyinlerinde dönerek halka çizerler bu halka ön-Türkçe bir damgadır adı ONG’dur ve anlamı Tanrıya erişme başarısı anlamını taşır.



3- Kadın Erkek ayırımı olmaması, kadına toplumda lâyık olduğu yeri verdiğini gösterir. Onu çarşaf altına sokmamakla da erkeklerin , erkekler tarafından ahlâksızlıkla itham edilmesi sorunu doğmamıştır



Gelelim ZÜLFİKAR’ın kılıcına :

· kılıcın ucu dışa doğru açılmıştır. Bu şekil,

· UÇ diye okunan ve Buğ, Han kısacası, önder anlamı taşıyan bir ön-Türkçe damgadır.



4- Kılıcın sapı ise, kolları yana açık bir şekil oluşturur ki bu da

· AT damgasıdır , vani tanrıya eriştirmek üzere tenden dışarı atılması demektir..



5- Kılıcınbir bütün olarak okursak

· UÇ+AT, ..Halkına iyi hizmet etmiş buğ’un canını tanrıya eriştiren anlamı çıkar..



6- Ateşe verme yemeği kutsal değerde olduğu için bu müzik saz ile yapılır;

· saz kutsaldır, icra esnasında konuşulmaz, saygı içinde dinlenir, yere konmaz duvara asılır.



Alevîlerde OYUNG’larında, ya da Semâ esnasında bir kol’un göğe doğru öteki kolun yere doğru tutuluşu, doğrudan

OZ damgasıdır : Yerden göğe / gökten yere…Tanrını bereketi anlamını ifade eder.

OYUNG, bugün sadece OY haline dönüşmüştür, bir düşünce etrafında bir olma’yı ifade eder

Gelelim, .ALEVÎ kelimesinin kökenini aramaya,

· Çok sayıda ve çok Alevî’nin bana sorduğu gibi Acaba Alevî ,

· Arapçada ALUVVİ’den mi geliyor?



Sanırım, bu kelimeni kökeninde

AL vardır. AL, kutsal demektir(prof.İnan)

Al, ateş rengi, Akkor rengidir…bayrağımızın da esas rengi AL’dır kırmızı değildir.

AL, al / mak fiilinden yola çıkarsak,

ateş kendisine verilen

AL/ır ve göğe,

Tanrı’ya yükseltir onu OZ/laştırır, Tanrı Bil’ine , Tanrı beldesine yüceltir.



Bu düşüncemize göre,

Arapça ALUVVİ’ den varılan

Türkçe ALEVî kelimesi,

AL’a , kutsal’ a, Tanrıya eriştiren, Onun OZ’laşmasını sağlayan anlamı vermiş olmalıdır.



VE DE şimdi Alev^lerin Türk Kültürüne en büyük en değerli hizmetine gelelim :

Saz şairleri , şiirleri saf Türkçe yazmışlar ve

dilimizin Arapça’da, Osmanlıca’da erimesine set çekmişlerdir.



İki örnek verelim:

Fuzûlî’den, bir mısra : ARZUMEND-İ RUH-İ LEB-İ HANDANINEM ,,, 350 yıl önce söylenmiştir…Sadece , sondaki EM Türkçedir…Bir de,

Pir Sultan Abdal’dan…BİR NEFESCİK SÖYLEYEM , DİNLEMEZSEN NEYLEYEM….Bu da 600 yıl önce…?

Hangisi, bir Türk tarafından hemen anlaşılır?



Alevîlerimiz,

Ön-Ata Kültürünü günümüze kadar taşımışlar,

zaman ve mekânda kökenlerini korumuşlardır. Onlar,

ÖN-ATA KÜLTÜRÜMÜZN EVRENSEL TEMSİLCİLERİDİRLER..



Halûk Tarcan 23 / 01 / 2009





Not : Alevî kültürünün genişlemesine ve derinlemesine incelenmemiş olduğunu düşünmekteyiz. Bu, değeri, çerçevesiyle tam olarak ortaya çıkarılmamış olan büyük kültür, Osmanlı döneminde, en acı şartlarda dışlandığı için, dış ülkelere, Batıya yayılmış, Batı kültüründe belirli olduğunu sandığımız, önemli seviyede etkilerde bulunmuş, İspanyada kökeni bir türlü bilinmeyen KATAR kültürü hâlinde ortaya çıkmıştır.

H.T.
 
Üst