Para Geldi, Mertlik de, Birlik de Bozuldu . . .

Seyyan Uzunoğlu

Onursal Üye
Katılım
24 Şub 2009
Mesajlar
194
Tepkime puanı
0
Puanları
0
PARA GELDİ, MERTLİK DE, BİRLİK DE BOZULDU...

Evet değerli okurlarım. Para geldi birlik de, dirlik de bozuldu. Para geldi, “biz” iken, şimdi “ben” olduk maalesef... Çünkü herkes kendi çıkarını, kendi cebini, kendi rahatlığını, kendi gösterişini ve kendi midesini düşünmeğe başladı. Çok gerilere gitmeden; 1963’ten 1974’e on bir yıl dilde kolay ve ellilere dayanan öncesinde çektiklerimiz de bir çoğumuza bir şeycik öğretemedi. Bir yandan ganimet, bir yandan güvene ulaşmak... Bir yandan da, sağ olsun Anavatan ve Mehmetçik’le ulaştığımız özgürlükle, üzerimize çöken rehavet ve parayla ne oldum delisi olduk. Yalan mı? Ahmet’in var, benim de olmalı. Ona verdilerdi de bana az verdiler ve bu gibi martavallarla bölük pörçük olduk...

Bir buçuk asra yakın, uzun bir zamandır, Kıbrıs Türkleri olarak, kaderde ve kıvançta, zor günlerde ve bayramda... Tehlikede ve güvende, hastalıkta ve sağlıkta; ölümde ve hayatta, halkımızda her zaman birlik ve beraberlik vardı. Beraber ağlar beraber gülerdik. Evet, o zamanlar da aramızdan türemiş Ali Kemaller, İzzetler ve Kanatlılar, kanatsızlar yok değildi. Ancak seslerini şimdikiler gibi o kadar da yükseltemiyorlardı. Bir avuçtan fazla değildik çünkü ve, her kes her kesin kim, hangi yolda ve rengini, huyunu suyunu, ne olduğunu pek ala biliyordu.


Yıllarca barış, güven ve refah içinde yaşadık Anavatan ve Mehmetçiğe çok şükür. Şimdi hurmadan indik de, mafiş kurban der gibi, ne bu nankörlük, ne bu tafralar? Ancak, ne diyelim, para geldi, sözde demokrasi geldi ve, kendini fasulye nimetinden zanneden her kes bir parti kurma hevesine kapıldı. Demiştik ama, burada bir avuç insanız, ne bu on kişiye sekiz parti? Bölündük, partili olduk, karşıt olduk, ayrıldık da ayrıldık işte... Yani biz çaylaklar, bu Emperyalist kurgusu demokrasinin sadece suyunu değil, barsaklarını da çıkardık... Başka şeyleri yanında...


Bakınız bu gün ne haldeyiz. O bölünmeyen, o her yönde birlik halk, şimdi yine yabancıların dürtüleriyle sağcı, solcu, ortacı, barışçı, kavgacı... Ve, şimdi de, Kıbrıslı Türkiyeli diyerek, daha da bölük pörçük edilmeye, Anadolu kardeşlerimizle aramız açılmaya çalışılmakta. Kardeş kardeşe konuşmuyor. Onca yıllar birbirlerinin derdine deva, birbirleriyle içtikleri su ayrı gitmeyen, kırk yıllık komşular şimdi bir birlerine küs. Birinin rengi Kırmızı, birinin rengi yeşil v.s., v.s... Biz bu kadar mı mankurtlaştırıldık? Bu kadar mı soğutulduk özümüzden, dinimizden ve dilimizden? Bu kadar mı cebimize, midemize ve nefsimize yenik düştük? Bu kadar mı güveniyoruz bizi param parça yapmağa çalışanlara? Neler oluyor bize Allah aşkına? Yetmiyor mu Batılı denen sömürücü soysuzların nifakları? Yetmiyor mu Güney’deki sözde dostların dayatmaları? Aklımızı peynir ekmekle mi yedik biz? Rahatlık mı, bolluk mu, güvence ve özgürlük mü battı bir tarafımıza? Yoksa aşağılanmaya ve silleye mi müptelalık geliştirdik, yenilgiye, haksızlıklara, hakarete mi doymuyoruz, nedir?


Kanatlı mı, kanatsız mı bir kendini bilmez de çıkmış, utanmadan, sıkılmadan, Rum ağzıyla “Türk askeri Kıbrıs’tan uzaklaştırılmalıdır” diyor. Bu kendini kaybetmiş, kimliğini şaşırmış ve yanlış coğrafyadaki beyefendiye buradan hatırlatırım. Alnına istavroz da çaksa, bedeninin her kovuğuna istavroz da soksa, günde on kez Kiliseye gidip Papaz eteği de öpse; o şimdi dost zannederek birleşmek istediklerinin yanında yine de “EN İYİSİ ÖLÜ OLAN BELLO TURKO” kalacağını sakın unutmasın!!! Ve unutmasın, yarın imdat dediği zaman, o şimdi Kıbrıs’tan çıkmasını istediği Mehmetçiğin, yırtınsa da imdadına gelemeyeceğini... Günay Hocam, ne günlere kaldık dediğin gibi. Para geldi, mertlik de, birlik de, dirlik de bozuldu....
 
Üst