PAZARLIK: "Devir Yatırım ve Üretim Devri..."

İsmet Kotak

Onursal Üye
Katılım
13 Nis 2009
Mesajlar
318
Tepkime puanı
0
Puanları
0
PAZARLIK: “Devir Yatırım ve Üretim Devri...”

Bu Pazar köşemi okuyucularıma bırakıyorum.

”Başbakan Derviş Eroğlu başkanlığındaki UBP heyetinin Ankara’daki temaslarını izledik.Burada da Ticaret Odası temsilcilerinin makam makam gezerek önerdikleri önlemlere baktık.”Al-sat” ile bir yere varılamayacağına göre kapı ve pencereleri açalım,orayla burayla bütünleşelişm” diyerek nereye varacaklaırnı sanıyorlar? Esnaf kan ağlıyor,büyük tüccar hâlâ dünyaya açılmaktan söz ediyor.Hükümet ise tam takır kuru bakır hazineden şikâyetci.İşte bu ortamda Ankara’dan gelen haberlere bakalım.Bir ajans şunları özetledi :

“Başbakan Derviş Eroğlu'nun Ankara ziyaretinden çıkan sonuçlar şöyle özetlenebilir:
1 - Kıbrıs konusundaki müzakerelere devam edilecek. Talat'a destek verilecek ve kesinlikle zorluk çıkarılmayacak. Eroğlu da müzakere sürecine sahip çıkacak. Çözüm iki kesimlilik ve siyasi eşit ilkelere dayalı, eşit statüye sahip, iki kurucu devleti içeren yeni bir ortaklık çerçevesinde gerçekleştirilecek.Türkiye'nin etkin ve fiili garantisi korunacak.


2- Ekonomik reformlar uygulanacak.Yanlış uygulamalar düzeltilecek.KTHY, özelleştirilecek.Olası formül ilk anda %49 hisse satışı.DAÜ ve Elektrik kurumunda radikal önlemler alınacak. Devlete ve bağlı kurumlara ek istihdam yapılmayacak. Ek mesai zorunlu durumlar dışında yapılmayacak.Yatırımlar için ek kredi verilecek.Ekonomik tedbirler paketi altında bir program hazırlanıp hayata geçirilecek. “

Ortaya çıkan tablo bu olunca KKTC’de ekonomiyi canlandırmak için Kabul ve düğünlere” ayrılan zamanın üstünde zaman ayırıp adam gibi çalışmak gerek.”
SALİH KURTUL-Lefkoşa

&&&

TEBRİKLER ve TEŞEKKÜRLER

“Her yeni ve ilgi çekici çalışmada zamanı belirtmek alışkanlık olmuştur. Yirminci yüzyıl, yirmi birinci yüzyıl gibi. Dünya için zaman yirmi birinci yüzyıldır. Dünya çapında yapılmış herhangi bir proje ülkemiz için yirmi beşinci yüzyıl anlamına gelmektedir. Ama 12 Haziran 2009 tarihinde tanıtılmış olan bir proje bu gerçeği ters yüz etmiştir. Değerli okuyucular bu yazıda sizlere kırk yıllık bir çalışmanın ürününü bir mimar bakışı ile değerlendirmeye çalışacağım.

İletişim cihazlarının sinyal dalgaları atmosferde birleşerek elinize maddi bir varlık olarak geliyor. Ve devamla siz elinizdeki maddi varlıkları harekete geçirseniz de ayni sinyalleri yok edemiyorsunuz. Sanal, gerçeği ve kendini yaratanları yönetiyor. Ve öyle görünüyor ki; bu proje sadece iletişimle sınırlı kalmayacak. Hem birçok konuya el atacak hem de, başka konularda yeni buluşlara temel oluşturacak. 007 James Bond ve Star Wars filmleri gölgede kalmış. Jules Vern’nin romanlarından yola çıkılarak yüz yıl sonra insanın aya gidişi gerçek olmuştu. Bu projenin bir roman olmadığını da dikkate alırsak sonucun, roman ile gerçek arasındaki boyuttan çok daha büyük olacağını söyleyebilirim. Çünkü bu kez insanın karşısında bir roman kurgusu değil, uygulanmış bir proje bulunmaktadır. Bir mimarın, tanıtımı yapılmış bu proje için söyleyebileceği özet bu oluyor.
Konunun teknik yorumu bu olmakla, bir de toplumumuzu ilgilendiren yanı bulunmaktadır. Kıbrıs Türk Toplumu Somali korsanı değildir. Başkalarının kazancından geçinen asalak da değildir. Yüz yıla yakın bir zamandır var olma mücadelesi veren bir toplumdur. Tüm dünya birleşmiş ortadan kaldırmaya çalışmakta ve, ‘şimdilik böyle dursun uygun zamanda ortadan kaldırırız’ düşüncesi ile yüzümüze gülmektedir. Eğer gerçek bu ise boşuna beklemektedirler. Bu proje Kıbrıs Türk Toplumu’na uygulanan ambargoları kaldıracak niteliktedir. Bu proje Kıbrıs Türkü’nün dünyaya vurduğu bir mühürdür. Dünyada gidiş, toplumların kendi yönetimlerini kurma sürecindedir. Büyük devlet demek, hakimiyet ve dünya yönetimi demek değildir. Hakimiyet ve dünya geleceği, büyük proje demektir. Toplumumuz bu yönde öncü olmuştur. Proje tasarımcısının yabancı olmasından Kıbrıs’a mal etmek yanlıştır denebilir. O zaman ben de şu soruları sorabilirim: Tasarımcı projesini başka ülkede neden gerçekleştirmedi? Nerede kaldı globalizim ya da küreselleşme? Burada önemli olan kişilerin hangi ülkeden olduğu değil, düşüncenin hangi ortamda gerçekleşeceğidir. Demek ki, bu proje bu ülkede olabilirdi. O zaman konuyu ülkesel olarak ele aldığımızda, bu ülkenindir demek gerekir.

Konu toplumumuz ve dünya açısından olağanüstü. Bu projenin gerçekleşmesinde emeği geçen herkese devlet nişanı verilmelidir. Ekipte olan herkese tebrikler ve teşekkürler.
Saygılarımla.


HASAN ERHAN-LEFKOŞA
(mimar-araştırmacı)

&&&

MİLLİ EĞİTİM İÇİN CESUR ADIM GEREK

“Bu seçimler Milli Dava yanlıları ile her ne pahasına olursa olsun Ruma yama olmak isteyenler arasında oldu.Yahut en azından ben bunu böyle biliyorum. Oyumu sırf UBP diye vermedim.İki taraf oldu ben bu taraftayım,küskünlük,kırgınlık demeden gereğini yaptım. Milli Eğitim “Milli Davanın” parçasıdır.Bunu yozlaştıran zamanında Eğitim Bakanlığı yapan şimdiki ilk Cumhurbaşkanı Talat ve sonra da CTP oldu.Şimdi düzenleme getirilmektedir. Bazı Sendikalar görevlerini aşarak tehdit yapıyorlar. Bana göre kimse buna aldırmasın.Sendikacı bu değildir.Amaçları politika yapmaksa siyasi parti kursunlar.Öğretmenlikten de istifa etsinler.Çünkü KKTC’deki okulları darbelediler.700 öğrencimizi Ruma gönderdiler. Orada sınavın daniskası var;ona itiraz etmiyorlar ama KKTC’deki her sınava karşı çıkıyorlar. Niyetleri tüm çocuklaırmızı Ruma mı göndermektir? Ayıp değil mi?

Gelişmeler karşısında konuyla ilgili açıklamayı Milli Eğitim Bakanı Kemal Dürüst yaptı.Yapılan açıklamaya göre, 28 Haziran Pazar günü yapılacak sınavlarda Lefkoşa Bayraktar Türk Maarif Koleji'ne 130, Gazimağusa Türk Maarif Koleji'ne 70, Girne 19 Mayıs Türk Maarif Koleji'ne 50 ve Güzelyurt Türk Maarif Koleji'ne 50 öğrenci alınacak.Sınavlara giriş için kayıtlar 17,18, 19 Haziran 2009 tarihlerinde 08.30-12.30 saatlari arasında sınavların yapılacağı merkezlerde yapılacak.Sınavlara 2008-2009 öğretim yılında ilkokuldan mezun olan beşinci sınıf öğrencileri katılabilecek.

Milli Eğitim ve Spor Bakanını kutlarım.Dava adamlığı bunu gerektirir. Korkak ve ürkek davranmak kaybetmek demektir.”
ÇETİN ÖZDİLEK-Girne

&&&

AVRUPA KONSEYİ EVKAF MALINA HÜKMEDEMEZ

“Şu haberi okudum: “Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi,Türkiye’yi Kıbrıslı Rumlarla ilgili davalarda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) kararlarını ertelemeksizin uygulamaya çağırdı. Komite tarafından salı günü yapılan açıklamada, komitenin 5 Haziran 2009 tarihinde AİHM kararlarının uygulanmasının denetlenmesiyle ilgili ikinci özel insan hakları toplantısını tamamladığı bildirildi. AİHM kararları; Kıbrıs vs. Türkiye, Loizidu vs. Türkiye, Xenides - Arestis vs Türkiye ve Kakoulli, Isaak ve Solomou vs. Türkiye. Türkiye’ye ayrıca Kıbrıslı Rum Titina Loizidu ve Myra Xenides Aresti’ye Türk işgal bölgelerinde bulunan mülklerini iade etmeye çağrıldı.Türkiye, Loizidou’ya kuzey Kıbrıs'taki mülklerini kullanım kaybından dolayı bir milyon doların üstünde tazminat ödemeye mahkum edildi, ancak Türkiye hala Loizidu’nun mülkiyetine girmesini reddediyor.”

İşte Avrupa-Avrupa dedikleri kafa bu.Türkün Kıbrıs Cumhuriyeti’ndeki hakkına ve malına aldıran yok. Ata malı olan Evkaf malları Rumlar tarafından har vurulup harman savruluyor;davacı Rumun Evkaf malını işgâl ettiğine aldıran yok ama Türkiye’ye dayatma var…İsah ve Solomu için tazminat isteyen Avrupa 2800 Şehidimize aldırmıyor.Tıpkı Bosnada aldırmadığı gibi…Kıbrıs Cumhuriyeti’nin Rum ve Yunan işgâlinde olduğunu dikkate bile almıyor.Hükümet o 1960 Hükümeti değil ama Avrupa için önemi yok.Yeter ki Hristiyanlar korunsun!

Bu Avrupa ile mi birleşmek isiteyenler var?Akıllarını peynr ekmekle yediler galiba…”
ÖZEL KORAY - GaziMağusa
 
Üst