Peşkeşçilik de Tarihî Dönüşüm mü Geliyor?

Kartal Gözü

Dost Üyeler
Katılım
6 Eki 2008
Mesajlar
1,388
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Uzun ama aşağıdaki iki yazı ile suriye sınırındaki mayın temizleme konusunda ki pek çok şey anlaşılabiliyor. Yazarın konuyu zorlayarak da olsa kılık kıyafete getirmesi aykırı da gelse, yazı bütünlüğünü bozmamak için olduğu gibi aldım.



MÜŞAHEDE
Ahmet Güldağ






Peşkeşçilik de Tarihî Dönüşüm mü Geliyor?



Medyadan da görüp okumuşsunuzdur.

Güney sınırımız olan Hatay-Şırnak arası 510 km uzun. 350m. Genişlikte 178 milyon 500 bin m2 olan toprağımız üzeri Mayın temizliği işinde, kabul edilmesine çalışılan kanunla Türk olan olmayan şirketlere 44 veya 49 yıllığına kullanma hakkı verilmekte!

Ne karşılığında? Efendim orada ki 1959 da konulmuş mayınların Ottawa sözleşmesine göre bu araziden temizlenmesi işi

Geç kalınmış ki dünyada bu durumda kalan üç ülkeden biri olmaktayız.

İyi güzel de. Neden Türk şirketlerinin girebilme imkânları yoksunluğu karşısında, yabancı şirketlere verilme yoluna gidilip, onların bu yere yerleşip istedikleri gibi at oynatmaları için 49 yıl sağlanması düşündürücü değimli?

Doğrudan ücretle yaptırılsa da kendi vatandaşımıza verilip kullansalar daha emniyet ve kârlı değil mi? Her şeye ödeneğimiz varken denizde yüzüp havuzda mı boğuluyoruz?

Seçimlerde partilere trilyonları aktarırken bırakın iktidarları muhalefettekiler bile ağzı sulanarak alırken vatandaşın hakkını kendi faydalarına kullanıp kul hakkı yiyenler buraya mı ödenek bulamıyor?

İnanacağız öylemi? İnanmasak ne olacak ha Ali Veli, ha Veli Ali olmuş aynı düşüncede gittikten sonra sandıkta değiştirsen bile ne olacak ki? Hepsi devletin faydası yerine nasıl rant sağlarız çabasına giriveriyor.

Baksanıza bir nevi peşkeş olabilen bu konuyu Doğan medyası ve onu tutanlar sayfalarına ekranlarına koyuyor mu hiç?

Ama maneviyat ve inançlı olanlar bir şey yaptı mı, defalarca görüntü ve manşet yanında yazarların yazıları gırla gider!.

Buradaki düzenlemeyle Şırnak'ta 16 bin, Mardin'de 49 bin, Şanlıurfa'da 57 bin, Gaziantep'te 15 bin, Kilis'te 11 bin, Hatay'da 34 bin olmak üzere toplam 185 bin dekar alan tarıma açılabilme şansına erişecek.

Kime Daha önce elinden alınan vatandaşa mı? Nerde. Hâlbuki buranın istimlakini sağlayan Kamulaştırma Yasası'nın 22'nci maddesi ne diyor: "Kamulaştırılmış bir arazide kamu yararı kalkmış ise bu arazi öncelikle eski, yani asıl sahiplerine satılması için önerilir."

Eeee. Buradan bu vatandaşlara dava açma, yerini alma ve tazminat alma hakkı doğmayacak mı? Yoksa demokrasideyiz ama hükmederiz tatbikatını mı hortlatacağız? Zaten hortlamalar da eksik değil ya!.

Baksanıza kanunlaşması istenen tasarının aynı daha evvelce kabul edilmişse de Yargı tarafından iptal edilmiş.

Peki, 49 yıllığına verebilmek için ısrar niye?

Hele ortada dolaşan “ daha önce her şey kararlaştırılmış ABD nin ısrarı İsrailin el ovuşturması ile İsrail şirketlerine verilmesi zaptı rap altında” dedikodusu hakikate dönüşülecekse demokrasi hukuk nerede kaldı?

Bir dost şöyle diyordu yarı şaka;

“Bu bahane ile İsrail oraya sivil giymiş asker yığacak ve Suriye’yi abluka içine alacak var gör sen Filistin işgalini bir daha”

Diğer bir dost ise sözünü keserek “ Oda olabilir ama onun yanında buralar petrol yatağı. Rahatça petrol çıkarıp birde milletler arası kurallarla hak kazanıp kendilerine mal edecekler

İste BOB mu ne ise bu plana da girmekte…”

İzmirli dostum Sayın Metin Türkeli de bir teklif yapıyordu;

“Mayın tarlasına domuz sürüsü salınacak sırayla... İleri tarafa da mancınık, katapult yoluyla elma ve benzeri meyveler atılacak. Elmaları yemeye koşacak olan domuzlar da mayınları patlatmış olacaklar, Denk geldikçe telef olanların leşleri de, çarpma benzeri çengelle ip atılarak çekilecek…” diyerek genişçe veriyordu devamını.

Silahlı kuvvetlerimiz doğudaki teröristlerle mücadele ederken Mayın tarama işlemini de yapmakta

Acaba bu teşkilatımız neden üstlenmedi derken bir açıklama geliverdi.

Özetle “Bunu yapacak teknik cihaz ve uzman elemanımız yok…” Bu bakımdan bu hususta profesyonel olan NATO’ya bağlı NAMSA ya hizmet karşılığı ödeme ile yaptırılabilir denilmekte.

Gelin burdan yakın. Gördük mü burada ki önemli bir hususu, önemli bir eksikliğimizi.

Yüce Yaradan göstermesin. Bir savaşa girdiğimiz zaman nelerimizin eksiklik içinde olduğunu! Tabii daha neler neler vardır belli değil.

İlk vazifemiz ve üstünde durmamız gereken bu çeşit işlemlerde ilerleme kaydetmemiz gerekirken…

Biz başörtüsü, meslek okulları aleyhtarlığı, modern (!) giyime uymayan eşlerin eşinin atılışı, Laik’lik ve Cumhuriyet elden gidiyor çağrışımlarına var sayımlı olarak ayak uydurmaya çabalarımız yerine öncelikle..

Osmanlıyı “Din’e önem verip teknikte ilerlemediler geri kalmışlığımız bundan” derken. Torunları bizler de benzer aynı yolu tutmuş olmuyor muyuz?

Anlamadığım bir şey daha.

Halen Nusaybin İlçesinde ki hudut kısmında 200 dönümlük arazide 450 Altında Türk TÜSAN Yapı Sanayi A.Ş. ile Alman ortağı TAUBER firması tarafından mayın taraması devam etmekte ve 59 yıl önce konan iki ABD mayını izalesi yanında 170 mayının bulunması hedeflenmiş durumda.

Peki bunlar yapılabilirken bu kanun neyin nesi?

Tarihi oluşum geliyor insanın aklına

Yazılarımı takip edenler bilir. 1993 de yazmıştım Petrol işinde Yabancıların bize yaptıklarını ve kuyuların kapatıldığını

Daha sonra 2004, 2006 ve 2008 de tarihi oluşum olarak “Petrol yerlerimizin gidişi” ki geçen günlerde yayınlanan ve halen görülebilen http://www.turklider.org/TR/EditModule.aspx?tabid=3881&mid=33553&ItemID=12841&ItemIndex=0 linkten de okuyabileceğiniz,

Musul civarı ve Kuveyt’in elden çıktığına ait yazımın tamamını okuyarak izleyebilmeniz yanında özetini iki satırla belirtivereyim.

II. Abdülhamid zamanında Almanlar ücretsiz olarak Bağdat Demiryolunu yapmayı teklif ederler.

Yalnız güzergahtaki yerden sağ sol 25 şer km’lik yerin kendi emirlerine tahsis edilmesini ve çalışmalarına karışılmamasını isterler.

Sultan bu isteğe karşı gelirse de iktidarda ve söz sahibi olan İttihat ve Terakki hükümeti kabul eder. Sultan hiç olmazsa toprak elden gitmesin diye Padişahlık adına tapular. Böylece “petrol hakkı çıkaranındır” maddesinin önüne geçmiş olur.

Ne yazık ki Hükümet sultanı azledince hak yeniden verilir.. Ve Musul topraklarında çıkan petrolümüz elden gider.


İşte o zaman düşüncesizlikle yapılan bir peşkeş bu gündemi tarihi tekerrür olacak diye kaygılanıyor insan.

Haydi hükümette bulunanlar, AYM, Sayıştay, Danıştay, Yargıtay gibi hukuk yerinde olan birkaç kişinin düşünce tatbiki gibi, kendi kararlarını tatbik isterken.

Acaba Milletin Vekilleri dediklerimiz ne yaparlar ki?

***

Sağlık ve esenlik içinde yaşam dileğimle…

*******
MÜŞAHEDE / Ahmet Güldağ





Petrol yerlerimizi nasıl kaybetmiştik?



Osmanlı devleti zamanında, Orta doğu ve Arabistan yarım adasını kaybetmemizi…Çeşitli nedenlere dayandırır tarihçilerimiz...Ancak ve maalesef, tam esasa değil de, kendilerince tutulan, benimsenen kurumların yöntemlerine göre yönlendirilmiş olarak bilgilendirmişlerdir bizleri. Diğer tarihî olaylarda da olduğu gibi....

***

Pek çoğumuzun göremediği, yabancı araştırmacı yazar ve tarihçilerin, kendi veya diğer devletlerin aleyhlerine de olsa bile, yazdıkları tarihler. Hakikatlerden dem vurur.

Son zamanlarda bizim araştırmacılarımız da bulmaktadır hakikatleri. Ama bin bir türlü zorlukla.

Bilerek veya bilmemenin acizliği içinde olarak bakım yerine depoları işgal ediyor diye düşünüp.

Tarihe ışık tutacak önemli Osmanlı belgelerinin çoğu maalesef ya SEKA'ya verilerek ya da doğrudan kazanlara atılarak yakıldığı da var sayımlı…

Bazılarının, bazılarını ön plana çıkarma çabalarının neticesi olarak tabii.
Hâlâ da, maalesef göz göre göre devam eden ilim adamı ve yazarlarımız olabilmekte. Elbette "Her yiğidin bir yoğurt yiyişi" olacak…

***

Malumumuz, Orta Doğu ve Arabistan yarım adası Osmanlı Devleti hudutları içinde idi.

İçinde ama buralarda ki, başkalarının ağzından su akan, gözleri üzerinde olan yer altı hazinelerinden bihaberdik.

Halende ya öyleyiz veya nedense "işlem yapma arzusunda olmama" varsayımı içindeyiz.

Halen Anadolu'muzun yer altı kıymetlerini bilmediğimiz veya bilmezden geldiğimiz gibi...

Bilsek de işletmemek için gösterdiğimiz gizli gayretleri...

Dün gibi bu günde göz göre göre yabancı devlet şirketlerine vermek temayülümüzü!..

Bilmeyenimiz var mı?.. Bakın yıllardır yazdığım petrol ve diğer hususlarda karşıt patlama yapmakta olan "Bor" madeninin peşkeş çekilmesi olasılığına.
Baksanıza, bizden çıkarıp ellerine geçirdikleri yerlere, hâlâ tam hakim olmak için türlü entrikalar bahanesi ile sözde "demokrasi getireceğiz" diye savaş etme yalanını işgale çevirdiler.

Bununla kalmayıp petrole tam sahip olmak direnci içinde, yurdunu kurtarmak için direnenleri de,suçsuz Çocuk, Kadın, İhtiyar demeden zevk içinde öldürdükleri ve bununla övünme yaptıkları görülmekte.

Ve maalesef İslam ülkeleri de dâhil bütün Dünya bu insanlık dışı hareket için çıt çıkaramamakta.

***

Bizler Osmanlı zamanında Musul ve civarı petroller için İngilizlerin ayak oyunu yaptığı ve mücadele ettiği olarak bilinen tarihi oluşum içinde olduk.

Hâlbuki asıl işlem 1940 lı yıllara kadar halkımızın bile tarihi dostumuz dur diye bildiği Almanlar tarafından başlatılmış bu menfaat oyunları.

Evet, 1880 li yıllarda başlar Almanların oyunları... Sultan II. Abdülhamit ve İttihat Terakki hükümeti zamanında "Arkeolojik kazı" müsaadesi isterler.

Ayrıca bedel almadan(!) Bağdat'a Tren yolu yapmayı teklif ederler ve yapacakları yerlerin km. lerce yanlarının ve kazı yerlerinin kendilerine tahsisini isterler.

1888–98 ve 1902 de yer yer ve ayrı ayrı lehlerine yapılan anlaşmalarla işi hallederler...

Aslında arkeolojik kalıntı ve Tren'den ziyade Petrol ararlar bu yerler de. (Demek ki Musul'dan geçen Bağdat demiryolu boşuna yapılmak istenmemiş!..)

Buralarda "Su bulmak için sondaj yapıyoruz" derken çıkan kara su için "pis su çıkıyor" diye hemen kapatırlar.

Padişah II. Sultan Abdülhamid'e, "Bunlar bu yerlerde su falan değil Petrol aramaktalar" haberi verilince;

" Bırakın arasınlar bulsunlar... Bir kara sudur. Yerini söküp götüremezler. Yine bizim o yerler" der..

Der ama bu yerlerdeki toprakların işletme ve mülkiyet hakkının yabancılara geçmemesini önlemek için, Hazineden Padişah mülküne geçirir.
Amacı, Petrol bulunduğu zaman, işletme ve mülkiyet hakkının yabancılara geçmemesi içindir...

***

Petrol bulunma da İngilizler "Bizde varız yoksa…" tehdidi ile Almanlarla anlaşıp işletme işinde Alman - İngiliz ortak şirketler kurulur. Ancak yer Padişah Mülkü yani Sultan II. Abdülhamid'in dir.

Ne yazık ki Sultan II. Abdülhamid'i "Hal" eden İttihat terakkiciler bu inceliği anlayamaz, II. Abdülhamit'e geçen bu toprakları "işte soygunculuğun önüne geçip tekrar hazineye kazandık" propagandası da yapıp hazineye devrederler. Aslında Abdülhamid ismine değil Padişahlık adınadır tapu işlemi ama gel gör işte!.

Böylece de Petrol yerleri, bulanın olur. Ve işletme hakları ile beraber, İngiliz ve Alman şirketlerine geçer.

Bununla da kalmaz terakkiciler... İngilizlerin,"Hindistan ile İngiltere arasında köprü yeri olarak münasip gördüğümüz Kuveyt'i bize verin faydalanalım..." derler.

"İngiltere gibi büyük devletten küçücük yeri sakınarak vermemek ayıp olur!.." diyen Mahmut Şevket Paşa, "tapuyu" imzalayıverir geçer!...

***

Sonra mı? Sonrası malum. Hepimiz biliriz...

Osmanlının elinden bu yerleri çıkarmak isteyen İngilizler, türlü oyunlar ve casus Lawrens yoluyla Arapları kışkırtarak, onları koruyan Askerlerimizi arkadan vurdurarak bu yerlere sahip olurlar.. Bir ara ellerinden kaçırmış görünseler de şimdi zalimane şekilde tepelerindedirler.

Ve, Tarihçilerimiz yıllarca; "Kızıl Sultanın gasp ettiği yerler, hazineye geçirilmiştir" diye İttihat Terakkicilere övgü (!) düzenler ve yazarlar!.

***

Sağlık ve esenlik içinde yaşam dileğimle…

***
Faydalanma: Akdeniz Ün. Ed. ve Fen Fak. Öğ. Üyesi Prof. Dr. İsrafil Kurtcephe (Şimdi Rektör) konferansı ve İngilizce yayınlanmış kitabı.
 

ganimet

New member
Katılım
14 Ağu 2008
Mesajlar
57
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
kocaeli
Cevap: Peşkeşçilik de Tarihî Dönüşüm mü Geliyor?

tarih tekerrür ediyor adeta...
 

Kartal Gözü

Dost Üyeler
Katılım
6 Eki 2008
Mesajlar
1,388
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Cevap: Peşkeşçilik de Tarihî Dönüşüm mü Geliyor?

Ders alamışız veya ders alanlar almayanlara anlatamamışlar değil mi?
 
Üst