Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya Chrome kullanmalısınız.
PETROL VE DOĞAL GAZ
Her ne olarak adlandırılırsa adlandırılsın. Ekonomik münhasır alanmış, bölgeymiş. Bilmem anlamam. İşte Kıbrısın da öyle bir alanında, zengin petrol ve doğal gaz yatakları varmış.
Uydudan , çok gelişmiş cihazlarla saptanmış.
Kıbrıslı Rumlar, “bizimdir” iddialarında.
Yabancı şirketlerle pazarlıklar da yapmış. Amerika, İngiltere, Avrupa Birtliği kaptırırlar mı ya Ruma ya da kıbrıslı Türklere?
Önce onlar paylarını garantileyecek değil mi? Ondan sonra Kıbrıslılara da, müsaade ederlerse Türkiyeye de, bu doğal kaynaklardan yararlanma fırsatı verilecek. Türkiye benim de hakkım ve payım vardır diyor. Yok mu? İsrail, Lübnan ve Suriye ile Mısıra da soran mı var?
Boşuna mı ABD Dışişleri bakanı Hillary Clinton, “Kıbrıs sorunu çok uzadı” daha fazla gecikmeden çözümlenmesi gereğine işaret etmiş bulunuyor ? Boşuna mı sizce Rum komşularımızın feveranı, şamatası , Hillary Clintona saldırıları.?
Kendi aralarında sözüm ona şiddetli görüş ayrılıkları varmış da Hristofyası yerden yere vuruyorlar, Müzakere masasında Türklere çok yumuşak davranıyor, istila ve işgale karşı ciddi önlemler getirecek taleplerde bulunmuyor diye eleştiriyorlar.
DIKO ve EDEK tehdit bile ediyor. Hükümetten çekileceklermiş. Hristofyası destekleyen ve savunan AKEL ve Genel Sekreter Andros Kipriyanu. Başpiskopos İkinci Hrisostomos da suçluyor zavallı Hristofyası!! Toprak ve mülk konusunda masaya yumruğunu vurmuyormuş, yerleşiklerin ve Türk askerlerinin adadan gitmesini sağlayabilecek girişimlerde bulunmuyormuş.
Ey Kıbrıs Rumları ve de Türkleri!
Toprak da mülk de bu petrol ve doğal gaz haberleri üzerine ikinci planda kalmıştır, bırakılmıştır. Bunu iyice belleyiniz.
Süper güçler ne o petrolü ne de doğal gazı kimseciklere bırakmak niyetinde değillerdir.
Orta Doğu petrol kaynakları için az mı kan döktürdüler?
Arapları birbirlerine geçirmediler mi? İsraili başlarına dikmediler, petrolun bekçisi yapmadılar mı? Irak da, İran da nükleer güç ve toplu imha silahları üretiliyor martavalları ile bu ülkelere saldırmadılar, saldırma hazırlıkları yapmıyorlar mı? Afganistanı bitirdiler, Irakı bitirdiler, geri çekileceklermiş, onlara özgürlük, demokrasi ve güven ile insan hakları götürmüşler. Hem de bombaları, füzeleri ile değil mi? Sırada şimdi İran.
Ama, Kıbrısta bunu yapmalarına gerek yok. Kıbrıs sorununu öyle bir formülle çözecekler ki, en başta onların çıkarları gözetilmiş, garantilenmiş olacak.
O nedenle , Eroğlu ile Hristofyasa verilen müzakere rolleri değiştirilecek, gerektiği anda önlerine koyacakları çözüm ve anlaşma dedikleri imzalattırılacak. Hem de bu kez, referandum-memoroandum da yok- diyecekler. 1959-60 Zürih ve Londra anlaşmaları gibi. O zaman Kıbrıslı Rumların ve Türklerin onayına mı sunulmuştu o çözüm ve anlaşma belgeleri?
Bu kez de, Türkiye, Yunanistan ve AB ye görev verilecek. A,B, C, ne haspa plan ise, bunu ordaki halklara kabul ettiriniz diyecekler.
Bize birşey şimdiye kadar sorulmadı ya, yine de sorulmayacak. Bizlere sadece buna EVET deyiniz denecek bizler de güle oynaya, şenliklerle, kutlamalarla Kıbrıs sorunu çözümlendi diye kabul edeceğiz. Etmeyip de ne yapabiliriz, zaten, bir bilen ve söyleyebilecek olan var mı?
Rahmetli Osman Örek, 59-60 anlaşmaları ile Kıbrıs ortaklık Cumhuriyeti kurulup ilan edildiğinde ne demişti.
“Direksiyon onların elinde ise, fren de bizim elimizdedir”.
Yine benzeri yutturmacalar sıralanacak. Yıllar sonra gördük ve yaşadık.
Direksiyon onlarda, hükümet ellerinde kaldı, kopan ve işe yaramayan fren de bizim elimizde.
Allah, bu kez beterinden saklasın.
Ruma da bizlere de akıl versin dış güçlerin oyunlarına , komplolarına kurban gitmeyelim.
Kıbrısın karası da toprağıda, doğal kaynakları da Ruma da Türke de yeter. Yeterki adilana paylaşım niyeti olsun.
Yeterki yabancılara ve onların işbirlikcilerine kaptırılmasın, teslim edilmesin, Toprağın yüzdelikleri mülkün tapusu derken, başımıza petrol ve doğal gaz hikayeleri ile yeni badireler, huzursuzluklar, istikrarsızlıklar, güvensizlikler açılmasın.