Nitekim, devletlerin kontrolü altında olan ve uluslar arası anlaşmalarla dağıtımı kontrol/takip ve garanti alınması gereken; silah, mühimmat ve teçhizatın, terör örgütleri tarafından kolayca elde edilebildiği göz önüne alındığında, Türkiye’nin beklentilerinin karşılanamadığı anlaşılıyor.
Bu gerçek, Türkiye’ye yönelik terör örgütlerinden şimdiye kadar ele geçirilen 36 binin üzerindeki silah ile halen terör örgütlerinin kontrolünde bulunanlar dikkate alındığında, ülkemiz açısından yaşanan tehdidin boyutunu da ortaya koyuyor.
Türkiye’nin de İçinde Bulunduğu Uluslar arası Kuruluşlar Tarafından Yürütülen Çalışmalar ve Sonuçları :
Dünyada, bir yandan küreselleşmeye gidilirken, bir yandan da ayrılıkçı/yıkıcı ve rejim aleyhtarı akımları tahrik eden örtülü faaliyetler gelişerek bölgesel hassasiyetler artmaktadır.
Özellikle denetimsiz bir biçimde transferi yapılan küçük ve hafif silahların, çeşitli yollarla terörist grupların kontrolüne geçmesiyle de, uzun bir süre potansiyel terörizm tehdidinin Dünya gündeminde kalacağı anlaşılmaktadır.
Bu nedenle, terörizmi ortadan kaldırmak için uzun süreli ve topyekün bir mücadeleye ihtiyaç vardır.
Terörün asgari ölçüye indirilmesinde; Hükümetlerin kararlı tutumları, bütün devlet organlarının mücadeleye katılması, basın-yayın organları ve sivil toplum örgütlerinin yapılan mücadeleye destek vermesi ile terör örgütlerine sağlanan silah, mühimmat ve para desteğinin kesilmesinin önemlidir.
Uluslar arası Kuruluşlar Tarafından Yürütülen Çalışmalar ve Sonuçları :
Türkiye, Küçük ve Hafif Silah (KHS) transferlerinin denetim altına alınmasını öngörecek uluslar arası çabalara destek vermiş ve özellikle BM, AGİT ve Güneydoğu Avrupa İstikrar Paktı (GAİP) çalışmalarına öncülük etmiştir.
KHS konusu Avrupa Güvenlik İşbirliği Teşkilatı (AGİT) gündemine ilk olarak Türkiye tarafından getirildi. Söz konusu silahların konvansiyonel silah transferleri çerçevesinde AGİT bünyesinde uygulanmakta olan bilgi değişim mekanizmasına dahil edilerek, BM Konvansiyonel Kayıt Sistemi’ne benzer bir düzenleme oluşturulmasına ilişkin, 1996’da Türkiye tarafından gündeme getirilen öneri, anılan tarihte kabul görmedi.
KHS tanımının; El bombaları, A/P ve A/T mayınları da dahil olacak şekilde, insanların tek tek veya toplu olarak yaralanmasına ya da hayatını kaybetmesine neden olan her türlü silahı kapsaması, küçük ve hafif silahların mühimmatı ile patlayıcı maddelerin de yapılacak düzenlemelere dahil edilmesi yönündeki girişimler sürüyor.
BM bünyesinde yürütülen Sınır Aşan Örgütlü Suçlarla Mücadele Sözleşmesine Ek Ateşli Silahlar Protokolü müzakerelerinde Türkiye; başlangıçtan itibaren, ateşli silah parçaları ile mühimmatın işaretlenmesinin ve tahrip maddelerinin yasa dışı üretim ve ticaretinin engellenmesinin önemine dikkat çekerek, bu hususların da protokolde yer alması için çaba sarf etti.
Konu, yapılan toplantılarda gündeme getirilerek görüş birliğine varıldı, ancak, el bombaları ve mayınlar protokolde yer almadı.