pkk ZULMÜ

Miktat ALGÜL

Onursal Üye
Katılım
28 Eyl 2008
Mesajlar
39
Tepkime puanı
0
Puanları
0
PKK ZULMÜ
Helin Demir’in yazısını sizle paylaşıyorum.
Miktat Algül/Gazeteci-Yazar

Kürtleri temsil ettiğini ileri süren PKK, eylemleriyle kadın-erkek, genç-yaşlı, Kürt-Türk ayırt etmeksizin masum sivillere zarar vererek toplumda büyük tepki toplamaya devam ediyor.

Terör örgütü PKK, ekonomik gelir elde etmek amacıyla özellikle Kürt kökenli vatandaşlardan haraç topluyor. Kendisine yardımda bulunmayanlara ise baskı yapıyor. “İstanbul Haber” sitesinin haberine göre bunun son örneğinin Muş’ta yaşandığı belirtiliyor. Teröristlerin yardım isteğini geri çeviren Şanlıurfa’lı Mehmet Bağatemur’un hem ailesinin hem de arı kovanlarının dağıldığı kaydediliyor.

Terör örgütü PKK, şikayet ettiği için Mehmet Bağatemur’u sürekli tehdit ediyor. Zararın karşılanması için devletin yetkili birimlerine başvuran Bağatemur, sonuç alabilmek için uğraşıyor.

1997 yılından beri arıcılık yapan Mehmet Bağatemur’un, geçen yıl Muş’un Varto ilçesi İlbe köyüne 162 kovan arı ile 49 katlı arı kovanlarını götürdüğü, burada 29 gün kalan Bağatemur’a gelen iki PKK’lı teröristin, örgüt için 5 bin TL yardım talebinde bulunduğu vurgulanıyor. Yanında bulunan arkadaşı zarar görmemek için arı kovanlarını alıp oradan ayrılırken Bağatemur, kovanlarını yükleyemediği için ayrılamıyor. Teröristler zarar vermesin diye Varto Karakolu’na giden Bağatemur, terör örgütü şikayeti öğrenince gidip arı kovanlarını da yerinden alamıyor.

2008 Ağustos ayında İlbe köyüne giden Bağatemur, arı kovanlarının bazılarının kırıldığını, bazılarının deliklerinin kapandığını ve diğer kalan kovanlardaki arıların ise öldüğünü görüyor. Büyük zarar gören Bağatemur, Şanlıurfa Cumhuriyet Savcılığı’na müracaat ediyor ve şu an dosyası Van Ağır Ceza Mahkemesi’nde bekliyor.

Terör örgütü kendisinden yardım alamayınca Bağatemur’un peşini bırakmıyor. Şanlıurfa’daki evlerine teröristlerin birkaç kez geldiğini anlatan Bağatemur, “Ailesini dağıtmak zorunda kaldığını, çocuklarını annesinin yanına gönderdiğini, 4 çocuğu bulunduğunu, eşinin babasının yanına gittiğini, genetik sinirsel rahatsızlığı bulunan küçük oğlu Deniz’in tedavisi için Ankara’ya geldiğini, çok zor durumda olduğunu, okuması gereken iki çocuğunun olaydan dolayı okula gidemediklerini, kendisinin de Şanlıurfa’ya dönemediğini, ekonomik durumu iyi olmadığı için batı bölgelerine taşınamadığını, ayrıca sağlık durumunun da iyi olmadığını” söylüyor.

Teröristlerin elinde çeşitli silahlar olduğunu anlatan Bağatemur, teröristlerin babası ile dayısından 3 bin TL para ile koyun aldığını belirterek tek isteğinin, zararının karşılanması olduğunu, kendi hakkını kendisi almaya kalkışırsa bunun adının anarşi olacağını, hukuk ve adaletle hakkını elde etmek istediğini belirtiyor.

PKK, en çok haklarını savunduğunu iddia ettiği Kürtlere maddi manevi zarar veriyor. PKK zulmü bir aileyi daha parçalıyor.



DTP’DE NELER OLUYOR?

DTP İmralı güdümünde bir politika mı takip edecek, etnik kalıp krizden mi beslenecek, söylemlerini "Kürtlük" üzerine mi oturtacak, yoksa başat sorun olarak demokrasinin yerleşmesini görüp ona mı çalışacak? Bölgeden çıkıp Türkiye'yi görebilecek mi, bağımsızlığını kazanabilecek mi, PKK'ye eleştirel bakabilecek mi? Kürt sorununun çözülmesini gerçekten isteyecek mi, yoksa başka parti çözerse oylar ona kayar diye mi düşünecek? vb sorular, DTP var olduğundan beri süregelip duruyor. DTP, gündemi sürekli meşgul ediyor.

Abdullah Öcalan’ın emirleriyle hareket ettiği ileri sürülürken bu kez de İmralı’dan gelen sert bir eleştiri ile karşı karşıya kalıyor. Öcalan, DTP’lileri “Bölgede bir futbol takımı bile idare edemiyorlar” şeklinde uyarıyor. Avukatları ile haftalık görüşmesi Fırat Haber Ajansı’nda yayınlanan Öcalan, daha önceki görüşmelerinde terör örgütü PKK ve DTP’yi “Söylediklerini yaşama geçirememek ve kendisini anlamamakla” suçlarken, şimdi de kendi fikirlerinden yararlanmadıklarını vurguluyor. DTP’nin kadınlardan oluşan bir folklor ekibi ya da bir tiyatro grubu bile kuramadığını belirten Öcalan, siyasette ciddi olmadıkları değerlendirmesini yapıyor.

Öcalan DTP’yi eleştire dursun diğer taraftan 20 Temmuz’da yapılacak olan 2.Olağan Kurultay’a giderken, “Silahlı mücadele Kürt halkına zarar veriyor” diyen Ahmet Türk ile Abdullah Öcalan’ın muhatap alınmasını isteyen Emine Ayna’nın başını çektiği iki grup arasındaki çekişmenin açığa çıktığı kaydediliyor. DTP içindeki Barzaniciliğin temsilcisi olarak bilinen Ahmet Türk’ün 20 Temmuz’daki Kurultay’da yeniden Genel Başkan olmak istediği söyleniyor.

DTP’nin, kapatma davası sürerken toplayacağı Olağan Kurultay için hazırlık komisyonu kurduğu vurgulanırken, Ahmet Türk’ün silahlı mücadele konusundaki demeciyle ortaya çıkan iki çizginin DTP Kurultayı’na da yansıması bekleniyor. Ahmet Türk’ün bu çıkışıyla PKK’nın hedef tahtasına oturtulduğu ve Grup Başkanlığı’ndan ayrılmak zorunda kaldığı biliniyor.

Öte yandan Kurultay hakkında bilgi veren DTP Genel Başkan Yardımcısı Kamuran Yüksek, “Kurultaya KDP ve KYB’den temsilciler gelecek mi” sorusuna “Henüz belli değil” yanıtını veriyor. Daha önce DTP’nin Kurultay sürecinde topladığı Kadın Kongresi’nde KDP ve KYB’den temsilcileri davet ettiği ve kongrede konuşma yaptırdığı da hatırlananlar arasında yer alıyor.

Bu arada Diyarbakır’da iki yıl önce Abdullah Öcalan’ın zehirlendiği yönünde iddialara açıklık getirmesi için ortak basın açıklaması yapan dönemin DTP’li belediye başkanlarının hakim karşısına çıktığı görülüyor. DTP’li belediye başkanlarının yargılanmasına Diyarbakır 5.Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam ediliyor. Duruşmada söz alan Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir, yaptıkları açıklamanın arkasında olduğunu belirterek, “O günkü şartlar yeniden oluşursa, yeniden aynı şekilde hareket ederiz. Yaptığımız açıklama ifade özgürlüğü kapsamında yapılan bir açıklamadır. Örgüt propagandası yapmadık” şeklinde konuşuyor. Mahkeme heyeti tarafından duruşma ileri bir tarihe ertelenirken, DTP Diyarbakır Milletvekili Gülten Kışanak, belediye başkanlarının işinin sadece su ve kaldırım olmadığını belirterek, “Vatandaşın huzuru ve mutluluğu da kendilerinden sorumludur” ifadesini kullanıyor. Belediye Başkanları huzur ve mutluluktan sorumlu tutulmakla beraber sudan ve gerçek olmayan bahanelerle halkı kışkırtarak eylemlere katılmaya, küçük çocukları örgütsel amaçlarla kullanmaya da devam ediyorlar.

Kısacası DTP’de, kurulduğu günden bu yana bir kaos ortamı sürüp gidiyor. DTP’li yöneticilerin ağızlarından bir gün olumlu, diğer bir gün olumsuz görüşler yayınlanıyor. Bir gün çözümden yana olduklarını ancak başka bir gün PKK’dan vazgeçemeyeceklerini, PKK’nın bir terör örgütü olmadığını söylüyorlar. Bu karmaşık politikayı benimsediği sürece DTP’nin istediği başarıya ulaşamayacağı görülüyor. DTP’nin dürüst, ilkeli, kararlı ve barışçıl bir siyaset yapmak istiyorsa izlediği yolu değiştirmesi gerekiyor.
 
Üst