Psikolojik Harp ve Ergenekon Kurbanları

Miktat ALGÜL

Onursal Üye
Katılım
28 Eyl 2008
Mesajlar
39
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Psikolojik Harp ve Ergenekon Kurbanları

ABD yıllar önceden Ortadoğu’yu kendi çıkarları doğrultusunda sömürmek için oluşturduğu Büyük Ortadoğu Projesi dahilinde Türkiye’yi kuşatmıştır.
Laik demokratik Türkiye Cumhuriyetini,bu yapısında çıkarıp ılımlı İslam modeline büründürmek adına da Feytullah Gülen’i devreye sokmuştur.Zaten Feytullah Gülen bir dönem CIA tarafından kurulan komünizmle mücadele derneğinin de eski kurucularından ve CIA bağlantılı biriydi.
Tabii ki Feytullahın yedeğine AKP Amerika kontrolünde iktidara getirildi………..ABD tarafından BOP’un yürütülmesi için düğmeye basıldı.
Ekonomi IMF’ye,Hukuk AB’ye,Dış politikada ABD’ye havale edildi.Topraklarımız ve finans kurumlarımız yabancılara satıldı.Ülkenin rejimi olan Cumhuriyetin tüm kazanımlarını yok ettiler.Her şey ABD ve küresel kapitalizmin çıkarı doğrultusunda yapılmaya başlandı.
Sürece müdahale eden vatanseverler,yurtseverler yani kısaca Atatürkçüleri susturmak ,yok etmek gerekliydi.Bunun için ABD Glatyosu devreye girdi Ergenekon süreci içinde Atatürkçüler ,vatansever aydınlar,yazarlar cezaevine atıldı.
Gayri nizami savaşın psikolojik harp boyutunda da Atatürkçüler suçluymuş havasına büründürüp,F tipi gazetelerde çarşaf çarşaf yayınladılar.Amacın halkın gözünde bu vatansever insanları küçük düşürmek,birlikteliklerini,örgütlenmelerini önlemek.Geçen gün Ercan Birol’un bir açıklaması internette yayınlandı.Ercan Birol açıklamasında ‘Değerli Dostlar;Birçoklarınızın bildiği gibi emekli tuğgeneral ve halen avukatım. Görevde iken, bir dönem Sayın E. Orgeneral Hurşit Tolon'un kurmay başkanlığını yapmıştım. Geçmişteki yakınlığımız nedeniyle, avukat kimliğimle ve nezaket amaçlı olarak kendilerini Kandıra'da ziyaret ettim. Uzunca bir süre tutuklanmalarıyla ilgili konularda sohbet ettik. Ekte ve aşağıda özetini sunduğum açıklamalarda bulundu. Yanlış ve yanıltıcı bilgilerin kol gezdiği 'bilgi kirliliği' ortamında birinci elden aldığım bilgileri yorumsuz olarak sizlerle paylaşmak istedim. En güzel dileklerim ve saygılarımla. Ercan Birol’
Tolon Paşada açıklamasında'Bizi tanıyanlar, yakınlarımız ve sevdiklerimiz şunu çok iyi bilmelidirler ki, ne Org. Eruygur ne de ben Ergenekon denen örgütün ne kurucusu, ne yöneticisi, ne de üyesiyiz. Uzaktan yakından hiçbir ilgimiz, ilişkimiz yoktur. Varsa, böyle bir terör örgütünden medyada yer aldığı kadarıyla bilgi sahibiyiz.
Medyada yer alan asılsız haberleri büyük üzüntü ile izliyorum. İktidar yanlısı gazeteler yanıltıcı, suçlayıcı ve adeta kesin hükümmüş gibi haberler yayınlıyorlar. Hele Sabah Gazetesi'nde 'ŞOK KLASÖR' başlığı ile yayınlanan haber bütünüyle yalandır, gerçek dışıdır. Evimde arama hem Ankara C. Savcısı hem de Gnkur. As. Savcısının nezaretinde yapıldı. El koydukları tüm belgeler tutanağa geçirildi. Org. Yaşar Büyükanıt hakkında iddia edildiği gibi bir klasör, dosya, belge, bilgi kesinlikle yoktur. Tümüyle gerçek dışı olan bu haber, çok net olarak belli ki sistematik bir karalama ve suçlama kampanyasının ürünüdür. Bu konuyu avukatlarıma iletin. İstanbul'daki Avukatım bir basın açıklaması yapsın, Ankara'daki Avukatım da tekzip edip dava açsın. Bu konuda oğlum Tolga Tolon'un müstakil evinde yapılan aramada yasa dışı el konulan bir CD içinde GATA mahreçli olarak Org. Büyükanıt'ın kulak rahatsızlığı ile ilgili periyodik kontrol ve tedavileri gösteren bir çizelge bulunmuştur.. Oğlum da bunun nereden, nasıl, ne şekilde geldiğini hatırlayamadı. İnternet ortamından gelen yüzlerce, binlerce belge arasında intikal etmiş olabilir. Lütfen bunu kardeşime ve oğluma iletin, Yaşar Paşa'ya bilgi versinler. Bu olay bütünüyle siyasi bir komplodur. İktidar kendisine muhalif olarak gördüğü tüm kişi ve kuruluşları, başta kadın derneklerini, sivil toplum kuruluşlarını bu kisi ve kapsamında baskı altına
almaya ve cezalandırmaya çalışmaktadır. 'Ulusal' adı ile başlayan,Atatürkçü, Cumhuriyetçi, Yurtsever tüm yasal STÖ'lerine, siyasi partilere suç örgütü,terör örgütü gözü ile bakılıyor. Gözaltına alındığım andan itibaren, Anayasa ve AİH Sözleşmesine dayanarak; 1. Ne ile suçlanıyorum? 2. Bu suçun
delilleri nelerdir? 3. Savunma için zaman verin! dedim. Bunların üçü için de 'mümkün değil' dediler. Bu nasıl bir anlayıştır? Nasıl bir gizliliktir? Günlerce gözaltında kaldıktan sonra Cuma günü 19.00'dan
ertesi sabah 07.00'ye kadar ifademe başvuruldu. Ardından istirahat imkanı verilmeksizin Adli Tıbba götürüldük. Cumartesi sabah 09.30'dan 12.00'ye kadar Savcının kapısında bekletildik. Sonra saat 15.00'e kadar 3 saat ifadem alındı. 15.00'den 22.30'a kadar Hakim sorgusu için yine kapıda bekletildik. Nihayet 22.30â€'01.00 arasında hakim karşısına çıktık.Sorulara ve verdiğim cevaplara bakarak serbest bırakılacağımı umarken sanırım saat 03.00'e doğru tutuklandığımız tefhim edildi. Sorgulama esnasında atfedilen suç ve bu suçla ilgili herhangi bir delil ortaya konmamıştır. delillerden suça, suçluya, suçlamaya değil, fail ve faaliyetlerinden suç isnat etmeye giden bir anlayışla sorular yöneltilmiştir. Özellikle kişiler ve çeşitli sivil toplum kuruluşları, dernekler, siyasi parti kuruluş çalışmaları ve bunların düzenledikleri çeşitli etkinliklere neden katıldığım sorulmuştur. Bütün bunların Ergenekon'un alt birimleri oldukları varsayılmıştır. Özellikle tanıdığım, görüştüğüm gazeteciler, üniversite hocaları, aydınlar, siyasiler, katıldığım resmi, özel, sosyal etkinlikler, paneller, anma günleri vb.. hakkında sorular sorulmuştur.
50 yıllık arkadaşım Org. Çetin Doğan'la ahbaplığım ne düzeyde imiş? Prof. Alemdaroğlu'nu, Prof. Haberal'ı, başka birçok hocayı daha tanırmıymışım? Ne maksatla görüşürmüşüm? Gazetecilerden, ocalardan pek çok kişiyi yakından tanırım. Onlarla çeşitli etkinliklerde bir araya geliriz. Konuşuruz, sohbet ederiz, görüş alış-verişinde bulunuruz, zaman zaman yazışırız. Doğu Perinçek'i tanırmıymışım? 40 yıllık siyasetçi. Tanımayan mı var? Parti Genel Başkanı. 'Televizyondan tanırım' dedim. Bir de bir toplantıda bir araya gelmişiz. Ancak maalesef bana atfedilen suçla ilgili olarak terör örgütü üyesi suçlamasıyla halen tutuklu bulunanların büyük bir bölümünü hiç tanımam, hiç karşılaşmadım. Ümit Sayın'dan rapor istemişim. Ordu Komutanlığım sırasında Ümit Sayın ve Sevil Atasoy ziyaretime geldiler. Kürtçülük faaliyetlerinden söz etiler.Ben de 'Bunları yazılı olarak verebilir
misiniz?' dedim. Yanlarında Karargah Subaylarıma talimat verdim. Daha sonra gönderdikleri nota şu hususları yazdım: Kara Kuvvetleri Komutanlığına arz edelim. MİT'e bilgi verelim. Periyodik toplantıda emniyet istihbarat birimleriyle görüşelim. İstediğim söylenen rapor ve olay budur. Gözaltına alınma ve tutuklanma nedenimiz olarak şunları düşünüyorum: Bir yılı aşkın bir süredir bu işin suyu çıktı. Kamuoyu tatmin edilemedi.. Yandaş basında da halen örgütün üst kademelerine ulaşılamadığı görüşü yaygın. Kamuoyunu tatmin için toplum tarafından daha çok tanınan, STÖ'lerle, Üniversitelerle daha sık ve tamamen yasal ortamlarda beraber olan kurbanlara ihtiyaç vardı. Biz kurban seçildik.'Diyor.
Hayatımızın her tarafında yürütülen bu psikolojik harbe yönelik,psikolojik harbe karşı koyma
Sürecini başlatmak temel görevlerimizdendir.Sürece müdahale etme zamanı gelmiştir.
Bunun bilinciyle oluşturan Atatürkçülerin girişimiyle kurulan iç cephe harekatıyla buluşmak bir vatansever ödevdir.Bilinçli her yurttaşı ödevini yapmaya çağırıyoruz.

Miktat Algül
Gazeteci-Yazar
 
Üst