Rauf Denktaş Makaleleri-Gençlerle Hasbihal

KÜLTEGİN

Genel Koordinatör
Katılım
18 Şub 2008
Mesajlar
1,731
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Konum
Tanrı Dağlarında
Dört Üniversite öğrencisi genç ziyaretime gelerek “Son gelişmelerle ilgili” röportaj yapmak istediler. Dördü de Kıbrıs doğumlu, Güney’den göç etmiş ailelerin çocukları. Birinin dedesi şehit. Sordukları sorulardan Kıbrıs meselesinin inceliklerini pek bilmediklerini anladım. Sorularını da yönlendirerek kapsamlı cevaplar verdim. Sonra ben onlara sorular sormaya başladım. Akritas Planı’nı okumamışlar. Megali İdea nedir bilmiyorlar. 1931’de Rumların Enosis isyanından haberleri yok. Osmanlı bu Türk adasını niye İngiliz’e vermişti. 1571’de Osmanlı Kıbrıs’ı almak için niye 70 bin evlâdını feda etmişti? Bir tanesi ilk okulda kendilerine “Kıbrıs meselesi her iki taraftaki faşistlerin kavgasından ibarettir; Onlar bizi, biz de onları öldürdük” diyen bir öğretmenle Enosis’i anlatmaya çalışan bir diğer öğretmen arasında bu nedenle kavga çıktığını söyledi. Peki, şimdi neye inanıyordu? Bu soruma cevabı ilginç oldu:
“Kapılar açılıncaya kadar bize faşist bir idarede (Denktaş’ın hapishanesinde) yaşadığımız söyleniyordu. Türkiye ile Yunanistan karışmasa Kıbrıs’ta Türklerle Rumlar arasında bir kavga olmadığına inandırılmıştık. Evde dayım başka şeyler söylüyordu ama biz öğretmenlerimize ve gençlik faaliyeti diye katıldığımız etkinliklerde işittiklerimize inanıyorduk. Bize göre siz ve Türkiye baş suçlulardınız. Sizi tedhiş lideri olarak takdim ediyorlardı. Kıbrıs Türkünü değil Türkiye’yi savunan bir kişiydiniz. Siz gitmedikçe kapılar açılmayacak, bu hapishaneden kurtulamayacaktık. Kapılar açıldı. Annem köyüne gidip evini, bağını görmek istedi. Gittik. Ev yoktu. Yerine bir kahvehane yapılmıştı. Bağ sökülmüştü. Eski komşulardan yaşlılar ölmüştü, gençler bize fena fena bakıyorlardı. Köy muhtarı bir kahve ısmarlamak istedi. Annem perişan olmuştu. Reddettik ve geri geldik.”
Bir diğerinin hikâyesi de buna benzerdi. Ondan da Ay Napa denilen batakhanede başına gelenleri dinledim. “İki üç kez o tarafa geçtikten sonra, istenmediğimizi anladım, iyi ki bir devletimiz var. Sınırı geçince insan derin bir oh çekiyor” diyen bu genç de Kıbrıs meselesi bir halledilse her şeyin cennet olacağına inandırılmış bu nedenle Referandumda “EVET” oyları için gece gündüz çalışmış. Para da almışsınız dedim. “Ben almadım ancak alan arkadaşlarım vardı” dedi. \caps A\caps0 merikan Büyükelçisi ile buluşmalarını, o buluşmalarda yapılan vaadleri dile getiren genç “gerçekte Rumların da EVET diyeceklerine ve siz engellemezseniz 1 Mayıs’ta AB’ye girmiş olacağımıza inanmıştık ve size çok kızıyorduk” dedi.
Federasyonla Konfederasyon arasındaki farkı anlattım. 1960 Cumhuriyetinin üniter bir devlet olmadığını, fonksiyonel federatif bir devlet olduğunu, garantilerin neyi garantilediğini, Türk-Yunan dengesinin ne olduğunu bilmiyorlardı.
Televizyonlarda Kıbrıs meselesi tartışılmaktadır. İzliyorlar mı? Gülerek cevap verdiler. İzlemiyorlar. Ya yayınlanan kitaplar? Ders kitaplarına ancak bakabiliyorlar. Gazeteler? Bazen bazılarına bakıyorlar. Pırıl pırıl gençler bunlar. Geleceğin ümitleri. Yine de gelip benimle röportaj yapacak kadar ilgilenmiş olmaları büyük bir ümit!
 
Üst