Resûlullahin Veda Haccindaki duâsi

Gökçen

Dost Üyeler
Katılım
18 Şub 2008
Mesajlar
1,079
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Web sitesi
www.kibris1974.com
Resûlullahin Veda Haccindaki duâsi



Resûlullah efendimiz, Veda Haccinda, "Vedâ hutbesini" bitirdikten sonra Bilâl-i Habesî hazretleri, ezan-i serîfi okudu. Bütün Eshâb-i kirâm, huzûr ve husû içinde dinlediler.

Peygamber efendimiz, namazi kildirdiktan sonra devesine bindi. Cebel-i Rahme'nin dibine varip kayalari önüne alip, kibleye dönerek vakfeye durdu. Herkesin vakfeye durmasini emretti.

Daha sonra:

"Hayir, ancak ahiret hayridir." buyurdu.

Mübârek ellerini gögüs hizâsinda kaldirarak, bütün peygamberlerin yaptigi pek fazîletli olan su duâya basladi. Bizlere, bu sekilde duâ etmemiz için isaret buyurmus oldu:

"Allahü teâlâdan baska ilâh yoktur. O birdir. Esi ortagi yoktur. Mülk, O'na âittir. Hamd, O'na mahsustur...

Ey Allahim! Kabir azâbindan, kalbin vesvesesinden, islerin daginikligindan sana siginirim!

Ey Allahim! Rüzgârlarin getirdigi âfetin serrinden sana siginirim! Ey Allahim, gözümde bir nûr, kulagimda bir nûr, kalbimde bir nûr yarat! Ey Allahim, gögsüme genislik ver, isimi kolaylastir!

Ey Allahim! Kalbe vesvese veren seytandan, islerin karisikligindan, kabir fitnesinin serrinden, gecenin getirdigi seylerin serrinden, gündüzün getirdigi seylerin serrinden, korkunç rüzgârlarin getirdigi âfetlerin serrinden, zamanin nöbet nöbet gelen mihnet ve belâlarinin serrinden sana siginirim!

Ey Allahim, sagligin hastaliga çevrilmesinden, birden bire gelip çatacak azâbindan ve bütün gazâbindan sana siginirim!

Ey Allahim! Beni hidâyetine ulastir. Geçmisimi, gelecegimi bagisla! Ey basvurulacaklarin en hayirlisi! Kendisinden istenilenlerin en keremlisi, en çok vereni!

Ey Allahim! Sen, sözümü isitiyor, yerimi görüyor, gizli, açik neyim var ise biliyorsun. Islerimden hiç biri sana gizli degildir. Ben çâresizim, yoksulum. Senden yardim ve eman diliyorum.

Korkuyorum. Kusurlarimi îtirâf ediyorum. Bir çâresiz, senden nasil isterse, ben de öyle istiyorum. Zelîl bir günahkar, sana nasil yalvarirsa, ben de öyle yalvariyorum.

Yüce huzûrunda boynunu bükmüs, senin için gözlerinden yaslar bosanan, senin ugrunda bütün varligini zelîl eden, senin için burnunu topraklara sürten bir kulun sana nasil duâ ederse, ben de öyle duâ ediyorum!

Ey Rabbim! Duâmi kabûl buyurmaktan beni mahrûm eyleme. Bana Raûf ve Rahîm ol! Ey istenilenlerin en hayirlisi ve verenlerin en keremlisi!..

Ben, sana her an muhtâcim. Senin ise, bana hiç ihtiyâcin yok. Sen, ancak yaratanim olarak beni bagislar, affedersin.

Ey duâcilarin duâlarini kabûl eden! Ey ümit baglananlarin en üstünü! Islâmiyet ve Muhammed (aleyhisselâm) üzerindeki himâyen hürmetine sana yöneliyorum. Benim bütün suçlarimi bagisla! Beni su durdugum yerden bütün hâcetlerimi yerine getirmis, dileklerimi ihsân buyurmus, temennilerimi gerçeklestirmis olarak döndür!..

Bizler, topluca senin Beyt-i Harâm'ina geldik. Su büyük Mesâir'de vakfeye durduk. Su mübârek yerlerde hazir bulunduk. Ümîdimiz, yüce katindaki sevab ve mükâfâta nâil olmaktir. Ümîdimizi bosa çikarma Allahim!"

Resûlullah efendimiz, bu duâdan sonra vakfe yapti. Aksam üzeri:

"Bugün, dîninizi sizin için ikmâl eyledim. Üzerinize olan nîmetimi tamamladim ve size din olarak Islâmiyet'i vermekle râzi oldum” (Mâide sûresi: 3) meâlindeki âyet-i kerîme nâzil oldu.

Böylece, Islâm dini ikmal bulmus oldu. Bildirilmemis, açiklanmamis hiçbir emir, yasak kalmadi. Peygamber efendimiz de vazifesini tamamlamis oldu. Kisa bir müddet sonra da bu fâni dünyadan ayrildi.
 
Üst