Rumun Yaktığı Yıktığı 103 Köy İçin Uluslararası Yargıya Gitmeliyiz (2)

İsmet Kotak

Onursal Üye
Katılım
13 Nis 2009
Mesajlar
318
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Rumun yaktığı yıktığı 103 köy için uluslararası yargıya gitmeliyiz(2)

Kıbrıs Türk Halkı, 21 Aralık 1963’de silâhlı Rum çetelerinin,Rum Polisinin ve Kıbrıs’taki Yunan Alayının saldırısına uğradı.Bu Birleşmiş Milletler tarafından “Ortega Raporu” olarak belgelendi.O rapor Makarios ve hempalarının “Akridas Plânını” hazırlayıp uygulayarak soykırım suçu işlediklerinin kanıtını oluşturmaktadır.103 köyden veya yerleşim yerinden kurşun ve bomba yağmuru altında göç ettik.İlki 1956’da yaşanan vahşet hortlatıldı ve ikinci kez yakılan köylerle karşılaştık.36 bin Türk göçmen oldu.Evleri,işyerleri,okul ve camileri ve hatta ekili tarla ve bahçeleri yakıldı,yıkıldı. 11 yılda 2800 Şehit verdik. Halkımız yıllarca evine,yerine dönmekten alakondu.Bugün de Rum engeli oradadır.Türk malları yağmalanmaktadır.

ABD’den gönüllü heyetler geldiler.Bir heyetin başında Prof.Hare vardı. Üniversiteli gençler Türk evlerini ve köylerini tamir etmek ve halkımızı geri götürmek istediler.Ben bunu bire bir Bakanlık görevine yaşadım.Bu insani girişim Rum engeline takıldı.Dönüşümüz engellendi.Tamirat yapmamız engellendi.Koşullar kondu ve “Kıbrıs(rum)Cumhuriyeti’ni işgâl eden çeteden deneme mahiyetinde eski isimleri ile “Ciyas,Bodamya,Yorgoz ve Peristerona’nın” tamirine izin çıktı. 15 Temmuz 1974 Rum-Yunan Enosis darbesine kadar bu tamiratların tamamlanmasına sürekli engel koydular. Bodamya’da yarım yamalak tamire rağmen geri gitmeye kalktığımızda da silâhlı Rum Polis engeli ile karşılaştık. 15 Temmuz 1974 günü Peristerona’da çalışmakta olan Amerikalı Üniversite öğrencileri ve Türk gençleri,orada mahsur kaldı. Onları BM denetiminde zar zor Lefkoşa’ya taşıyabildik…

İşte 1956,işte 1963 ve işte 1974 . Türk köyleri yakıldı yıkıldı;halkımızın geri dönüşü engellendi. Yıl 2009 Rum Yargıç “Git de anlaşma olduktan sonra gel” diyor malını isteyen veya kira talep eden Türke…

Avrupa da “Orams davası” ile alçakça Ruma koltuk çıkıp, oyalanıyor.O Yargıç da tepe tepe Türk mallarını kullanıyor Poli’de…

&&&

Dün Milli Lider Rauf Denkaş’ın konu hakkındaki görüşlerine yer verdim. Orams Davası konusunda İngiliz Lordlar Kamarasına kadar uzanmak gerektiğini ortaya koydu.Karşı duruşumuza olanaklar gösterdi.

Bugün İngiltere hükümeti danışmanlarından ve “Parliamentary Brief” dergisinin sahibi Donald Crawford’un,”Orams Davası “konusundaki açıklamasına yer vereceğim. Sayın Crawford, İngiltere’nin davanın “politik enstrüman” olarak kullanılmasına karşı durabileceğini söyledi.

İngiltere hükümetinin Kıbrıs’taki çözüm sürecine doğrudan destek vermesi nedeniyle, Orams davasının politik bir enstrüman olarak kullanılmasına karşı harekete geçebileceği ve İstinaf Mahkemesi’ne bir sertifika gönderip, davanın ‘kamu yararına aykırı’ (Public policy) olduğunu savunabileceği açıklandı.

İngiltere hükümet danışmanlarından, Lordlar ve Avam Kamerası’nda yayımlanan “Parliamentary Brief” dergisinin sahibi Donald Crawford, Orams Davası ve Kıbrıs sorunuyla ilgili “şok” açıklamalarda bulundu.Ada TV’de yayınlanan “Dispatches” programına konuk olan Crawford, Orams Davasının kesinlikle politik içerikli olan bir dava olduğunu belirterek, 40 yılı aşan bir süredir, Rumların Kıbrıslı Türklerine zulüm yaptığına dikkat çekti.

Kıbrıslı Türkler ile Rumlar arasında bir ayrılık olduğunu ve “Kıbrıs sorunu” diye bir şeyin bulunduğunu ve burada savaş yaşandığını söyleyen Crawford, Uluslarası hukuka göre KKTC tanınmasa bile, de facto (fiili) bir varlığın olduğunu kaydetti.Donald Crawford, “ATAD duruşmasında tam bir rezalet yaşanmıştır. Bu dava, sözde adalet için toplanmış, ancak maalesef davaya bakan sadece Yunan hakim değil, siyasette olan bir hakimin yer alması da çok sakıncalı olmuştur. Bay Skouris, eskiden iki kez İçişleri Bakanlığı yapmış bir insan. Siyasetçi ve ATAD’ın şu anki Başkanı. Öte yandan da ATAD’da hakimlik yapan Bay Arestis, geçmişte politik enstrüman olmuş ve Türkiye aleyhine dava getirmiş bir insan olan Myra Aretis’in eşi. Dolayısıyla bu davada adalet olmuyor, ama adalet sağlanmış gibi görünüyor” dedi.

Crawford, Rumların bu kararı sanki tüm davanın nihai sonucu olduğunu göstermelerine de tepki verdi. Rumların müzakerelere darbe vurduğunu vurgulayan Donald Crawford şöyle devam etti: “Ucuz başlıklar kullanıp, zafer ilan etmeye çalışıyorlar. Dava bitmiş gibi. Aslında bunu Rumların yapması bile davanın tam olarak ne olduğunun anlaşılmasına çok yardımcı olmaktadır. Bir yandan iyi niyetle mülkiyet konusunu müzakereyle çözmeye gayret ederken, diğer yandan da mahkemeleri kullanarak propaganda yapılmasına yeşil ışık yakılmasına izin veremezsiniz. Apostolidis’in avukatı olan, Bay Kandunas bence bu konuda kendi kendine gol attı. Şunu açık söyleyeyim, onun için bu davanın sonu gözyaşıyla bitecek. İşte Rumların bu davranışları, müzakerelere çok ciddi darbe vurmaktadır.”


Donald Crawford bir soru üzerine, ilk başta Orams davasının özel getirilmiş bir dava olabileceğinden bahsederken, “Ancak artık böyle bir şey söz konusu değil. Sayın Apostolidis’in bir kamu görevlisi olduğunu biliyoruz. Ayrıca Rumlar tarafından reddedilen Annan Planı referandumundan önce de Rum eski Dışişleri Bakanlığı’nın The Times gazetesinde böyle bir kampanya planından bahsettiğini görebilirsiniz.

Kandunas bu davada bir kukladır ve kampanya ile siyasi gözdağı vermeye çalışıyorlar. Davayı insanların burada mal almamalarına ve ekonomiye yönelik bir silah olarak kullanmaya çalışıyorlar. Oramslar ise bu işin piyonları. Bakınız bu davanın masraflarının ne kadar olduğuna, milyonlardan bahsediyoruz. Soralım, Bay Apostolidis bu kadar parayı kendisi mi karşılıyor? Tabii ki değil, masrafları Rum hükümeti karşılıyor. Aslında bu davanın temel gerçeği, Kıbrıs Rum Cumhuriyeti ve KKTC arasında bir dava olmasıdır” şeklinde konuştu.

İngiltere İstinaf mahkemesin ATAD’a sorduğu sorulara da değinen Crawford, soruların tamamıyla hukukla ilgili unsurlardan oluştuğunu hatırlattı. Donald Crawford bu konuda şunları söyledi: “Burada sorulan AB hukuğu ile ilgili teknik sorulardı. Ancak her hangi bir şekilde kamu yararı mazeretini kısıtlamaz. Bunu kesinlikle İngiltere İstinaf mahkemesi değerlendirecek. Benim görüşüme göre bu davanın bulguları zaten zayıftır. Buradaki X faktörü budur ve bunu ne İngiltere hükümeti nede İstinaf Mahkemesi artık bu durumu göz ardı edemez. Bu durumun kamu yararına aykırı olduğu konusunda sertifika verip, bu işe son vermeleri gerekir.

Bir taraftan bu tür mahkemelerin yapılmasına izin verip, diğer yandan da görüşmelere destek verilmesi kabul edilemez. Çünkü burada büyük çelişki doğar. Ya Kıbrıs sorunu ve buna bağlı olarak mülkiyet sorunu müzakerelerde çözülür ya da görüşmelere destek vermeyip, davalarla çözersiniz. Ancak ikisi bir arada olamaz.”

Programda, ‘İngiltere hükümetinin neler yapabileceği’ sorusuna da cevap veren Crawford, “İngiltere hükümeti bir şeyler yapabilirler. Orams davası İngiltere İstinaf mahkemesine dönmüştür. İngiliz hükümeti şimdi mahkemeye bir sertifika gönderip, bu davanın ‘kamu yararına aykırı’ olduğunu belirtebilir. Bu örnekler çoktur, yapılabilir. Neden vermelerine de gerek yoktur. Kamu yararına aykırı bir dava olduğunda hükümet, bir mahkemenin siyasete alet edilmesine karşı her zaman devreye girme yetkisine sahiptir” diyerek şok açıklamalarda bulundu!

Orams davası ilk başladığında, KKTC’deki Taşınmaz Mal Komisyonu’nun henüz kurulmadığına işaret eden Crawford, davanın şimdi tekrar İngiltere İstinaf mahkemesine döndüğünü, AİHM’in de davayı kabul ettiğini ve bu tür davaların görüşüldüğü Komisyona sevk edebileceğini söyledi.Crawford, “AİHM bu tür davalar hakkında kesin görüş vermiştir ‘eğer dava getirmek isterseniz gidin bu Komisyona başvurun ve onları başvurunuzu değerlendirsinler’ demişlerdir. Birilerine tazminat ödeyip bunun emsal olması illa ki söz konusu olmaz” dedi.

Konu son derece önemli olduğu için geniş yer verdim. Onlara “Orams davası” diye yola çıktılar. Biz de Rumun yakıp yıktığı,dönüşümüzü engelledikleri gerekçesi ile bir an once 103 köy konusunda Yargı yoluna başvurmalı, sonuçta Uluslararası Yargının kapısına dayanmalıyız.
 

ARIKBUKA

Halkla İlişkiler
Katılım
18 Şub 2008
Mesajlar
920
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Cevap: Rumun Yaktığı Yıktığı 103 Köy İçin Uluslararası Yargıya Gitmeliyiz (2)

Kimi kime şikayet edeceğiz ki? Hak aramak için dik durmak güçlü olmak zorundayız. Önce olması gereken duruşumuzu sergileyelim sonra herşey çözülecektir. TTK
 

Kartal Gözü

Dost Üyeler
Katılım
6 Eki 2008
Mesajlar
1,388
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Cevap: Rumun Yaktığı Yıktığı 103 Köy İçin Uluslararası Yargıya Gitmeliyiz (2)

Katılıyorum Davalar açılmalı.

Mesele davaları kimin nasıl açacağı?

öyle aileler var ki tümü ile yok edildi. kayıplar komitesi gibi bir oluşum ile mi yola çıkılsa acaba?
 

PİRTÜRK

Dost Üyeler
Katılım
15 May 2009
Mesajlar
57
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
Türkiye
Cevap: Rumun Yaktığı Yıktığı 103 Köy İçin Uluslararası Yargıya Gitmeliyiz (2)

Titizlik ve usanmadan takip etmek şartı ile davaların açılması gerektiği genel düşüncesine katılıyorum.
 

Tenrikut

Dost Üyeler
Katılım
16 May 2009
Mesajlar
39
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
Hollanda - Amsterdam
Cevap: Rumun Yaktığı Yıktığı 103 Köy İçin Uluslararası Yargıya Gitmeliyiz (2)

103 KÖY SOYKIRIMI adlı bir dernek kurulsa belki PirTürk beyin söyledigi sekilde titizlikle ve usanmadan bu konuyu takip edecek gönüllüler çıkar.
 

Kartal Gözü

Dost Üyeler
Katılım
6 Eki 2008
Mesajlar
1,388
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Cevap: Rumun Yaktığı Yıktığı 103 Köy İçin Uluslararası Yargıya Gitmeliyiz (2)

Köy ırk olmadığı için bu isim olmaz ama Kıbrıs Köylerinin yok edilmesi ile ilgili bir komite veya insan hakları derneği kurularak bu konu üzerine gidilebilir.
 
Üst