Rum’un Yerinde Olsanız Rauf R. DENKTAŞ

1974 öncesiydi. Klerides göğsünü gere gere “içimizde Türk Cumhurbaşkanı Yardımcısı, Türk Bakanlar ve Türk mebuslar olmadığı halde dünya bizi meşru Kıbrıs Hükümeti olarak tanıdığına göre Türklere ne diye taviz verecekmişiz?” demişti. O günden bu güne değişen bir şey varsa o da bu eli kanlı, suçlu Rum idaresinin, Meşru Kıbrıs Hükümeti olarak, Yunanistan’ın şantajına yenik düşen bir AB tarafından üye yapılmış olmasıdır. Bu insanları “Kıbrıs” diye AB üyesi yapmış olan AB, Türkiye’ye ve bize bu idareyi (geçmişine ve 1960 Antlaşmalarındaki haklarımıza bakmaksızın) tanımamız için ısrar etmektedir. Hristofyas görüşme masasını bırakıp İngiltere’ye ve Rusya’ya giderek istediği anlaşmayı yapmaktadır. İngiltere Garantörlüğünü unutarak Türkiye’ye “denizlerde petrol arama Kıbrıs Hükümetinin egemenliğindedir, itiraz etme” diyebiliyor. ABD “mükellefiyetlerini yerine getir ve önerilerini Rumların kabul edebilecekleri şekle sok” diyebiliyor. Bu şartlarda siz Rum’un yerinde olsanız Türk tarafının istediği eşitliği, ortaklığı, Garantilerin devamını kabul eder miydiniz?

Klerides yıllar önce Glion’da Rum gazetecinin sorusuna cevaben “biz masaya taktik gereği geliyoruz. Taktiğimiz Türk tarafını uzlaşmaz göstermektir. Bunda çok başarılı olduk. Niye taviz verecekmişiz?” dememiş miydi? Hristofyas masaya ayni taktik ile oturmuştur. “Federasyon istediğimizden değil, Türk askerinden kurtulmak için federasyon görüşeceğiz” dememiş miydi? Rum basınına bakınız. Uzlaşmaz taraf yine biz oluyoruz. Hem de Sn. Talat’ın yaptığı “tekli” tavizlere rağmen! Siz, eşitliğinizin yegâne kanıtı devletinize dört elle sarılmazsanız ve egemenliğinizi savunmazsanız Rum’un siper aldığı bu gerçekleri nasıl bertaraf edeceksiniz?

1977’den bu yana denenmiş olan bu çıkmaz yolu ayni dengesizlik içinde denemeye devamın yararı kime? Rum’un yerinde olsanız karşınızda “Devletim var ve var olacaktır; ben de senin kadar kendi kaderini tayin hakkı olan bir Halkım” diyerek devletine sahip çıkan bir muhatabınız olmadığına göre görüşmeleri ciddiye alır mıydınız?

Rum dünyaya “Kıbrıs meselesi 1974’de başlayan ve işgalden kaynaklanan bir meseledir” diyor meşru Kıbrıs Hükümeti olarak. Papadopullos “1963-74 arasında tek bir Türk öldürülmedi” diyebiliyor. Lobi faaliyetleri ile bu yalanları yayıp duruyorlar. Karşılarında etkin bir lobi faaliyeti yok. Yalanları yanlarına kalıyor. Kuzeye kuş uçsa derhal protestolarını dünyaya duyuruyorlar; BM Barış Gücü “Kıbrıs Hükümetinin oluru ile göreve devam ediyor”, Türk tarafından bir itiraz yok. Bu şartlarda Rumlar 125 yıldır izledikleri “Kıbrıs’ı Yunan toprağı yapmak” siyasetinden niye vazgeçsin?

Türk tarafı Annan Planına evet demek suretiyle devletinden, ayrı egemenlik hakkından vazgeçtiği işaretini vermiş; Garantiler AB’nin gölgesinde kaynamağa mahkûm; AB ülkesinde yabancı asker bulunamaz ilkesi de aşikâr; toprak ve mal mülk konusunda kendi tapumuzu inkâr eder duruma gelmişiz! Rum’un korkup endişe edeceği ne kalmış ki? Bu şartlarda Rum’un yerinde siz olsaydınız Türk tarafının masaya koyduğu talepleri ciddiye alır mıydınız?

Sizi tanımadığını açıklayan AB makamları “Türk azınlığı hükümet ile bütünleşsin” diye fıstık parası dağıtıyor, hem de Kıbrıs hükümeti dediği Rum idaresinin oluru ile, siz de bunları kabul ediyor ve AB makamları ile bütünleşme eksersizlerini yoğunlaştırıyorsunuz. Rum’un yerinde olsanız, Türklere taviz vermeyi aklınızın kenarından geçirir miydiniz?

Yeni bir değerlendirme yapma ihtiyacını duymaz ve devletimize, egemenliğimize, kendi kaderini tayin hakkı olan iki halktan biri olduğumuza, Türkiye’nin haklarına sahip çıkmazsak Rum idaresi bizi “taktik gereği” oturacağı masada daha çok meşgul eder.

Kendimize gelelim!

Cevap: Rum’un Yerinde Olsanız Rauf R. DENKTAŞ

Önce Kıbrıs Türk'ünü yok etmek amacıyla Akritas planı, sonra Kıbrıs'ı mahvetmek için Annan planı..

Kendimize gelmek için illa tokat mı yememiz lazım her gün ! Onu da yiyoruz oysa.. Neden hala çelişkiliyiz kendi içimizde ?!

Cevap: Rum’un Yerinde Olsanız Rauf R. DENKTAŞ

EOKA yolunda devam eden dostlarımızı görmeyen AB dostlarımıza sormak lazım 1963' ve 1974 unutmamızı mı ister? yoksa bir 1974 yaşamamızı mı ister? Bu kadar baskı altına aldığı halkın hiç mi yaşama hakkı yok? Sayın Kurucu Cumhurbaşkanım Türk halkı hiç bunları haketmedi fakat kendi eliyle düştüğü AB kuyusundan bir an önce uyanıp çıkacağından eminiz yeter ki masa dağılsın. Masadan çıkan hiçbir antlaşmaya ihtiyacımız yoktur. Yeter ki biz bir an önce uyanıp gerçek dostlarımızı görelim. Masa sadece Papaz'a yarar çünkü dünyaya kendini şirin gösteriyor. Bizim Masadan bir beklentimiz yoktur. Saygılar sunarım.

Cevap: Rum’un Yerinde Olsanız Rauf R. DENKTAŞ

Sn. Cumhurbaşkanımızın yazısına verdiği yorumdan dolayı Mürüde hanımı kutluyorum.

Cevap: Rum’un Yerinde Olsanız Rauf R. DENKTAŞ

Bu güzel konunun veyahut sorunun tek cevabı sayın cumhurbaşkanımızın ilk cümlesinde yatıyor..
"Klerides göğsünü gere gere “içimizde Türk Cumhurbaşkanı Yardımcısı, Türk Bakanlar ve Türk mebuslar olmadığı halde dünya bizi meşru Kıbrıs Hükümeti olarak tanıdığına göre Türklere ne diye taviz verecekmişiz?” demişti."
O günden bu yana değişen hiçbir fikir, ya da değişen hiçbir tavır olmadığı aşikar.
Dolayısıyla kimse rumların bir taviz vermesini boş yere hayal bile etmesin. ele bir de AB kartını elde eden rumların asla ve asla taviz vermeyeceğini herkes bilmelidir..Boş hayaller peşinde koşup, tek devlet adı altında AB'ye girip gökten euroların Kıbrıs Türklerine yağacağını zannetmek ancak bir kör ve sağırın anlayışı olabilir...Maalesef ki buna ciddi ciddi inanan çok miktarda safdil mevcut..
Allah bizi bu tarzdaki safdillerin artmasından korusun...
Saygı ve sevgilerle..

TTK ve Y