Sahibinin Sesi . . .

Seyyan Uzunoğlu

Onursal Üye
Katılım
24 Şub 2009
Mesajlar
194
Tepkime puanı
0
Puanları
0
SAHİBİNİN SESİ . . .

Değerli okurlarım, sahibinin sesi ve komutuyla hareket etmek, ancak affedersiniz ama, köpeklere ve diğer bazı hayvanlara mahsustur aslında... Ama, geçmiş zamanlarda, kendilerinden başkalarına değer vermeyip de, Afrika ormanlarında yaşayan insanları, hayvan misali avlayarak, zincirleyip, köle olarak kullanan sözde medeni Batılılar, şimdi kendilerine, bizim işbirlikçi dediğimiz, ‘değişik’ köleler bulmuş!

Para, makam veya başka çıkarlar yüzünden; kendi gönülleriyle, ellerine baktıkları, avuç açtıkları, iki dudağının arasından çıkacak bir komutu bekledikleri kişileri ‘sahip’ olarak gören ve, böyle bir onursuzluğu bile sineye çeken köle ruhlular, ortaya bugün veya dün çıkmamışlardır aslında. Bunlar, evvelki gün de vardı, geçmişlerde de vardı, ve, yarınlarda da olacaklardır... Varlıklarını utanarak, saklanarak hatta yerlerde sürünerek sürdürseler de maalesef... Ama, bunların aralarında, utanmayı da atmış; paranın, her şeyin ‘eni ve sonu’ olduğuna inanarak ne oldum delisi olmuş... Şımarmış ve artık saklanmaya da lüzum görmeyen bazı özünü, kimliğini inkar etmiş... Beynini boşaltmış, yüz derileri kalınlaşmış kullar, köleler de eksik değil aramızda... Ve bunlar, sadece kendi özgürlüklerini satmakla da kalmamış; çocuklarının ve torunlarının özgürlüklerini de teraziye koyup, onlarınkini de satmış... Ve, sahibinin sesine uyup, gerçekleştirdikleri eylemler ve mitinglerle dünyaya, güya bizi de temsilen aksi mesajlar vererek, bizim özgürlüğümüzü de, emanet topraklarımızı ve egemenliğimizi de satmaya çalışmakta üstelik!

Biliyoruz her şeyin bir bedeli olduğunu, da, maddi değerlerle ölçülemeyen manevi değerler de vardır. Ancak bunları unutmuş; bugün demokratik ve temel ilkelere dayanan, her kurum ve kuruluşuyla çalışmakta olan devletimizden ve özgürlükten vaz geçerek, bize daha dün gibi soykırım uygulamış, eli kanlı, ENOSİS sevdalı, ırkçı faşist bir topluma yamanmayı yeğleyenler... Barış, kardeşlik diyerek Rum’un kölesi olmayı dünyalılık ve medeniyetle karıştıranlar... Bugünkü yaşamlarını da, güven ve özgürlüklerini de, yedikleri ekmeği de borçlu oldukları Anavatan’a ve Türk Askeri’ne küfredenler... Kendilerine çıkar yüzünden, veya acizliklerinden efendi seçtikleri ‘sahip’in sesinden başka bir ses duyamayacak kadar sağırlaştırılmış... Yanlışı, doğrudan ayırt edemeyecek kadar beyinleri boşaltılmış ve kendi önünü göremeyecek kadar köreltilmiş olanlardır.. Sahibinin bir emriyle, kendi öz anasını öldüren mankurt misali yaşamayı benimsemek; bir yerlere ait olmamak, özgürlüğü olmayan, kendine yabancılaştırılmış bir köle olmak demektir. Kendi özlerinden, kimliklerinden vaz geçmenin, dostluk, kardeşlik ve dünyalılık olduğuna inandırılmış bu mankurtlar; ne tarihlerini, ne dede ve nenelerini inkar etmekle, onların varlıklarını silebilirler! Haliyle, efendilerinin ağzıyla yaygara yapmakla, ne şanlı tarihimizi silebilecekler... Ne, bu emanet topraklar için kendi canlarını vermiş aziz şehitlerimizi unutturacak; ne de soyumuzu tüketebileceklerdir! Bunu da kendi kulaklarına küpe; ‘sahiplerine’ de kapak yapsınlar artık!

Ancak ne yazık ki, sinek de küçük de, mide bulandırır misali; sadece kendilerine değil, yaşadıkları ülkeye ve o ülkenin insanlarına da zarar vermekte olan bu soysuzların, kanun yoluyla ayıklanması da bir zaruret haline gelmiştir! Halk, bunların sergilemekte oldukları soysuzluklardan da, yaratmakta oldukları kaostan da usanmış, ve, hükümetin, geç olmadan acilen önlemler almasını beklemekte... Yok öyle, - tabiri caiz ise – köpeksiz köy bulmuş, değneksiz yürüme....
 
Üst