Sas Ve Sat Komandolar...

sonosmanli

New member
Katılım
18 Eyl 2008
Mesajlar
30
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Sas Ve Sat Komandolar...
Kardak'ta Yunanlıları etkisiz hale getiren onlardı, Öcalan'ı İmralı'ya onlar götürdü... İşte hiçbir deniz aracı olmadan İzmir'den dalıp Yunanistan'dan çıkabilen kahraman SAT komandolarımız...
Onları televizyon ekranlarında ilk kez 1996 yılında Başbakan Tansu Çiller, “O asker gidecek, o bayrak inecek!” dedikten sonra zodiac botlarla Yunan bayrağının dalgalandığı Kardak’a giderken gördük.

1999 yılında PKK lideri Abdullah Öcalan’ı Bandırma’dan İmralı’ya götürme görevi yine onlara verildi. Son olarak, İsrail ateşi altındaki Lübnan’da mahsur kalan bin 200 Türk’ün getirilmesi için, Türk Dışişleri ve Genelkurmay Başkanlığı’nın ortaklaşa düzenlediği tahliye kapsamında, görev alan SAT (Sualtı Taarruz) ve SAS (Sualtı Savunma) komandoları dünyaya parmak ısırttı. Türkiye tarihinin en büyük denizaşırı tahliye operasyonunu gerçekleştiren özel ve seçilmiş askerler, medyaya yansıyan güven veren görüntüleriyle herkesin ilgi odağı oldu.

Dünyanın en tehlikeli askerleriyle aslında ilk defa 1963 yılında tanıştık. Türkiye’nin ilk sualtı taarruz timi, Amerikalılar tarafından Sovyetler’e karşı eğitildi. Türk SAT birliği, gerektiğinde ‘demir perde’nin arkasına geçmek ve o taraftan gelecek tehlikelere karşı anında karşılık vermek üzere kuruldu.

Çünkü o yıllarda ABD için İstanbul Boğazı, Rus denizaltılarına karşı kapatılması gereken en stratejik yolların başında geliyordu. Boğaz, Anadolukavağı ve Yenimahalle Orduevi’nin bulunduğu noktalardan dibe kadar çelik ağlarla örüldü. Sovyetler’in atom bombası yüklü ölüm gemilerinin önü Türk sularında kesildiği için Amerikalılar, okyanus ötesinde rahat uyuyabiliyordu. Soğuk Savaş’ın tehlikeli saatlerinin yaşandığı bu yıllarda ABD, çelik ağlarla yetinmiyor, gerektiğinde sıcak temasa girebilecek çok özel birlikler yetiştirmek istiyordu. O tarihlerde Türkiye’nin su birlikleri vardı ama sualtı timleri yoktu. Türk SAT’ı, bir anlamda ABD’nin nükleer korkusunun bir ürünü olarak ortaya çıktı. Çünkü Amerika, gözünün arkada kalmaması için İstanbul Boğazı’nda baskın, sabotaj, savunma, istihbarat yapacak bir birlik istiyordu. İki süper güç arasındaki nükleer gerilim doruk noktasına çıkarken, 1963 yılında Türk SAT’ının kurulmasına karar verildi.

Savaş şartlarında geçen eğitimler atom silahları konusunda uzman olan Amerikalı Binbaşı Bob Gallagher tarafından verildi. Eğitimler o kadar ağırdı ki 76 kişiden 11 kişi kalıyordu. Vietnam’daki başarılarından dolayı beş kez şeref madalyası alan, ayağında platinle yaşayan ve bazı parmakları olmayan Gallagher, 1. Körfez Savaşı sırasında ateşe verilen petrol kuyularını patlatma yöntemleriyle söndürmeyi başaran sıra dışı bir asker. Vietnam Savaşı boyunca her sene iki Türk timi, Amerikalıların Vietnam’da kullandığı taktikleri, silahları öğrenmek üzere Amerika’ya gönderildi. Gerilla savaş taktikleri, ileri marin keşif, sualtı silahları konularında eğitim aldılar. Sonunda, Amerika ile başa çıkabilecek dünyadaki çok ender timlerden biri yetişti.

Ardından Beykoz’daki, stratejik öneme sahip Mania Grubu’nda göreve başladılar. Denizden gelecek bir Rus tehdidiyle, ilk sıcak teması bu grup sağlayacak; denizde, denizaltında ve karada aralıksız savaşacaktı. SAT’lar, Boğaz’ın soğuk sularında, üçüncü dünya savaşına yol açabilecek K-19 benzeri bir kaza ya da saldırıya karşı yıllarca tetikte bekledi. Amerikalılarla birlikte 40 civarında taktik geliştirildi. Soğuk Savaş döneminden kalma Mania Grubu, bugün aynı noktada görevini sürdürüyor.

1964-67 Kıbrıs olayları yaşanırken, SAT’lar Akdeniz’de bir yerde sabotaj tatbikatları yapıyor, Ayşe’yi tatile çıkarmaya hazırlanıyordu. Boğaz’da Rusları bekleyen SAT’lara, 1974’te Rumlarla savaşmak nasip oldu. Kıbrıs Barış Harekâtı öncesi komandolar ikiye ayrıldı. 24 kişiden oluşan SAT1, Girne önlerindeki mayınları temizleyip, sahili ve köprü başlarını tuttu. Girne Kalesi’nde gizlenen komandolar, önceden belirlenmiş binalara girerek, önemli belgeleri ele geçirerek Türkiye’ye getirdi. SAT’lar, daha sonra hiç kayıp vermeden sabotajlar düzenleyerek Girne’yi ele geçirdi. Daha kalabalık olan SAT2 ise, savaşın seyrine göre, İzmir yakınlarında 12 adayı ele geçirmek üzere tetikte bekliyordu. SAT’lar Kıbrıs Harekâtı’nı bir antrenman olarak görüyor!

Türk SAT’ları hiçbir deniz aracı olmasa bile, İzmir sahilinden 12 adaya ve Yunanistan’a 30, Mersin’den de 40 kilometre sualtından yüzerek Kıbrıs’a çıkıp operasyon yapabilecek kabiliyete sahip. Karadeniz’in karanlık sularında sabotaj tatbikatlarına katılan SAT’lar bazen hayatlarını kaybedebiliyor. Bir sonraki tatbikatta bazılarının cesetleri, bazılarının da kemikleri bulunuyor. Emekli SAT komandosu Namık Ekin, “Balıklar, yengeçler belden aşağısını götürmüş halde çok arkadaşımızı bulduk. Tüplerini bulduk. Bazılarını da iskelet halinde yıllar sonra ağlara takılı bulduk.” diyor. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin gözbebeği olan ve insan gücünün dayanacağı son noktaya varan bir eğitimden geçen SAT komandoları, kurulduğu günden bugüne 21 kayıp verdi
 

BURLAHATUN

Yasaklı Üye
Katılım
21 Tem 2008
Mesajlar
5,116
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Konum
TÜRKİYE
TÜRK ORDUSUYLA GURUR DUYUYORUZ...:)Bilgilendirme için teşekkürler...