Seçim Maskaralık Mı ???

Seyyan Uzunoğlu

Onursal Üye
Katılım
24 Şub 2009
Mesajlar
194
Tepkime puanı
0
Puanları
0
SEÇİM MASKARALIK MI ???

Evet değerli okurlarım. Seçimler, halkın tercihini, iradesini, ne istediğini demokratik bir şekilde ortaya koymak için yapılır. Seçimler; başa getirilen hükümetlerin; halkın istediği yönde çalışmak; halkı memnun etmek, refaha kavuşturmak ve başına getirildikleri devletin ve halkın çıkarları yönünde icraatlarda bulunmak ve halkını ve devletini de gerektiği şekilde temsil etmek için o mevkilere getirilir. Hükümet edenlerin makamlarını kendi çıkarları, kendi ideolojileri; veya başkalarının fikirleri, önerileri ile yönetme hakları yoktur!

Altı yıla yakın bir zamandan beri diktatörlükten, yıkımdan; ateşlerden, ölümlerden, soykırımdan geçerek; bin zorlukla kurmuş olduğu Devletinin her geçen gün batağa sokulmasından usanmış bu halk; seçimlerle iradesini ortaya koymuş ve kendini temsil edecek hükümete ne istediğini belirlemiştir. Halkın iradesine aykırı icraratlarda bulunmak demokrasiye de insan haklarına da aykırıdır ve halk elbet bir gün bu aykırılığın hesabını da sorar; seçim sandıklarına da yansıtır.

Burada, halkın CTP-ÖRP Hükümeti’ni neden al-aşağı ettiğini saymayacağız. Çünkü bu sayfalar değil; kitaplar doldurur. Ancak sadece Kıbrıs Adası’nı elde etmekle kalmayıp; Kıbrıs yoluyla Türkiye’yi de bölüp parçalayıp paylaşma sevdalısı emperyal güçlerin dürtüsü; Rum-Yunan’ın yayılmacılık hastalığı ve Kıbrıs Adası’nı Yunanistan’a ilhak etme sevdaları yüzünden... Veya emperyallerle işbirliği içinde olan AKP’nin sözde AB üyeliği için Türkiye’nin Ulusal Davası; SON KALESİ Kıbrıs’ı ‘Ver Kurtul’ politikası’nı yürütebilmek maksadıyla Kurucu Cumhurbaşkanımız. Sn. R.R. Denktaş’ı baskılar ve tehditlerle etkisiz kılarak başa getirdiği Talat’ın sözde temsilciliği ile götürülmekte olduğu felaketi görmüş bu halk; artık buna bir son verme zamanının gelmiş olduğunu anlamış ve egemenliğine, devletine, vatanına ve halkına sahip çıkma sözü veren bir partiyi (UBP) başa getirmiştir.

Kıbrıs’ta bir savaş varmış gibi durup dururken “barış”, “dostluk”, “kardeşlik” ve nasıl olacaksa Kıbrıslılık martavallarıyla ve sırf adadaki Türkleri temizlemek için kurdukları tuzak ‘planlar’, kendilerine yarar bize zarar ‘öneriler’ ve daha birçok yöntemlerle bizi devletimizden, egemenliğimizden ve ata emaneti topraklarımızdan edecek hiç bir anlaşmaya kabul etmeyeceğini açıkça ortaya koymuş bu halk; başa getirdiği hükümetten icraat beklemektedir. Sn. Talat’ın sözde anlaşma özde teslimiyet müzakerelerine ve yoldaşı Hristofyas’ın vb emellerine boyun eğerek KKTC’ni tasfiye; halkını da Rum’a yamalama yolunda devam edecekseydi; bu seçim neden yapılmıştı? Seçim maskaralık mı? Şimdiye kadar hiç bir sözünde durmamış, halkını da, tas-tamam devraldığı devleti de felaketten felakete sürüklemiş; hala da sürüklemekte olan Talat’a hala güvenerek KKTC’nin tasfiyetini bekleyip te, ondan sonra mı yaygara koparmalıyız yani? Talat’ın, masadan kalkması gerekirken, sırf KKTC’ni tasfiye görevini yerine getirebilmek için müzakereleri hızlandıracağını söylemesi de mi maksadını açıkça ortaya koymuyor? “Masadan kalkma lüksümüz yoktur” da ne demek? Yoksa masada olmakla iyi bir halt yemiş; bir zırnık mı kazanmıştı da; masadan kalkmakla onu da kaybedecekti, ne? Onlar masadan kalkmamızı sağlamak için kabul etmemiz imkansız şartlar koşuyorsa; boyun eğerek kabul edeceğimize, teslim olacağımıza; ve Talat’ın düşüncesizce sarfettiği sözlerle Rum’un elini daha da güçlendireceğimize; bizim de onların kabul etmeyeceği, edemeyeceği şartlar ortaya koymamız gerekmez mi? Gerek AKP ve ümmet, gerekse ABD, BM, AB veya Talat’ın ortaya attıkları; halkı aldatmak maksadıyla dillerine doladıkları; istismar etmekte oldukları ‘devlet’ kelimesiyle; aslında eyalet anlamına gelen “iki kurucu devlet” kavramı tuzaktır, bir aldatmacadır. KKTC’ni yücelteceğiz demek de yetmiyor. Önce tanıt; yüceltmeyi sonraya bırak! Yani önce ev; sonra eşya... Maksat ve hedef açık seçik ortaya konmalı. Evvela baştan ya Meclis’ten tekrar karar çıkana kadar müzakerelere ara verilerek; halkın istediklerini değil; kendi ideolojisini gerçekleştirmek ve başkalarının emirlerini yerine getirmek için masaya oturmakta ısrar eden Talat’ı susturacak; yahut yanına bize soykırım uygulamış Rum’la birleşme sevdalısı beş-on mesokertoyu temsil etmekte olan çocuk Nami’yi değil; Kıbrıs Türkü’nün ve devletinin çıkarlarını gözetleyecek bir temsilci konmalı... Ya KKTC tanınmadan masaya oturulmamalı; yahut da KKTC’nin Türkiye’ye ilhakı yoluna gidilmeli ve KKTC’nin AB’ne girişi Rum’a yama olarak değil; Anavatanı Türkiye ile birlikte olmalıdır. Masadan kaçmamak için teslim olmak gerekmiyor. Ortaya koyacağımız bu şartlarla sadece hakkımızı istiyor, irademize saygı bekliyoruz! Ve, ancak o zaman AB’nin de; ABD’nin, Rum-Yunan’ın ve AKP’nin de oyunları ve gerçek maksatları meydana çıkacaktır.... Başka nasıl anlatsak???????



 
Üst