ŞEŞ TV KİMİ DÜŞEŞE GETİRMİŞTİR?
Hayırlı uğurlu olsun "ŞEŞ TV" resmen yayına başladı. Artık PKK sorunu yarı yarıya bitti demektir.
Bundan sonra "NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE" derken buna ilaveten birde "NE MUTLU KÜRTÜM DİYENE" de demek artık birinci vazifemizdir.
Lütfen dalga geçtiğimi sanmayın. Sayın Cumhurbaşkanımız bir zamanlar "Dağlara taşlara Ne Mutlu Türküm diyene" diyerek yazarsanız karşı taraf ta Ne mutlu Kürt'üm demek zorunda kalır. Dememiş miydi.
Eh şimdi biz Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde ana dili Türkçe olan bir ülke olmamıza rağmen dağda taşta Türkçe konuşursak, Kürt kardeşlerimizde mecburen Kürtçe konuşmak isteyecektir. Yani bizlerin onlara gıcık verircesine illaki de Türkçe diye diretmemiz ne demokrasiye sığar. Ne de insan haklarına.
İnsan hakları beyannamesinin yaratıcısı ülke olan ABD de Resmi Dil İngilizce. Oysa ABD adından da anlaşılacağı gibi Amerika Birleşik Devletleri ki burada Asya ve Avrupa'dan birçok millet yaşamaktadır. Hepside İngilizce konuşmak, İngilizce eğitim görmek zorundadırlar.
ABD'yi meydana getiren hiçbir insan kalkıp da ana dilinde öğretim görme ya da ana dilinde konuşmayı resmileştirme gibi bir girişimde bulunmuyor. Kendi aralarında istediği dili konuşan bu insanlar ABD'ye sonuna dek sadıklar ve bağlılar.
Biz ne yapıyoruz? Yavaş yavaş PKK'nın isteklerini yerine getirip, önce Devlet kanalı olan TRT eliyle Kürtçe yayınlara başlıyoruz. Bu da yetmiyor ayrı bir kanal açıyoruz. Ve Başkanımız Kürtçe olarak söze başlıyor. Aslında her düzen bozucu eylemin arkasında yatan gibi bunda da yine insan hakları ön plana çıkarılıyor.
Neymiş efendim! Kürtçe yayın yaparak Kürt vatandaşlarımızın yanlış bilgilendirilmesini önlemek ve onlarında kendi dillerinde ayınlar izleyerek bilgilenmesini sağlamakmış.
Şimdi soruyorum sizlere, Kürt vatandaşlarımız içinde Türkçeyi bilmeyenler kimlerdir. Çok yaşlılar ve de okuma yazma bilmeyen kesim. Peki, dağa çıkan kimlerdir. Gençler ve birçoğu da Bebek katili "Apo" gibi Türkiye Cumhuriyetinde okumuş insanlardır. Bunlar için Türkçe ya da Kürtçe yayınların bir farkı var mıdır? Yaşlıların d dağa çıkması olası değilken bu Kürtçenin kime bir faydası olacaktır.
Birilerine olacağı malum! PKK ve yandaşlarına büyük bir fayda ve kazanç sağladığını inkâr edebilir miyiz? Tabii ki edemeyiz. Ya da PKK ve yandaşlarının bununla yetineceğini sanabilir miyiz? Tabii ki hayır. Bugün devlet marifetiyle Kürtçe kanalı kabul etiğimize göre yarın da mutlaka okullarımızda Kürtçe eğitimi de kabul etmek zorunda kalacağız. Bu d yetmeyecek ve Türkiye Cumhuriyetinin Resmi Dili Türkçe ve Kürtçe olarak kayıtlara geçecektir. Bu bölünme de ilerde PKK ve yandaşlarının dillendirdiği etnik bölünmeyi sağlayacaktır. Türkiye'nin doğusunda Kürdistan temelleri atılarak bölgemize özerklik verilmesini kolaylaştıracaktır bu girişimler.
Bu girişimlerin özellikle Kürdistan'ın yapılandırılmasına vatandaşı ısındırmak için olduğu da bir gerçektir.
Kim ne derse desin! Ben bu Kürtçe yayınlara karşıyım. Eğer bizler bu vatan topraklarında bir tarihi paylaşmışsak, Anafartalar'da, Çanakkale'de müşterek şehitlerimiz kucak kucağa yatıyorsa bu halkı bölmeye parçalamaya kimsenin hakkı yoktur. Ne Kürtlerin, ne de Türklerin şehitlerimizin bize armağan ettiği bu cennet vatanı Cehennem'e çevirmeye hakkı yoktur. Günlerdir bu konuyla ilgili haberleri dinlerken tüylerim diken diken oluyor.
AKP'li Kürt kökenli milletvekillerine soruyorlar! ŞEŞ TV'de bir açık oturuma katılabilir misiniz? Cevap gerçekten de düşündürücü! "Kürtçem zayıf! Her halde katılamam!" buna ne diyeceksiniz.
Tekrar soruyorum bu ŞEŞ TV kimi düşeşe getirmiştir. Kim mars olmuştur.
03.01.2009
Ayla Berkin