Siyasal Yetki Karmaşası

İsmet Kotak

Onursal Üye
Katılım
13 Nis 2009
Mesajlar
318
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Siyasal Yetki Karmaşası

Sayıları 10’a merdiven dayayan Üniversitelerimize bakarak, KKTC’nin “Siyasal Yapısının” geldiği noktada pek de “Demokratik” kalıba sokulduğu görülemez.Tam bir yetki karmaşası yaşanmaktadır.Herkes de bundan şikâyetcidir ama iktidara gelenlerin de bu karmaşaya çözüm getirmek üzere hareket ettiğine pek rastlanmaz.

Aksine son 10 yılda, “Siyasal yetkilerin” Hükümet ve Meclisin dışına taşındığına tanık oluyoruz.Bir zamanlar bazı Parti ve Sendikaların “BEY” yönetimini kabul etmemek üzere slogan yarattıklarını unutmadık.Ne var ki o günden daha da gerilere sarkıldığına tanık oluyoruz.

Önce geçmişi anımsatayım.Sonuçta bizler Hükümette ve Mecliste olayları bizzat yaşadık.Artık açıklamakta sakınca kalmadı.1963-1974 döneminde nasıl yapımız vardı? O yapı nasıl işliyordu?Bunu konuşmadan,bu dönemin hakkını teslim etmeden bugünü anlamak olası değildir.

Ben and içip Hükümette göreve 15 Şubat 1969’da başladım.Bu “Geçici Kıbrıs Türk Yönetimi’nin” yeniden düzenlenmiş Hükümeti idi ve ben Anayasa ve yürürlüğe konan “Geçici Temel Kurallar”gereği Cumhurbaşkanı tarafından Meclis dışından Hükümete atandım.Aynı gün rahmetli Burhan Nalbantoğlu, Nejat Konuk da aynı yöntemle Bakanlar Kuruluna atanmıştı.Başkan rahmetli Dr.Fazıl Küçük,Başkan Yardımcısı Rauf R.Denktaş idi.Rahmetli Örek, Dışişleri ve Savunma Bakanı,Rüstem Tatar, Maliye Bakanı,Erol Andaç, Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanı,Oğuz Korhan Tarım Bakanı,rahmetli Hakkı Süleyman Sosyal İşler Bakanı idi.

TMT Komutanlığı ve TC Büyükelçiliği, Bakanlar Kurulunda temsil edilmekte ve kararlara katılmakta idi.TMT Komutanı veya Yardımcısı;Büyükelçi veya Müsteşarı ve Mali İşler Müşaviri toplantıya katılarak,kararların alınmasında söz sahibi oluyorlardı.Tartışılarak alınan kararlar,her makama yazılı ve imzalı olarak bildirilmekte idi.Yani hiçbir makam bu sürecin dışında, emir üretemezdi.Herşey orada tartışılır,orada şekil alır ve uygulanırdı.Meclise gönderilecek Yasa Tasarılarında da tam oybirliği sağlanırdı.Her makam da Bakanlar Kurulunun bu Yasal kararlarına karşı çıkamaz,değiştiremez,yok sayamazdı.

Yani “Siyasal yetki” Bakanlar Kurulundan kaynaklandığı için erozyona uğramazdı.Şimdiki gibi kimin ne karar aldığı,ya da Bakanlar Kurulunda alınan kararın başka makamlarca tanınmadığı gibi olaylar yaşanmazdı.

Şimdi “Siyasal yetki tartışması ve karmaşası” vardır.Hatta Hükümetin yetkileri budanırken,ne Hükümet karşı çıkmakta,ne de bu ülkenin aydını ortaya çıkıp “Demokrasilerde bu olmaz” dememektedir.Anayasa, Meclisi ve yetkilerini tanımlamıştır.Bu Hükümet edenler için de geçerlidir.O hâlde Meclisten kaynaklanan yetkiyi elbette Hükümetin kullanması doğaldır. Oysa bu yetkinin Bakanlar dışında Komitelere, Kuruluşlara aktarılması genelde bakıldığında “Daha Demokratik ve de siyasi müdahaleden arınmış” bulunmaktadır.

Oysa bu karmaşa demektir.Siz demokrasinin çarkının çalıştırılması suretiyle siyasi temsilcilerinizi seçtiğinize göre, önceden karar mekanizmasının da kim olacağını belirlerdiniz demektir.Bunu yapmaz ve bu yetkilerin başka makamlara, Komisyonlara,Kuruluşlara kaydırıldığına tanık olur ve bunu benimserseniz, o zaman “Demokrasi” sizin için lüks demektir.

Elbette önemli olan da “O Siyasi yetkiyi alanların” o yetkiyi kullanmalarıdır.Siz seçilmişler,verilen ve tanınan yetkileri kullanmaz ve çiğnendiği anda da karşı çıkmazsanız, KKTC’de demokrasiden söz edilemez.Bunun Kıbrıs veya Türkiye karşıtlığı ile ilgisi alakası yoktur.Bunu bu daracık koridorda tutarak “Devlet “olgusunu güçlendiremeyiz.

Hükümetler bunca Üniversiteden akıl almak,yol,yordam ortaya koymak ve de uymak durumundadırlar.KKTC’de sonuç almak için önce Anayasa ve daha sonra siyasal erke dayanmak gerekmektedir.

Bunu yapmadan başarıya ulaşılamaz.
 
Üst