Sn. Talat ve Sn. Yorgancıoğlu ! ! !

Makbule ÖTÜKEN

Onursal Üye
Katılım
24 Kas 2008
Mesajlar
532
Tepkime puanı
0
Puanları
0
SN. TALAT VE SN. YORGANCIOĞLU ! ! !

İçimizde kendilerini “çözüm güçleri” olarak lanse eden çevreler bile zaman zaman “Rumların federal çözümün ne anlama geldiği konusunda bilgi sahibi olmadıklarını” itiraf ediyorlar. Doğrudur. Rumların federal çözüme yönelik ilgileri neredeyse yok düzeydedir. Çünkü; paylaşım ve siyasi eşitliğe dayalı bir çözümü içine sindirecek ne bir örgüt, ne bir parti hatta bir tek Rum bile bulamazsınız.

Hristofyas güya federal çözümün müzakeresini yapıyor, aslında önerilerinin özünde, “eşit statüde iki kurucu devletin oluşturacağı yeni bir ortaklık devleti” bulunmamaktadır. Zaten açıkça dediği de şudur, “Kıbrıs Cumhuriyeti anayasasında yapılacak düzenlemelerle mevcut devletin yapısı federal bir yapıya kavuşturulacaktır. Sınırlar sadece idari sınırlar olacaktır. Sonsuzsa kadar iki bölgelilik olamaz. Kalıcı deregasyonlar kabul edilemez. Kurucu devletçikler sadece ekonomik ve kültürel konularda uluslar arası anlaşmalar yapabilecek. Varılacak çözüm AB’nin birincil hukuku olmaz. Mülkiyette ilk söz sahibi, taşınmaz malın sahibi olacaktır. AB’ye üye bir devlete Türkiye garantör olmaz. Egemenlik, tektir ve bölünemez.”

Bu gürüşlerin çözüm isteği ile en ufak bir alakası varmıdır; Sn. Talat ve Sn. Yorgancıoğlu?

Hristofyas’ın başından beri masaya yansıttığı felsefe bu. Buna rağmen tüm Rum siyasi partileri tarafından tavizcilikle suçlanıyor. Hrisi Avgi, Efen, Elam gibi Eoka uzantısı örgütlerse açıkça “Kıbrıs Yunandır. En iyi Türk ölü Türktür. Federal çözüm asla kabul edilemez.” derken, Rum Kilisesi; önümüzdeki Rum Başkanlık seçimlerinde “Üniter devleti açıkça savunacak bir ittifak oluşturacağını” şimdiden ilan etmiş durumda.

Dikkatinizi çekerim. Annan Planına ‘evet’ diyen Anastasiadis bile ırkçı örgütlerin söylemleri hakkında şöyle diyor “Bizim kapalı kapılar arkasında söylediklerimizi onlar alenen söylüyorlar. Aramızdaki tek fark da budur zaten.”

Rum tarafında çözüme ve Kıbrıs Türk Halkına bakışın özeti bu. Eksiği var fazlası yok.

Bir de bize bakalım.

Bu ülkede Cumhurbaşkanlığı yapan Sn. Talat makamda otururken, yoldaşım dediği Hristofyas’la yüzlerce kayıt dışı görüşme yapmasına ve verdiği yaşamsal tavizlere rağmen, uzlaşılan konular hakkında Hristofyas’la ortak bir açıklama yapmayı bile başaramamıştır. Üstüne üstlük, “uzlaştığımız konular açıklansa Rum tarafında Hristofyas’ı ipe çekerlerdi” diyerek hem yoldaşını savunmaya kalkıyor, hem de farkında olmadan Rumlarda egemen olan anlayışı ifade ediyor.

Yetmedi Sn. Talat her konuşmasında birazcık olsun sorumlu davranmak yerine Rumların elini güçlendirircesine; “Sn. Eroğlu’nun çözüm niyeti olmadığını ve kendisinin bıraktığı yerden müzakereleri sürdürmediğini” tekrarlayıp duruyor.

Sn. Talat bir şeyi unutuyor. Bu halk eğer kendisinin “yoğurt yiyişini benimseniş olsaydı, ABD’nin; AB’nin ve diğer etkin güç odaklarının desteğine rağmen iktidar koltuğundan alaşağı edilmezdi.

Hristofyas “Sn. Talat hiçbir Türk liderin kabul etmediği tek egemenliği kabul ederek büyük bir cesaret sergilemiştir” beyanını hala unutmadık.

Sn. Talat; “egemenlik gibi çağdışı kalmış bir konuya saplanıp kalmamak lazım”; “egemenlik uğruna ölünecek Leyla değildir” diyerek, Kıbrıs Türkü’nün var olma hakkı ile eşdeğer olan egemenlik hakkını müzakere masasında Hristofyas’a hediye ettiğini de bu halk unutmadı. Zaten bu nedenle, görevinden alınarak Sn. Eroğlu’nu Cumhurbaşkanlığı makamına taşıdı.

Sn. Eroğlu; eğer “egemenlik iki kurucu devlet ve iki halktan kaynaklanır”, “çarpraz oyu ise “iki ayrı halk ve iki kurucu devlet anlayışını zedeleyen, 1960 Anlaşmalarından da daha geri bir uygulama” olduğu noktalarında diretiyorsa doğruyu yapıyor demektir. Aldığı yetkini gereğini yerine getiriyor demektir. Kıbrıs Türkü’nün yeniden kapının önüne konmayacağı bir anlaşma yapma uğraşı içindedir demektir.

Ve Sn. Talat’ın ‘yoldaşlık’ uğruna altın tepsi içinde Hristofyas’a sunduğu egemenlik haklarımızın altını doldurmaya çalışıyor demektir.

CTP’nin parti iç sorunları ve iç çatışmalarıyla boğuşan, koltuğu sallanan Sn. Yorgancı oğlu da aynen Sn. Talat gibi Hristofyas’a toz kondurmuyor. Çünkü partinin yetkili kademelerinde çok sayıda Akel taraftarı ve Hristofyas hayranı kişilerin olduğunu o da biliyor.

Neymiş efendim; Sn. Eroğlu çözüm için yaratıcı fikirler üretmiyormuş. Bu gidişle çözümsüzlüğün faturası bizim adresimize postalanacakmış!!! İyi be; “yaratıcı fikirler” üretilecek diye Sn. Talat gibi Sn. Eroğlu da Hristo’ya tavla teslim mi olsun?

Sn Yorgancıoğlu siz bile; bunca hakimiyetçi yaklaşımlarına rağmen Hristofyas’a toz kondurmaz ve Kıbrıs Türklerinin haklarını savunan Sn. Eroğlu’nu suçlayıp durursanız, Rum yanlısı BM Güvenlik Konseyi üyelerinin baskısı altındaki Ban-Ki-Moon ne yapsın ki?

Sn. Talat ve Sn. Yorgancıoğlu; halkın seçtiği Sn. Eroğlu’nun boğazına, “halkın egemenlik haklarını savunuyor” diye ‘yağlı urgan’ geçirmeye çalışırsanız, emperyalist güçler bu ipi hayda hayda çekerler! Bu yaptıklarınızın adına hak ve halk düşmanlığı denmez de ne denir allahaşkına!!

Ancak bilesiniz ki; bu halk herşeyi görür ve GONNARA DA YEMEZ!!!
 
Üst