Sorularla Ölüm Veya Sorular Ve Ölenler

Göktuğ

Halkla İlişkiler
Katılım
20 Şub 2008
Mesajlar
1,534
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Konum
Anadolu
SORULARLA ÖLÜM (YA DA SORULAR VE ÖLENLER)

Nedir ölüm? Ölmek nedir? Hiç düşündünüz mü? Ya da şöyle diyeyim; çok düşündünüz değil mi bu güne kadar. Peki, buldunuz mu bir cevap bu kapkalın sır perdesine?

Sahi nedir ölmek? Burada ölmek mi yoksa ebediyette dirilmek mi sonsuza dek?

Düşündükçe içimizi ürperten, hayallerimizi erteleyen ve zihnimizdeki imgeleri karartan bu sis perdesi nasılda bizi oyalıyor değil mi?

Bu yazıyı okuyana dek –geçici bir sürede olsa- aklınızda ölüm yoktu. Peki şimdi neler geçiyor düşünce âleminizden?

Durun tahmin edeyim; kaybettikleriniz, katıldığınız fazla gürültülü ya da yapmacık ağlamalı cenaze törenleri ya da hiçbiri. Sadece ölenlerin sizde bıraktıkları…

Hangisi?
Birilerinin sizde bir şeyler bırakarak, bir daha hiç dönmemek üzere geçip gitmeleri ne kadar acı değil mi?

Ölenler sadece insanlar mı veya bazen insandan bile daha çok sevilebilenler mi?

Yoksa ölenler hatıralar mı, hayaller mi, birlikte yaşanılan iyi kötü günler mi? Ya da en demlisinden, birlikte içilen ve bir daha hiç birlikte içilmeyecek, yarım kalmış bir bardak çay mı?

İnsan toprağa gömdüğü bir ceset için mi ağlar göz pınarları kuruyana dek yoksa hatırladıkça içinde depremler yaratan hatıraları için mi? Cevap verebiliyor musunuz?

Geri gelmeyeceğini bildiği, geçen günler nasıl da acıtır içimizi. Nasıl da çaresizliğe sürükler bizi. Belki bu yüzdendir çırpınışlarımız, feryatlarımız. Ve belki bu yüzdendir bitmek tükenmek bilmeyen mezar ziyaretlerimiz. Bir taşa bakıp bakıp ağlamak, o taşla konuşmak, dertleşmek ve toprağını koklamak belki kaybettiğimiz hatıralarımız içindir.

Kim bilir?...

M. SOYLU
19.02.2008.

 
Son düzenleme:
Üst