Soydaşlarımıza Çin İşkencesi

Gök Yeleli Bozkurt

New member
Katılım
29 Nis 2008
Mesajlar
1,947
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
Bozkurtlardan Birine Sorun
Birleşmiş Milletler İnsan Hakları İzleme Komitesi, Doğu Türkistan’da bulunan cezaevlerinde yaşanan olumsuz şartlar ve insan hakları ihlalleriyle ilgili olarak başlattığı incelemeleri tamamladı.

Komite üyeleri, Doğu Türkistan’da yer alan toplam 103 cezaevi arasında başkent Urumçi’de 12 ve Gulca şehrinde 8 olmak üzere toplam 20 cezaevinde incelemelerde bulundu. Çin Hükümeti’nin izni ile yaptıkları incelemeler sırasında güvenlik birimlerince sıkı takip altında tutulan ve Çinli yetkililerce çeşitli güçlükler çıkarmak suretiyle çalışmaları engellenen üyeler, hazırladıkları raporda; “bölgede işkencenin yaygın olduğu” sonucunu vurguladılar.

Bilindiği üzere Uygur Türklerinin yaşadığı Doğu Türkistan’da yaşananlar, sadece cezaevlerindeki işkence ile bitmiyor. Uygurlar, gündelik yaşamlarında da işkenceyi farklı boyutlarda yaşıyorlar.

Çin’in Uygur Türklerine yönelik yürüttüğü sistematik asimilasyon politikası farklı uygulamalarla devam ederken, 2005 yılı itibariyle özel bir göç uygulaması hayata geçirildi. Doğu Türkistan’daki Han kökenlilerin nüfusunu artırarak Uygur nüfusunu eritmek amacıyla, Çin içindeki diğer bölgelerde yaşayan, çeşitli adi suçlara karışmış veya uyuşturucu bağımlısı şahıslar, Doğu Türkistan bölgesine gönderilmeye başlandı. Hepsi Çin kökenli olan bu şahıslara, Doğu Türkistan’ın en verimli arazilerinden pay ayrılarak, buralarda çiftçilik yapmalarına izin verilirken, Uygur Türkleri asgari yaşam standartlarının bile altında hayatta kalma mücadelesi veriyor.

İşkence, idam, çalışma kampları ve dini baskıların Uygur Türkleri için sıradan olaylar haline geldiği Doğu Türkistan’da, Uygur Türklerinin fakirleştirilmesi politikası çerçevesinde, Çin kökenlilere verilen ticari kredi faizleri düşürülürken, Uygurlara tam tersi uygulamalar söz konusu. Böylece Türklerin Doğu Türkistan’daki zengin yeraltı kaynaklarının bulunduğu bölgelere yatırım yapacak düzeyde sermaye sahibi olması engelleniyor.
Öte yandan, Uygur Türklerinin her türlü haberleşme, iletişim ve internet kullanımları da Pekin Yönetimince yakın takibe alınmış durumda. Zira Türklerin dünya ile bağlantı kurarak sorunlarını duyurma “rizikosu” bulunuyor. Hatta Türkiye’den ve Türkçe konuşulan diğer ülkelerden Doğu Türkistan’a müzik kaseti getirilmesine bile izin yok.

Uygurların devlet daireleri ve stratejik görevlerde çalışmalarına da izin verilmiyor. Bölgede görevli din adamları çeşitli bahanelerle tutuklanıyor ve görev yaptıkları camiler ibadete kapatılıyor.

Uygurlara iki çocuk dışında çocuk sahibi olmak da yasak. Üçüncü çocuğa hamile olduğunun tespit edilmesi halinde kadınlar, hamileliğin hangi ayında olursa olsun! kürtaja zorlanıyor.

Peki, Türkiye ve Çin arasındaki ilişkiler dostane bir şekilde sürerken ve Türkiye, ÇHC Dışişleri Bakan Yardımcısı Lu Guozeng’i 27-30 Aralık 2005 tarihlerinde konuk etmeye hazırlanırken, iki ülke arasında bir köprü oluşturması gereken Uygurlara karşı neden böyle bir politika izleniyor? Nedeni şu; “Çinlilere göre” Müslüman Uygurlar potansiyel birer terörist! Dolayısıyla, 11 Eylül olaylarından sonra dünyada İslami teröre gelişen korku da, Çin’in Doğu Türkistan’da otoritesini sağlamlaştırmak amacıyla yürüttüğü asimilasyon politikalarına mesnet oluşturuyor.

Uluslararası Af Örgütü’nce hazırlanan raporlarda; Çin’in son yıllarda "terörizme karşı mücadele" adı altında onbinlerce Uygur Türkü’nü tutukladığı, birçoğunu ölüm cezasına çarptırarak ’ayrılıkçı’ ve ’terörist’ suçlamalarıyla idam ettiği belirtiliyor. Raporlarda ayrıca; "Çin Hükümetinin şiddete asla başvurmayan ya da desteklemeyen Uygur Türklerini ‘düşünce suçlusu’ olarak tutuklamaya devam etmesi, Çin’in baskı politikasının, terörizmle mücadele boyutunu çok aştığını gösteriyor" deniliyor.

İnsan Hakları Örgütlerinin de Uygur Türkleri ile ilgili olarak yayınladıkları raporlar mevcut. Bu raporlarda da; Pekin Yönetiminin, bölgede sadece barışçı din ve kültür faaliyetlerinde bulunan Müslümanları terörist olarak nitelemeye başladığı, Han kökenli Çinlilerin Doğu Türkistan’a yoğun bir şekilde yerleştirilmesi ile Müslümanların kültürel kimliklerini koruma mücadelesi vermekte oldukları sıklıkla vurgulandı.

Ancak ne yazık ki; insan hakları örgütlerinin raporları ile de belgelenmiş bu utanç tablosu, ne Çin’i ne de “medeni ülkeleri” pek etkilemiyor.

İnsan hakları konu edildiğinde; binlerce insanın katili bir teröristin haklarından dem vuran, Türkiye’yi bölmek isteyenlere omuz veren ve bunun gibi ülkemiz ile ilgili daha pek çok ayrınıyı insan hakları kapsamında istismar etmekte ustalaşmış olan çevreler için öyle görünüyor ki; Doğu Türkistan’da yaşayanlar ya insan değil, ya da sadece Türk oldukları için insan haklarından muaflar! Ya da geçmiş yıllarda onlarca diplomatımız ve yakını sadece Türkiye’yi temsil ettikleri için Ermenilerce katledilirken, insan hakları savunucularının ortalarda görünmeyip, bilahare Ermenilerin sözde soykırım iddialarını “insan haklarının ihlali” boyutuna zoraki indirgeyerek parlamentolarında kabul eden Avrupa ülkeleri için insan hakları konusu, “sadece Türk olunmaması” şartıyla geçerli!

Çin’de bütün bu olan bitenlere de göz yumulması, yine bu hususlarla mı ilgili bilinmez ama hiç olmazsa Çin’in artık konuyu farklı açılardan da görmeye başlaması zamanı gelmiştir.

Gerçek şudur; Uygurlar Çin’in egemenliğine ve toprak bütünlüğüne saygılı, ülkesini sevdiğini beyan eden bir toplumdur. Yani ne ayrılıkçıdır, ne de terörist! Küresel terör ağının çemberindeki radikal İslamcılarla da alakaları yoktur. Ancak baskı politikalarının devam etmesinin, “haksızlığa isyan psikolojisi”nin gelişmesine, bu durumun da sadece Çin dışında faaliyet gösteren Uygur kökenli bazı grupların ve onların destekçilerinin işine yarayacağı bilinmelidir. Yani esas tehlike; insanca yaşamaktan başka bir arzusu olmayan ama ne dilini, ne dinini, ne kültürünü yaşayamayan bu insanların, “özgürlük mücadelesi” kisvesi altında kolaylıkla yönlendirilmeye müsait hale gelmeleridir.

Ümit edelim ki; ÇHC Dışişleri Bakan Yardımcısı Lu Guozeng’in, ülkemizi ziyareti, soydaşlarımızın sorunlarına da çözüm kapısını aralasın…


Kaynak: Doğu Türkistan Haber Merkezi
 
Üst